Cumhurbaşkanı Sezer, Meclisin kabul ettiği yasayı 17 Temmuz'da imzalayarak Başbakanlık'a göndermiş ancak bazı maddelerinin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvuracağını duyurmuştu.
"Ceza sorumluluğu kişiseldir"
Anayasa Mahkemesi'ne dün (3 Ağustos) dava açan Cumhurbaşkanı Sezer, TMY'nin 6 ve 7. maddelerinde tanımlanan "terörle mücadele eden kamu görevlilerinin kimliklerini açıklama" ve "Terör örgütlerinin bildiri ya da açıklamalarını yayınlama" fiillerinin "işlenişine iştirak etmemiş olsalar da basın ve yayın organlarının sahip ve yayın sorumlularına" ceza öngörülmesinin Anayasa'nın 38. maddesinin 7. fıkrasına ve "ceza sorumluluğunun kişisel olduğu" ilkesine aykırı olduğunu bildirdi.
Değişiklikle TMY'nin 6. maddesinde yayın sahipleri ve yayın sorumlularına ilişkin düzenleme şöyleydi:
"Yukarıdaki fıkralarda belirtilen fiillerin basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde, basın ve yayın organlarının suçun işlenişine iştirak etmemiş olan sahipleri ve yayın sorumluları hakkında da bin günden onbin güne kadar adli para cezasına hükmolunur. Ancak, yayın sorumluları hakkında, bu cezanın üst sınırı beşbin gündür.",
Ayrıca, TMY'nin 7. maddesinin 2. fıkrasının 3. ve 4. tümcelerinde de, "Ayrıca, basın ve yayın organlarının suçun işlenişine iştirak etmemiş olan sahipleri ve yayın sorumluları hakkında da bin günden onbin güne kadar adli para cezasına hükmolunur. Ancak, yayın sorumluları hakkında, bu cezanın üst sınırı beşbin gündür."
Sezer, Anayasa'nın basın özgürlüğüne ilişkin 28. maddesinin 4. fıkrasını da hatırlattı. Buna göre, "Devletin iç ve dış güvenliğini, Ülkesi ve Ulusu'yla bölünmez bütünlüğünü tehdit eden, suç işlemeye, ayaklanmaya ya da isyana özendirir nitelikte olan ya da Devlete ait gizli bilgilere ilişkin bulunan her türlü haber ya da yazıyı yazanlar, bastıranlar ya da aynı amaçla basanlar, başkasına verenlerin, bu suçlara ait yasa kuralları uyarınca sorumlu olacaklar".
Cumhurbaşkanı bu nedenle 3713 sayılı Yasanın 6. maddesinin, 5532 sayılı Yasanın 5. maddesiyle değişik 4. fıkrası ile, 5532 sayılı Yasanın 6. maddesiyle değişik 7. maddesinin 2. fıkrasının 3. ve 4. tümcelerinin Anayasa'nın 38. maddesine aykırı olduğunu açıkladı.
"Para cezaları kanaat açıklamayı engelleyebilir"
Sezer, Türk Ceza Yasası uyarınca günlük adli para cezası tutarı gözönünde bulundurulduğunda, "suçun işlenişine iştiraki olmayan basın ve yayın organlarının sahiplerine ve yayın sorumlularına" verilecek cezanın çok yüksek tutarlara ulaşabileceği uyarısında da bulundu.
Başvurusunda Sezer, "...getirilen bu ağır yaptırım, basın ve yayın kuruluşlarında tedirginlik yaratacağından, haber, düşünce ve kanaatlerin özgürce yayımlanmasını engelleyecek niteliktedir" diye de belirtti.
Anayasanın adli para cezalarının tutarlarının yüksekliği, eylem ve önlem arasında adil bir dengenin kurulmadığını, amaç ile araç orantısının gözetilmediğini göstermektedir.
Anayasanın 29. maddesinin 3. fıkrasındaki, "yasada, haber, düşünce ve kanaatlerin özgürce yayımlanmasını engelleyici ya da zorlaştırıcı siyasal, ekonomik, mali ve teknik koşullar konulamaz", 13. maddedeki "temel hak ve özgürlüklerle ilgili sınırlamaların 'demokratik toplum düzeninin gerekleri'ne ve 'ölçülülük ilkesi'ne aykırı olamaz" şeklindeki ifadelere ve diğer Anayasal güvencelere atıf yapan Sezer, ilgili düzenlemelerin de iptalini istedi.
"Yayın durdurma" fıkrası da mahkemelik
Son olarak Sezer, "yayın durdurmayı" olanaklı kılan 5532 sayılı Yasanın 5. maddesiyle eklenen fıkrayı da Anayasa Mahkemesi'ne taşıdı.
Bu düzenlemeye göre, "Terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde suç işlemeye alenen teşvik, işlenmiş olan suçları ve suçlularını övme veya terör örgütünün propagandasını içeren süreli yayınlar hâkim kararı ile; gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de Cumhuriyet savcısının emriyle tedbir olarak 15 günden bir aya kadar durdurulabilir. Cumhuriyet savcısı, bu kararını en geç 24 saat içinde hâkime bildirir. Hâkim 48 saat içinde onaylamazsa, durdurma kararı hükümsüz sayılır." (EÖ/TK)