Yıllar sonra, yaklaşık onbeş yıl sonra elbette bir adı, bir de soyadı ve bir de işi olan üstüne üstlük Diyarbakır'da doğup büyüyen ve halen Diyarbakır'da yaşayan daha önce tanımadığım kendisini sanat dünyasına Mırady olarak tanıştıran bir genç adam elinde Xemname** ismini verdiği bir CD ile çıkageldi.
|
Xemname, hüznün müziği. Neredeyse on yıllık bir çalışmanın sonucu ortaya çıkan bir CD. İçinde 9 parça var. Waya Çı Ye Law, Na Na Na, Tu Serxweş î ve Olmayacaksın parçalarının (4 parça) söz ve müziği sanatçıya ait. Tu Bihata ve Bûnisra parçalarının sözleri Kürt şairi Arjen Arî'den. Diğerleri ise; Baranek Osman Mehmed'e, Xwezî Min Nedîta Rojîn Xewn'e, Jim in Hez Bike parçasının sözleri de Feqîyê Teyran'a ait.
Elbette tüm parçaların müziğini Mırady kendisi yapmış. Usta bir altyapı çalışması da var. Jêhat, hem aranje etmiş hem de akustik, bas ve elektro gitarıyla katkı sunmuş. Perküsyonda İsmet Kızıl, yaylılarda Nedim Nalbantoğlu ve Alper, piyanoda Vaxo, Neyde Mübin Dünen, duduk ustalığını ise Suren Asaduryan yapmış.
Ağırlıklı olarak rock formunun müziğe kazandırdıklarıyla hazırlanan albüm yer yer etnik müziğe de kayan harmanlanmış bir alternatif tarzla Kürtçe olarak karşımıza çıkıyor. Albüme boşuna Xemname, Hüzün mektubu adı konmamış. Bireyin yalnızlığının etrafında dönedurulurken; ölüm, aşk, yalnızlık, isyan gibi temalar Mırady'nin Kürtçe modern müzik derdinin sunuları olarak ulaşıyor dinleyenlere.
Bizim buralarda Mırady'nin yaptığı türden modern müziğe yönelmek aslında zor iş. Bütün yeni ve denenmemiş işlerde olduğu gibi geleneksel toplumlarda alıcısı, ilgilisi de zor. Emek vereni de zora koşan bir iş. Ama yine de çabalayanları oluyor işte. Geleneksel müzik tarzlarıyla ve dengbêj sesleriyle yetişen kuşakların çoğu kez kendilerine göre sadece sözleri Kürtçe olan ama ötesi Kürdî bir mana ifade etmeyen şarkıları anlamakta güçlük çekmesi, ya da kendinden, yaşadıklarından bir şeyler bulmaya çalışması elbette her zaman kolay olmuyor. Kürtler geleneksel müzikten hatta biraz daha ileri giderek sadece insan sesine müzikalite katarak yapılan ve söz, kelam ustalarının binler yıldan bu yana sürdüregeldikleri Dengbêjlikten haz duyarlar. İşin içine çok seslilik, rock filan girince, surat asarlar.
İşte bu sebeple daha işin başında olan modern Kürt Müziği bu geleneksellikle bir süre birlikte yürümek zorunda. Geleneksel motiflerden de beslenerek yeni arayışlarla, yeni tınılar yakalayarak elbette kendilerine yeni yollar, yeni sesler bulacaklar. Bu yönüyle yapılan işlere kıymet biçmek gerek.
Denizden çıkıp rock'a yönelen Kazım Koyuncu ile, dağdan şehre yürüyüp rock'a yönelen Mırady arasında Laz ve Kürt olmaktan öte güzel benzerlikler, arkadaşlıklar hissetmek doğrusu insana heyecan veriyor.
Mırady Diyarbakır'ın ana yol üzeri ilçelerinden birinden, Ergani'den. Diyarbakır'la ilişkisi yoğun olan ilçelerinden biri Ergani. Köyleri Ergani'ye çok yakın belki de bağırsan duyulacak mesafedeki köylerden biri. Her sabah uyandığında ilçenin sırtını dayadığı Zülkifil Dağıyla yüzyüze geliyor Mırady. O dağ, Zülkifil Dağı zoru sanki o dağı aşarak o dağın ötelerine ulaşarak başarmak duygusunu vermiş Mırady'ye. Ve kaderin cilvesine bakın ki sadece kendisine değil; kendisiyle birlikte iki köy komşusuyla yolları yine müzikle kesişmiş Mırady'nin.
Yan yana üç köymüş Diyarbakır'ın Ergani'sine bağlı. Birinin köyünün adı, Gisgis, Oradan Burhan Berken çıkmış albümünün adını Jahr û Evin (Zehie ve Aşk) koymuş. Öbür köyün adı Boğazköy. Oradan da Mehmet Atlı çıkmış. O da albümüne Jahr (Zehir) adını uygun bulmuş. Üçüncü komşu köy de Salihê. Oradan da Mırady Xemname'si ile konuk olmuş müzik derdi olanlara.
Üçünün de müziğine acı, ağıt, hüzün, aşk, yalnızlık ve zehir zemberek hayatlar yol vermiş. Değil mi ki şair boşuna dememiş. Suyu zehir bıçaklar ortasındasın / Oy sevmişem ben seni. (ŞD/TK)
** Mırady, XEMNAME. Ses Plak. İstanbul 2005.