24 Temmuz Basın Özgürlüğü Günü’nde, Çağlayan Adliyesi önünde Cumhuriyet Gazetesi davasını bekleyen okurlarla Türkiye basınındaki sansürü konuştuk.
Sansürün kaldırılmasının 109. yılında, 11’i tutuklu 19 Cumhuriyet yönetici, yazar ve çalışanları “silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme” ve “silahlı terör örgütüne üye olma” suçlamalarıyla yargılanıyor.
Davanın ilk duruşması 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ederken adliye dışında dayanışma için gazeteciler, tutuklu aileleri ve Cumhuriyet Gazetesi okurları bekleyişini sürdürüyor.
bianet’e konuşan okurlardan Yaşar Aslan, Serra Tör, Ali Usta ve Salim Şahin Türkiye’de haber alma hakkının kalmadığını söylüyor.
Aslan: Sansürle halkın direncini kıramazlar
"Cumhuriyet tutuklamalarının MİT Tırları haberiyle başladı. Oradaki savaşı körükleyen bir iktidarın olduğunu ortaya çıkaran gazeteciler üzerinde çok ciddi bir baskı var. Öte yandan Türkiye'de birçok kanal da Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile kapatıldı.
"Ancak ne kadar sansür, baskı olursa olsun, toplumun yüzde ellisinden fazlasını referandumda hayır oyu çıkardı ve bu direnci kıramazlar. Bu koşullarda hangimizin ne zaman, nerede terörist ilan edileceğimiz belli olmaz. Bu tür ağır baskı koşulları her dönemde olmuştur. Direnenler de eninde sonunda bu mücadeleyi kazanmışlardır.
"Adalet Mitingi'nde ulaştığımız sayı ortadaydı. Sansürün ne anlama geldiğini gözümüzle gördük orada da. Sonuç olarak bizim burada meşruluğumuz var. Cumhuriyet Gazetesi tutuklamalardan sonra toplum açısından daha kapsayıcı hale geldi. Muhalif kesimlerden insanlara daha çok yer veriyor. Gazeteyi topluma açarak direnişi ön plana çıkarmaları onları doğru bir çizgiye taşıdı."
Tör: Sansüre karşı duranlar hapisle susturuluyor
"Basın tamamen sansür altında. Sansüre karşı duranları da maalesef tehditle, hapisle susturuyorlar. Herkes üzerinde baskı hissediyor ve geleceğinden korkuyor. Kesinlikle haber alma hakkımız yok. İnsanların sosyal medyadan paylaştığı, kişisel çabaları sayesinde haber alıyoruz.
“Cumhuriyet yazarları şu anda tutuklu ama insanlar neden yargılandıklarını bilmiyor. 'Vardır bir sebebi' deyip geçiyor. Ben haber alma ve öğrenme hakkımı da kendi çabalarımla elde ediyorum. Ancak bunu Türkiye'de kaç kişi yapabiliyor, önemli olan bu."
Usta: Onlar bu mesleği onurlarıyla yaptılar
“Kendi çıkarlarına önce dini ve siyaseti alet ediyorlar. Bu ikisinin altından yaptıkları farklı şeyler ortaya çıkmasın diye de önlerine kim gelirse hapishaneye atıyorlar. Çünkü biliyorlar ki emekçiden, halktan yana olan gazeteciler gerçekleri yazacak.
“Biz gazetemizin de yazarlarının da arkasındayız. Çünkü onlar bizim haber alma hakkımızın arkasında durdular. Onlar bu mesleği onurlarıyla yaptılar. Dilerim Basın Özgürlüğü Günü’nde hak ettikleri özgürlüğe ve kalemlerine kavuşacaklar.”
Şahin: İnsanlar gazete alıp okumaya korkuyor
“Sadece gazetecilerin değil vatandaşın üzerinde de çok büyük baskı var. İnsanlar iktidarın sevmediği gazeteyi alıp okumaya bile korkuyor. Bu mesele artık sansürü bile aşmış bir boyuta gelmiştir.
“Türkiye’nin, Cumhuriyet’in getirildiği bu hali kabul etmiyorum. Bu meslek halka hizmet için vardır. Şu an içeride yargılanan insanlar da halka karşı sorumluluğunu yerine getirmiştir. Hükümet işine gelmeyen her şeyi baskı altına almaya çalışıyor.
“Biz gazetemize de gazetecilerimize de sahip çıkmaktan vazgeçmeyeceğiz. Sansürü onların özgür kalemleriyle kıracağız.” (TP/HK)
* Fotoğraf: Tansu Pişkin- bianet