bianet, Sosyalist Demokrasi Partisi'nden (SDP) Filiz Koçali, Emek Partisi'nden (EMEP) Mustafa Yalçıner, Türkiye Komünist Partisi'nden (TKP) Kemal Okuyan, Demokratik Toplum Partisi'nden (DTP) Aysel Tuğluk, Özgürlük ve Dayanışma Partisi'nden (ÖDP) Ufuk Uras'la görüştü.
Koçali: Yetkileri sınırlandırılmalı
Koçali, demokrasinin "nispeten işleyebilmesi" için, cumhurbaşkanlığının yetkilerinin sınırlandırılması gerektiği görüşünde. "Çok fazla yetkisi var; hesap verme zorunluluğu yok."
Bu yetkiler "Cumhurbaşkanlığını parlamento dışı güçler için de önemli hale getiriyor."
Koçali, baraj uygulamasıyla Meclis'te adil temsili engelleyen Seçim Yasası ve Siyasi Partiler Yasası'nın bir an önce değişmesi gerektiğini söylüyor.
Yalçıner: Emperyalizmle işbirliğinin sona ermesi için mücadele
"Cumhurbaşkanını halk seçmeli" diyen Yalçıner'e göre süreç "Bir parti liderinin cumhurbaşkanını belirleme yetkisinin olduğunu gösterdi" ve bunda seçimlerde baraj uygulamasının büyük rolü var.
"Demokrasi için bu sistemin değiştirilmesi, emperyalizmle işbirliğinin sona ermesi için mücadele etmek gerek."
Okuyan: 12 Eylül'le hesaplaşmadan bir arpa boyu yol alamayız
Okuyan, Abdullah Gül'ün adaylığı için "Sermayenin, ABD'nin ve AB'nin uzlaştığı, istediği bir aday. Tepkileri yumuşattığı için daha da tehlikeli" diyor.
Siyasal sistemin "halkın çıkarlarını savunanların Meclis'e girmesini engellediğini", yasaklarla, basındaki tekelleşmeyle birlikte "özgürce siyasi çalışma yapmanın mümkün olmadığını" ifade ediyor.
Okuyan "Barajın düşürülmesi desteklemek yetmiyor. Sermaye sınıfına büyük olanaklar sağlayan 12 Eylül Anayasası'ndan kurtulmamız gerek" diyor. "12 Eylül'le hukuki, toplumsal, kültürel alanda hesaplaşmadan bir arpa boyu yol alamayacağız."
Tuğluk: Parlamento dışı aktörler müdahale edememeli
Tuğluk da cumhurbaşkanını halkın seçmesi gerektiğini düşünüyor. Cumhurbaşkanlığı seçimi etrafında "bir rejim sorunu varmış gibi gerginlik yaratılmaya çalışıldığını", CHP'nin de bunu statükocu, milliyetçi çevrelere seslenmek için kullandığını söylüyor.
"Seçim sistemi değişmeli" diyen Tuğluk, cumhurbaşkanı yetkilerinin, eğer toplumu kucaklayıcı bir zihniyetle kullanılırsa sorun olmadığı kanısında.
Uras: 12 Eylül hukukuna karşı devrimci siyasetin temposunu artırmak gerek
Uras, cumhurbaşkanının "Başbakan'ın iki dudağı arasında belirlendiğini" anımsatıyor, siyasetin uluslararası sermayenin ve siyasi liderlerinin iradesiyle değil, halkın talepleriyle, toplumsal muhalefet örgütlerinin iradesiyle şekillenmesi gerektiğini söylüyor.
"12 Eylül hukukuna karşı, demokratikleşmeden yana siyasi irade ortaya çıkmadıkça bu sonuçlarla uğraşıyoruz. Siyasetin alanının daraltılıyor; sol ve devrimci siyasetin temposunu artırmamız gerekiyor."
Uras, "CHP'nin bile bir cumhurbaşkanı adayı çıkaramayacak acizlikte" olduğunu söyledikten sonra ekliyor: "Neyse ki bianet kendi cumhurbaşkanı adaylarını göstererek, siyaseten bu boşluğu kapadı." (TK)