* Fotoğraf galerisi için tıklayın.
1996'da siyasi tutuklu ve hükümlülerin Eskişehir F Tipi Cezaevi'ne nakledilmek istenmesi üzerine gündeme gelen ölüm oruçlarında 12 kişi yaşamını yitirdi, 170 mahpus hasta ve sakat kaldı.
Tedavileri yapılmadan cezaevlerinde yaşamaları çok zor olan bu kişilerin tutukluluğu kötü şartlarda devam etti ve o dönemin ağır bilançosu karşısında F tipi cezaevlerinin açılması ertelendi.
2000 yılında F tipi cezaevlerinin açılması tekrar gündeme geldi.
Ekim ayında tutsaklar, F tipi cezaevlerine nakilleri boykot etmek amacıyla süresiz açlık grevine başladı. Devletin geri adım atmaması sonucunda açlık grevleri ölüm oruçlarına dönüştürüldü.
Ölüm oruçlarının bilançosu bu kez çok daha ağır oldu ve bu yetmezmiş gibi eylem, 19 Aralık 'ta başlayan ve "Hayata Dönüş Operasyonu" adı verilen bir katliamla sonlandırıldı.
30 kişinin ölümü ve 237 kişinin yaralı olarak hastaneye kaldırılmasıyla sonuçlanan operasyonda tutuklu ve hükümlülerin hayata nasıl döndürüldüklerini (!) herkes TV'den yapılan canlı yayında izledi.
Ölüm orucu ve operasyon, 122 kişinin hayatını kaybetmesi, 500'den fazla insanın sakat kalması ile tarihteki yerini aldı.
Devletin siyasi tutsakları "hayata döndürmeye" çalıştığı operasyona karşı verilen direnişi tarihçiler nasıl yazacak bilinmez, ancak bu, tarihimizin önemli direnişlerinden biri olarak hafızalarımızda yer etmiş durumda.
19 Aralık Katliamı'ndan ve ölüm oruçlarından sağ kurtulanlara ne oldu, şimdi onlar ne yapıyor, nasıl yaşıyorlar?
Bu sorulara cevap arayan fotoğraf serisi, uzun süren açlık nedeniyle oluşan ve bazı besin maddeleri ile vitamin eksikliğinden kaynaklanan; denge bozukluğu, yürüyememe, göz bozukluğu, öğrenememe, bellek bozukluğu, beyinde ileri derecede hücre ölümüne bağlı kalıcı hafıza kaybı teşhisi konularak hücrelerinden hayatın içine tahliye edilen dokuzu ölüm orucuna, biri süresiz açlık grevine katılmış 10 Wernicke Korsakoff'lu insanın "hayata dönük" yüzlerini yansıtıyor... (HÖ/AS)