Görüş belirtenler Program ve tüzüklerinde "Kürt" sözcüğü geçtiği için birçok partinin kapatıldığını hatırlattılar. Anayasa Mahkemesi Başkanı sıfatıyla "etnik kimlik bölücülük değildir" görüşünü ileri süren Cumhurbaşkanının sözlerinin Türkiye'nin demokratikleşmesi açısından önemli olduğunu vurguladılar. Bunun demokrasi güçlerinin çalışmalarına güç katacağını dile getirdiler.
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Feridun Çelik: "Etnik kimlik bölücülük değildir"
"Etnik kimlik bir ülkenin bölünmesini parçalanmasını gerektiren bir durum değildir" diyen Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Feridun Çelik şu noktaları vurguladı:
* Önemli olan etnik kimliğin kendini ifade edebileceği demokratik zemin ve alanların yaratılmasıdır, çağdaş uygar dünyamızda izlenilen yol ve yöntem budur. Avrupa'da çok farklı etnik yapılanmalar var. Bunlar çok demokratik bir işleyiş içinde, bir hukuk çerçevesinde, bir çatı altında yaşayabiliyorlar. Türkiye'de özellikle etnik kimlik bir kısım çevrelerce hep suiistimal edildi. Bölünme paranoyası yaratılmaya çalışıldı. Halkın kafası karıştırılarak yanlış yönlendirme çabası içine girildi.
* Halkın genel istemi, kendini ifade edebileceği demokratik bir zemindir. Bu konuda adım atılırsa, gelişme kaydedilecektir. Bundan korkulmamalı. Kürtlerle Türklerin buluşması 1071 yılında gerçekleşmiştir. O gün bu gündür Kürtler ve Türkler bir arada yaşamışlar.
* Biz halkın içindeyiz halkın taleplerini yakından takip ediyoruz. İstenilen demokratik bir düzendir.
* Cumhurbaşkanımızın yaptığı tespit çok anlamlıdır. Demokrasi güçleri için de bir fırsattır. Tabii ki, bunun zeminini geliştirmek, demokrasi güçlerinin, cumhurbaşkanımızın ve parlamentonun görevidir. Son dönemlerde, AB ile bütünleşme adı altında, bazı anayasal değişiklikler yapıldı. Bunu çok yeterli görmesek bile önemli bir adım olarak görüyoruz.
Türkiye'nin en yetkili ağzı bunu söylüyorsa, geliştirilebilir. Sivil toplum örgütleri için de önemli bir fırsattır.
Bağlar Belediye Başkanı Cabbar Leygara: Hukuki belgelere yansımalı
* Hukuk kurallarının yerleşmesi için önce bir anayasal değişiklik daha sonra da yasal değişiklikler getirilmeli ve yargıyı da bağlamalı. Söylemde bu tür sözler çok sarf ediliyor ama pratik hayata yansımıyor. Merhum Cumhurbaşkanı Sayın Turgut Özal'ın da bu tür söylemeleri vardı. Ama arkasından da her türlü uygulamalar yaşandı. Bununda böyle olacağını söylemiyorum ama her şeyde hukuki belgelere yansımalı.
* Etnik kimlikler dünyanın her yerinde yerel kimlikler olarak değerlendiriliyor. Aidiyet, hak duygusu yükselen bir değer olmuştur. İnsanlar kendini nasıl ve neye ait hissediyorsa bu şekilde yaşamalı. İnsanlar Avrupa'da hem kendi kimliğine sahip çıkıyor, hem de kendi ülkesine sahip çıkıyor.
Her kes farklılığını kamuoyuna kabul ettirmelidir. Bu farklılıklar bir bahçenin çiçekleri gibidir, rengarenk ve ayrı ayrı.
* Cumhurbaşkanının bu ifadesi yargıyı ve emniyet güçlerini bağlamaz. Yerine göre bazı emniyet mensuplarının iyi niyetine yada yargı mensuplarının yorumuna kalıyor.
