Adalet İçin Hukukçular olarak, 10 Aralık İnsan Hakları Günü dolayısıyla hazırladığı "Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı Döneminde Türkiye'de İfade Özgürlüğü Değerlendirme Raporu"nu açıkladı.
Raporda toplamda incelenen 8 farklı suç tipinde 2014-2020 yılları arasında düşünce ve ifade özgürlüğü hakları kapsamında toplam 420 bin 424 soruşturma ve 180 bin 822 kamu davası açıldığı ve 211 bin 523 kişinin yargılandığı belirtildi.
Adalet Bakanlığı İstatistik Genel Müdürlüğünün verilerinin derlenmesi sonucunda hazırlanan raporda, 2014-2020 yılları arasında ifade özgürlüğü çerçevesindeki bireysel ve/veya toplu düşünce ve ifade açıklamalarına ilişkin olarak yürütülen soruşturmalar ile kamu davalarının özellikle sayısal verilerinin incelendi.
Raporda ele alınan suçlar ve yargılamalar şöyle:
*Cumhurbaşkanına hakaret suçu ( TCK 299. MADDE) :
Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmasından önceki ve sonraki üçer yıllık dönemler karşılaştırıldığında; 2012-2014 yılları arasında 3 yılda açılan soruşturma sayısı 1871 dava sayısı 412’dir.
2015-2017 yılları arasında 3 yılda açılan soruşturma sayısı 66 bin 9’dur(35 kat artış) dava sayısı ise 12 bin 173’dir (30 kat artış) Bu süre zarfından söz konusu kanun maddesinde herhangi bir değişiklik yapılmamış olup, değişen tek şey cumhurbaşkanı koltuğunda oturan kişinin ismidir.
Cumhurbaşkanına hakaret suçunun işlenme sayılarının 3 yıl içerisinde 30-35 kat artmasına dair bir bilimsel açıklaması bulunmuyor. Tek açıklaması siyaset bilimindedir. 2014 yılında Cumhurbaşkanının değişmesiyle birlikte ülkemizde yaşanan yapısal değişikliklerin yargı üzerindeki sonuçları bizi bu sayısal sonuçlara getirmiştir.
Özellikle 2016 yılı bu suç tipi bakımından da bir önceki yıla oranla katlanarak artışın en fazla yaşandığı yıl olduğu görünmekte ve bu durumun OHAL ilanıyla doğrudan bağlantısı bulunuyor.
Yine 2016 yılında İstanbul 43. Asliye Ceza Mahkemesi ve Karşıyaka 7. Asliye Ceza Mahkemelerince TCK’nin 299. Maddesinin Anayasanın 10. Maddesindeki “Eşitlik İlkesine” aykırılık içerdiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesine yapmış oldukları ilgili düzenlemenin iptali istemli başvuruları, Anayasa Mahkemesince OHAL ilanından sonra incelenmiş olup siyasi iklimin de etkisiyle hızlıca reddedilmiştir.
2017 yılındaki referandumla birlikte yapılan Anayasa değişikliği sonrasında “Partili Cumhurbaşkanı” sistemine geçilmiş olup Cumhurbaşkanının görünüşteki tarafsızlığı da ermiştir.
Yapısal değişikliklerin yargı üzerindeki sonuçları bizi bu sayısal sonuçlara getirmiştir. Cumhurbaşkanıyla hakkında eleştirel, olumsuz, aleyhte konuşan, sosyal medyada paylaşım yapan, şarkı söyleyen, kendi arasında sohbet eden kim varsa haklarında tutuklama kararı verilmekte veya soruşturma, kovuşturma açılarak bir korku iklimi yaratılmak amaçlanmaktadır.
2014-2020 yılları arasında toplamda 160.165 soruşturma ve 35 bin 507 kamu davası açılmış olup, bu davalarda 38.608 kişi yargılanmıştır. Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla bugüne kadar yüzlerce insan tutuklanmış, cezaevlerinde diğer suç tiplerinden ayrı Cumhurbaşkanına hakaret koğuşları açılmıştır.
2020 yılına kadar sayısal verilerde katlanarak artış gözlenmiş olup sadece 2020 yılında bir önceki yıl verilerinden bir miktar eksilme yaşanmıştır. Bunun nedeni ise ifade özgürlüğünün alanının genişlemesi değil aksine yurttaşlarda gözaltına alınma ve tutuklanma korkusunun yaygınlaşmış olması, Cumhurbaşkanıyla ilgili konuşma, paylaşım ve benzeri şekillerde ifadelerden sakınma ve hatta oto sansürün gelişmesinin etkisi olduğu gözlemlenmektedir.
* Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin Kurum ve Organlarını Aşağılama Suçu:
TCK’nin 301. maddesi hem yasal düzenlemenin içeriği hem de uygulamada sıkça sorunlar yaşanmasına sebebiyet veren bir diğer düzenlemedir. Avrupa Birliği ile yürütülen müzakereler sürecine paralel olarak 2008 yılında yapılan yasal değişiklik sonrasında soruşturma ve dava sayılarında kısmen yaşanan düşüş, 2016 yılı itibariyle hızla yükselmiştir.
