Oysa, daha dün gibi belleklerde 21 Ocak 2002 günü İsveç'in Uppsala kentinde babası tarafından üç kurşunla öldürülen Fadime Şahindal'ın töre cinayeti öyküsü, sokaklara dökülen İsveç halkı ve Fadime Şahindal için yarıya indirilen bayraklar...
Sevgili dostum Ayşe Önal'ın Akşam Gazetesi'ndeki yazısını okuyorum:
"Ülkesine yerleşmiş Türkiyeli göçmenlerin işkence dosyalarından ağır yaralar alan İsveç. Dışişleri Bakanı Lindh, Türkiye'deki konsolosluğu kapatmaya karar vermişti.
"İnsan haklarının fütursuz ihlaline 'mış gibi' yapamazdı. Arkadaşı, adaşı, büyükelçisi Anne Dismorr aradı; "Kapatamazsın. Türkiye önemli bir demokrasi mücadelesi veriyor. Bunu görmezden gelemezsin.
"Açık tutmakla yetinmedi Lindh. Hiçbir konsolosluğuna vermediği bütçeyi İstanbul'a verdi, sivil kurumlar demokrasi için mücadele ederken, parasızlık ayaklarına takılmasın diye.
"1957 Temmuz'unda şimalde başlayan onurlu ömür 2003'ün Eylül dökümünde hazır olduğu bütün demokrasi bedellerini ödedi.
"Kuzeyli boyasız kadın Anna Lindh, Stockholm caddelerindeki posterlerinden gülümseyerek oylamaya bakarken Ankara'da diplomatlar sokağında bir başka kuzeyli boyasız kadın Anne Dismorr gülümseyerek ağlıyordu. O, herhangi birini kaybetmedi. Dünya da herhangi birini kaybetmedi. Şimale doğru bakarsanız göreceksiniz. "
"İhlallerden sorumluyuz!"
Gazeteleri okumayı sürdürüyorum. Anne Lindh, şöyle diyor:
"Politikacıların seçilebilmek için insanların korkuları ile oynamak hakları olamaz. Açıklık ve güven, haksızlıklarla mücadelenin tek anahtarıdır.
"Şiddet politikacılarla temsil ettikleri halk arasına daha büyük engeller konulmasına götüremez. Derin bir soluk alıp şiddetle demokrasinin araçları ile başa çıkmalıyız.
"Anayasasına özgürlüklerin korunması maddesini 18. yüzyılda koymuş bir ülkenin mensupları olarak yeryüzündeki bütün insan hakları ihlallerinden sorumluyuz. Bedellerine de hazırız. "
Sadece İsveç'te değil
13 yaşında oturduğu semtin sosyal demokrat gençlik kolları kulübünün başkanı seçilen Anna Lindh zeki, içten, çalışkan ve şık kadın politikacı, sosyal demokrat partide hızla yükseldi ve çok genç yaşta devlet, çevre ve dışişleri bakanı oldu.
Anna Lindh, sadece İsveç'te en beğenilen kadın politikacı unvanını kazanmıyor. Aynı zamanda Avrupa Birliği Dışişleri bakanları arasında uluslar arası siyasi platformda yaşlı ve genç politikacılar, devlet bakanları, başbakanlar tarafından en çok beğenilen İsveçli politikacıydı.
Yine bayraklar yarıya indi. Yine halk şaşkın ve derin bir şokta. Stockholm'de kiliseler ölüm açıklamasından sonra " Çanlarını Anna Lindh için çaldı "
Nehirler ağladı
Yine öldürüldüğü yere çiçekler bırakıldı. Dışişleri bakanlığı sevenlerin akınına uğradı...
Yeni bir yüzyılda da kadın hangi konumda olursa olsun şiddet kurbanı oluyor. Ya sevgilisi tarafından ya babası ya eşi ya da sokaktaki herhangi biri tarafından öldürülüyor.
Dünyanın ister en gelişmiş isterse en geri ülkesinde kadının şiddet karşısında yazgısı değişmiyor.
İsveçli Anna Lindh'e sadece İsveç nehirleri Torne, Dal, Ume, Lyunga değil Avrupa ülkelerindeki Ren, Tuna, Po, Dicle ağladı... (YS/NM)