Sur Belediye Başkanı Cezair Serin: "Etnik kimlik" sözünün modası geçti:
Serin, "sınırların kalktığı bir dünyada bölücülüğün lafı olmaz. Bu bir anlam ifade etmez. İnsanlar dünyada eşit kimlik ve eşit şartlarda yaşamakla birleştirici olmuş ve sınırlarını ortadan kaldırıyorlar," diyor.
* İnsanların birlikte barış içinde yaşayabileceği bir ortamı hazırlama idari sistemin görevidir. İdari sistem bu ortamı hazırlamaktan aciz olduğu için insanlara bölücülük suçlaması yapıyorlar.
* Bir Kürt olarak da benim aklımdan bölücülük düşüncesi aklımdan geçmiyor. Ama insanların birlikte eşit şartlarda yaşaması hepimizin hedefi olmalıdır. İnsanların güç birliği yaptığı bütün ülkelere bakarsanız modern tekniğin, insan hakları ve demokrasi konusunda çok büyük ilerlemelerin kaydedildiği görülebiliyor.
Yenişehir Belediye Başkanı Remzi Azizoğlu: Tek etnisiteye dayalı anlayış geçersiz
*Etnik kimlik bölücülük olabilir de, olmayabilir de. Eğer siz gurubunuzu bir etnisite ile sınırlamışsanız, başka bir etnik kimlik, o gurubu böler. Ama siz gurubunuzu daha farklı bir ilkeye oturtmuşsanız, ulusallığı çok kültürlülüğe, çok etnisiteye oturtmuşsanız o zaman etnik kültür bölücü olmaz. Türkiye ne yazık ki kendini tek etnisiteye hapsettiği için, tek etnisiteden bir devlet yaratmaya çalıştığı için onun dışındakiler bölücü olur.
* Dünyada bir çok örneği var etnik kültürlerin bir arada yaşayabildiğini gösteren bir çok örnek var. Ulus bilincinin, gelişmenin yerleşmesi için farklı etnik guruplar bir arada yaşayabilir, vatan ortak olur.
* Türkiye kendisini bu dar gurup anlayışından kurtarırsa, gurubunu geniş kurarsa, Atatürk'ün bir cümlesini "kendisini Türkiye Cumhuriyetine bağlı hisseden her kes Türk'tür." Kullanarak genişliği sağlayabileceklerine inanıyorlar, böyle bir gurup genişlemez. Nihayetinde Türklükte bir etnisitedir. İnsanları böyle bir dar gurup içerisine sokarsanız insanlar bunu kabullenmez, yıllardır yapılan budur ve insanlar bunu kabullenmiyor.
* Eğer cumhurbaşkanının bu sözlerinin üzerinde durulursa ve arkasında kitleler olursa, Türkiye yeni bir gurup anlayışı, yeni bir ulus anlayışıyla demokratik bir ortamı yakalayabilir, önü açılabilir. Bu Türkiye' de büyük bir yaradır. Türkiye mevcut enerjisini kullanamıyor. Kürtler beyinsel gücünü kullanamıyor.
* Türkiye'nin yüzde 20'si beyinsel üretim yapmıyor, sadece etnik kimlikleri dışlandığı için. Türkiye enerjisini kullanamadığı gibi bu sorunlar yüzünden mevcut enerjisini de tüketme noktasına gelmiştir. Son yirmi yıldır büyük bir gerileme yaşanmıştır.
ANAP İl İkinci Başkanı Resul Özbay: Tıkanıklık aşılacak!
* Bundan sonra yetkililerin bu konuda değerlendirme yapacaklarına inanıyorum. Tıkanıklık yaratan bazı yolların açılacağına inanıyorum.
Meşru zeminlerde, ifade özgürlüğü çerçevesinde kırmadan dökmeden insanlar düşüncelerini toplumun yararına açıklayacak ve bunların değerlendirilerek aksaklıklar giderilecektir.
* İnsanlar Türkiye'de üsluplarını iyi seçerek kullanırlarsa her hangi bir zorlukla karşılaşılacağına inanmıyorum. İnsanlar kendilerini rahatça ifade edebilirler bunda her hangi bir sakınca göremiyorum. Bu olayla ilgili olarak Cumhurbaşkanımızın desteklenmesi gerekir.