2014-2015 yıllarında soruşturma sayısı toplam 4 bn 193, karar verilen dava sayıları 295 iken 2016- 2018 yıllarında soruşturma sayısı 49 bin 896, karar verilen dava sayıları 8 bin 327 olmuştur. Soruşturma sayılarında 12 kat, karar verilen dava sayılarında 28 kat artış yaşanmıştır.
* Halk arasında Korku ve Panik Yaratmak Amacıyla Tehdit Suçu (TCK 213. MADDE) :
Raporda yer alan diğer suçlara oranla bu suç bakımından yıllar içerisinde açılan soruşturma ve dava sayılarındaki değişim neredeyse yok denecek düzeyde iken 2020 yılında soruşturma sayıları birden bire altı kat artış yaşandığı gözlemlenmiştir.
*Suç İşlemeye Tahrik Suçu (TCK 214. MADDE) :
Özellikle 2016 yılında ciddi bir artış yaşanmış bunun sebebi de OHAL ilanı ve sonrasında özellikle sosyal medya paylaşımlarına yönelik bu madde gerekçesiyle soruşturmaların yoğunlaşması olduğu gözlemlenmiştir.
* Suçu ve Suçluyu Övme Suçu (TCK 215. MADDE) :
Veriler incelendiğinde 2016 ve 2019 yıllarında artış söz konusu. Önce OHAL ilanının ve sonrasında partili cumhurbaşkanlığına geçişle birlikte bu suç tipi bakımından geçmiş yıllara oranla artış yaşanmıştır.
*Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçu (TCK 216. MADDE) :
Bu suç tipi bakımından incelenen dönem içerisinde her yıl düzenli ve ciddi sayıda artış gözlenmiştir. Düşünce ve ifade özgürlüğü çerçevesindeki suçlamalar arasında en yoğun adli işlem yapılan suçlamalardan biri olarak öne çıkmaktadır.
Bu suç tipi bakımından gerek açılan dava sayılarının oranları gerekse mahkumiyet kararlarının oranları göz önünde bulundurulduğunda asıl amaçlananın kişilerin hapis cezasıyla cezalandırılmasından çok olaylara yönelik tepkilerin azalmasını sağlamak için gözdağı vermek olduğu kanısına varılmıştır.
*Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanuna Mufalefet Suçu (2911 SAYILI KANUN) :
Öncelikle açılan dava ve verilen mahkumiyet kararları bakımından incelendiğinde, açılan dava sayısının 2015 yılında bir önceki yıla oranla 1.5 kat arttığı, devam eden 2016 yılından itibaren düşüşe geçtiği ve yaklaşık 4 kat azaldığı, verilen mahkumiyet kararları bakımından ise 2014 yılı itibariyle sayısal olarak yükselişe geçtiği 2018 yılı rakamları ile arasında 3.5 kat gibi bir fark olduğu gözlemlenmektedir.
2016 yılı itibariyle ne dava sayısının ne de mahkumiyet kararlarının düşüşe geçmesinin ‘’Türkiye’de demokratikleşme’’ adı altında olumlu bir tablo olarak okunmasına imkan bulunmamaktadır. Zira 2015 yılında kamuoyunda ‘’İç Güvenlik Paketi’’ olarak bilinen, akabinde yasalaşan 6638 Sayılı Kanun ile 2911 Sayılı Kanunda yapılan değişiklikler ile, Yasa’nın tanıdığı hakların fiilen kullanımı yasaklandığı söylenebilir.
*Terör Örgütü Propagandası Yapma Suçu (TMK 7/2 MADDESİ) :
2017 yılından itibaren bu suç tipine ilişkin verilerin yayınlanması sonlandırılmış olup bu nedenle inceleme 2014-2017 rakamları ile sınırlıdır. 2014-2015 yıllarında karar verilen dava sayısı 24.976 iken 2016-2017 yıllarında bu sayı 33.982’ye yükselmiştir. Bu artış yaklaşık yüzde 36 olup yine 2016 OHAL ilanı sonrası döneme denk düşmektedir.
2020 yılında; TCK 213 bakımından soruşturma evresinde verilen karar türleri:
2016 yılı itibariyle azalırken TCK 299 ve 301 ile TMK 7/2 kapsamındaki soruşturma ve dava sayılarında yüksek oranlarda artış yaşanmıştır. Bu rakamsal değişimin temel sebeplerinden ilki 2015 yılında İç Güvenlik Paketi ile birlikte yapılan yasal değişiklikler, 2016 yılında ilan edilen OHAL ve 2017 Anayasa değişikliğiyle yürürlüğe giren Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi adı verilen tek adam rejimidir.
Anayasal ve yasal değişikliklerle getirilen yasaklamalar, polis şiddetinin artması, kitlesel gözaltı, tutuklama gibi uygulamaların yaygınlaşması sebebiyle toplantı ve gösteri yürüyüşleri çerçevesinde hem düzenlenen gösteri sayılarında belirli bir azalma yaşanmış olup, kendisini özellikle sosyal medya üzerinden ifade eden, çeşitli tepkiler gösteren yurttaşlara yönelik TCK 299, TCK 301 ve TMK 7/2 maddeleri çerçevesinde açılan soruşturma ve davalarda yoğun bir artış gözlenmektedir." (RT)