Milli gelirine göre dış seyahate en az para harcayan ülkelerden biriyiz. Türkiye, milli gelirinin ancak binde 7’si kadar dış seyahat harcaması yapıyor. Oysa bu oran İskandinav ülkelerinde yüzde 5’i aşıyor. Neden? Bunda gelir bölüşümündeki çarpıklıklar kadar seyahat kültürünün gelişmemiş olması da etkili. Turizmciler için ideal olan, gelirin adil bölüşümü ve daha çok turizm. Ama bunun yanında seyahat kültürünün geliştirilmesi de şart.
Dünya Bankası verilerine bakılırsa, dünya geliri 50 trilyon doların üstüne çıktı. Dünya Turizm Örgütü verileriyse toplam turizm harcamalarının 735 milyar dolar olduğunu söylüyor. Bu ne demektir? Turizme yapılan harcamalar, dünya gelirinin 50’de 1’ine bile henüz ulaşamamış demektir. Bunda dünya gelirinin ülkeler ve bloklar arasında paylaşımının eşitsizliği kadar ülke içinde bölüşümünün adaletsiz dağılımı da etken.
Eşitsiz dünya geliri dağılımı
Nitekim, 2006 yılı dünya geliri 48 trilyon dolara ulaşırken 2007 için 53 trilyon dolar tahmin ediliyor. Dünya katma değerinin yüzde 52’si gelişmiş, yüzde 48’i diğer ülkelerin. Toplam gelirin yüzde 41’i 3 bloğun; yüzde 20’si ABD’nin, yüzde 15’i AB’nin, yüzde 6’sı Japonya’nın. Diğer gelişmişlerin payı da yüzde 11..Zenginlerin dışında kalanlara gelince, Çin, AB’den 1 puan daha önde; yüzde 16 paya sahip. Hindistan yüzde 6, Brezilya ve Rusya yüzde 3’er paya sahipler. Geri kalan yüzde 20’de dünyanın 100 küsur ülkesine ait..
Adil bölüşümün olduğu ülkelerde turizm harcamaları daha yüksek
Dünya geliri ülkeler ve bloklar arasında böyle eşitsiz dağılırken, kendi iç bölüşümündeki adalet ya da adaletsizlik tüketim harcamalarına, dolayısıyla turizm harcamalarına da etki ediyor. Gelirin daha adil dağıldığı ülkelerde daha çok kesim turizm harcaması imkanı bulduğu için bu ülkelerde turizm harcamalarının milli gelire göre daha yüksek olduğu, bölüşümün daha adaletsiz olduğu ülkelerde de seyahat harcamalarının daha düşük olduğunu görüyoruz.
Örneğin milli gelirine göre en yüksek turizm harcaması yapanların adil bölüşüme en yakın İskandinav ülkeleri olmaları tesadüf değil. Keza, derece derece Almanya, Fransa milli gelirine göre daha çok turizm harcaması yapan ülkeler. Ama, gelir dağılımında eşitsizlikte OECD birincisi ve ikincisi olan Türkiye ile Meksika ve onları izleyen ABD’deki turizm harcamaları milli gelirlerinin yüzde yarımı dolayında.
Türkiye’yi biraz daha mercek altında tutalım. Türkiye, turizm harcaması yapmak yerine harcamalardan pay almanın peşinde bir ülke, yani “net turizmci”. Nitekim, 1995’te 4 milyar dolar olan net turizm gelirleri, 2006’da 14 milyar dolara çıkmış. Turizm gelirleri harcamalarından daha fazla. Bu, ödemeler dengesi açısından iyi.
Peki dış dünyayı tanıma, görme, gezme için yapılan harcamalarda Türkiye nerede? Burada çok az harcama yapan ülkeler arasında. Toplam milli geliri kendisinin altında olan ülkelerin dış seyahat harcamalarının daha yüksek olduğuna tanık oluyoruz. Türkiye ise, ortalama gelirin düşüklüğünün yanında, gelirin adaletsiz dağılmasından dolayı dış seyahat yapan insan sayısı ve harcama tutarı olarak çok gerilerde.
Turizmciler adil bölüşümden yana olmalı
Türkiye, gerçekten de gelir adaletsizliğinde dünyaya parmak ısırtıyor. Nüfusun yüzde 5’lik azınlığı gelirden yüzde 30, yüzde 10’u yüzde 41 pay alıyor. Buna karşılık yüzde 90’lık çoğunluk gelirin yüzde 60’ına talim ediyor. Böyle olunca, harcanabilecek gelir yukarılarda belli bir azınlığın elinde kalıyor. Gelir tabana yayılmadığı için harcama da genişlemiyor, özellikle turizm gibi harcamalar dar bir nüfusun inisiyatifinde kalıyor. Bu zengin azınlıkta bir de seyahat kültürü gelişmemişse, turizm harcaması da artmıyor. Nitekim, 1995’te 1 milyar doları bulmayan dış turizm harcamalarının 2006’ya gelindiğinde 2,7 milyar dolarda kaldığı, milli gelire göre payının binde 6’dan binde 7’ye ancak çıkabildiği görülüyor. Bu harcama bileşiminde , gurbetçilerin yurda gidiş-dönüşleri ve hac seyahatlerinin önemli bir yer tuttuğunu da unutmayalım.
Şu sonuca varıyoruz; turizmciler, birçok sosyal, ahlaki nedenin yanı sıra turizm sektörünün gelişmesi için de hem dünyada hem ülkemizde adil bölüşümden yana olmalıdırlar. Gelir ne kadar adil bölüşülürse, herkese dünyayı gezme, görme ve iletişim kurma fırsatı doğar ve turizmciler bunun aracıları ve elçileri olarak bu hizmeti daha da geliştirirler. (MS/TK)