EMEP İl Başkanı Yavuz Karakuş
Karakuş, "cumhuriyetin kuruluş sürecinde Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Arap tüm milletlerden emekçiler ortak düşmana (Emperyalizme) karşı birlikte mücadele etmişlerdir" hatırlatmasını yapıyor:
* Ama 1924 Anayasası'nda bu gerçeklik görmezden gelinerek "devletimiz, bir devleti milliyedir. Devletimiz Türk'ten başka millet tanımaz" denilmiş ve günümüze kadar süren inkar ve asimilasyon politikalarının temeli atılmıştır.
Kürtler başta olmak üzere, ülke içindeki emek ve demokrasi güçlerinin verdiği mücadele sonucunda, bu gün etnik kimlikler Cumhurbaşkanı tarafından kabulü noktasına gelinmiştir
* Bugün halkların eşit, özgür ve gönüllü birliğinin olduğu bağımsız, demokratik bir ülke için bütün etnik kimliklerden emekçilerin, emperyalizm ve yerli gericiliğe karşı birleşik mücadelesinden başka bir çıkar yol yoktur.
* Biz emeğin partisi olarak baskı ve yasaklamaların olmadığı bir ortamda farklı etnik kimliklerin "bölücülüğün değil, gönüllü birliğin garantisi" olacağını düşünüyoruz. Asıl bölücülük, bu gerçekliğin görmezden gelinerek baskı, inkar ve asimilasyon politikalarının devam ettirilmesidir.
DBP İl Başkanı Şiar Bozhan
* Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren kanayan yarası durumundaki etnik kimlik sorunun devletin zirvesince böyle değerlendirmesi geçte olsa elbette ki olumlu bir gelişmedir. Sistem için bu gerçeği görmek kavramak,içselleştirmek belki biraz zaman alacaktır. Etnik sorunlara bölücüdür deyip kestirip atmak siyasi yetmezlik yada sorunun çözümünden kaçmaktır. Bu günlere öylesi politikaların ısrarıyla gelindiğine her aklı selim insan görüyor.
* Oysa ki etnik sorunlar şu an üyesi olmaya çalıştığımız Avrupa da bölücülük olmadan aşılıyor. Hukuki,ekonomik ve sosyal yönleriyle örnek aldığımız Avrupa'nın idari yapısını da örnek alsak iyi olmaz mı? Yoksa bunu söylemekte mi bölücülük sayılacak. İktidarın Türkiye'nin bu değişim sürecinde eski politikalarıyla bir yere varamayacağını anlamış olmasını umut ediyorum.
TKP İl Örgütü ise konuyla ilgili şöyle bir görüş bildirdi:
* Dünyanın bir çok ülkesinde halklar kendi kimliklerini korumak amacıyla büyük mücadeleler vermişler.
* Ülkemizde farklı etnik kimlikleri olan insanlar nüfusun önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Fakat hiçbir etnik kimlik kendi dilinde konuşamadı ve kendini ifade edemedi.
* Türkiye'de büyük bir nüfus yoğunluğuna sahip olan Kürtlerin kendi dilleri ve varlıkları düne kadar sistem tarafından inkar ediliyordu. Ülkemiz yöneticileri bugün hala dil konusu gündeme geldiğinde bölücülük yaygaraları kopararak 'ülke bütünlüğü zedeleniyor' açıklamalarıyla kendilerini aklamaya çalışıyorlar.
* Biz TKP olarak halklar üzerinde ki baskıların kaldırılmasını istiyoruz. Halklar kendi değerlerini kardeşçe yaşayabilirler ve kendilerini geliştirebilirler Biz kapitalist sistemde güçlerin egemenliklerini var etme amacında olduğunu bu nedenle halkların kurtuluşunun sosyalist bir düzende olacağını söylüyoruz.
* Eşitlik ve özgürlüğe dayalı sosyalist sistemde, halklar kendini çok rahat bir şekilde ifade edebilirler.