İktisatçı Ali Bilge 12. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Türkiye’yi hangi sürecin beklediğini bianet’e değerlendirdi.
Bilge Erdoğan’ın kendi beyanlarında da söylediği gibi Anayasa’da belirtilen Cumhurbaşkanlığı yetki ve görevlerini en geniş biçimde kullanmak ve hatta genişletmek istediğine dikkat çekiyor. Bilge’ye göre Erdoğan’ın “yürütmenin başı” olmaya devam etmesi, zaten sorunlu olan kuvvetler ayrılığı ilkesi de dahil olmak üzere pek çok kurumsal çatışmaya sebep olacak. Bu kurumsal çatışma AKP içine de yansıyacağı gibi beraberinde siyasi ve ekonomik istikrarsızlığı da getirecek.
Erdoğan’ın “sırtında yolsuzluk küfesiyle” Köşk’e çıktığını vurgulayan Bilge cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinin de bu yolsuzluk, Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD), Musul’da kaçırılan rehineler gibi AKP iktidarını doğrudan ilgilendiren konulara getirilen yayın yasaklarıyla geçtiğini belirtiyor.
Türkiye’nin ve bilhassa Erdoğan’ın dış politika konusunda hem bölge hem de Batı için“güvenilmez” olduğunu ifade eden Bilge, Türkiye’nin artık Orta Doğu için “model” ülke olarak görülmediğini, ancak siyasi önemi sebebiyle ilişkilerin asgari ölçüde sürdüğünü söylüyor.
Erdoğan'ın Başkanlık arzusu ve siyasi kriz
Bilge’nin tespitler şöyle:
* 30 Mart’tan sonra yaşananlara baktığımızda Türkiye önümüzdeki dönemde çok ciddi bir yönetim kriziyle karşı karşıya kalacak. Çünkü Erdoğan, Anayasa’nın cumhurbaşkanı için çizdiği görev ve yetkileri daha da genişleterek kullanacağını, hatta Başkanlık Sistemi ile yeni bir rejime girileceğini beyan etti.
* Türkiye’deki parlamenter sistem partiler üstü bir Cumhurbaşkanı’nı öngörüyor. Ama Erdoğan yürütmenin başı olarak devam etmek istiyor. Bu siyasi krizin habercisi. Türkiye’de zaten kuvvetler ayrılığı önemli ölçüde zedelendi, yasama, yürütme ve yargı denetim altında. Erdoğan’ın bu arzusuyla kurumlar arası çatışma artacak. Bunu siyasi krizin ve topyekün istikrarsızlık izleyecek.
* Erdoğan Başkanlık Sistemi için Anayasal değişiklik isteyecek. Bunun için de parlamentoda AKP’yi, kendi partisini zorlayacak. Ancak AKP’nin şu an kendi başına Anayasa değişikliği yapabilecek gücü yok.
AKP içinde kriz çıkacak
* Erdoğan’ın evdeki hesabı büyük ihtimalle çarşıya uymayacak. Erdoğan cumhurbaşkanı olsa da partisini yönetmek istiyor. Ancak geçmiş deneyimler bize gösterdi ki partisinden ayrılan cumhurbaşkanları partilerini istedikleri gibi yönetemiyor. Bu AKP içinde de krize yol açacak.
* Yasaklarla dolu bir seçim dönemi geçirdik. Erdoğan köşke sırtında ağır bir küfeyle çıktı. Yolsuzluk soruşturmasına, Musul’daki rehinelere getirilen yayın yasaklarıyla cumhurbaşkanı oldu. Bunlardan aklanmadı. Ayrıca daha büyük bir dokunulmazlık kazandı. Türkiye’ninse IŞİD ve El Kaide ile ilişkisi Batı açısından sorunlu. Türkiye belki IŞİD sebebiyle ileride uluslararası mahkemelerde yargılanabilir. Erdoğan ise tüm bunlar sırtındayken, elinde bulunduğu propaganda araçlarının manipülasyonuyla Cumhurbaşkanı oldu. Bundan sonraki süreç Erdoğan için de zor olacak.
* AKP önceki seçimlerdeki AB üyeliği, demokratikleşme, derin devletle, darbelerle hesaplaşma, sosyal devlet gibi bir cennetin pasaportunu vaad ediyordu. Bu artık söz konusu değil. Hele ki siyasi kriz kapının önündeki ekonomik istikrarsızlığı davet eder durumda.
Ekonomik istikrarsızlık kapıda
* Erdoğan elinde bulundurduğu yayın kuruluşları, propaganda araçları, yayın yasaklarıyla seçmen üzerinde ciddi bir manipülasyon var. En basitinden kendi ailesi hakkındaki yolsuzluklarla ilgili yayın yasağı var. Yasaklar içinde bir cumhurbaşkanı seçtik. Seçmen içinse yolsuzluk ancak refah kaybıyla bir anlam ifade ediyor. Bu refah kaybı önümüzdeki dönemde ciddi olarak etkilerini hissettirecek.
* Bu durum AKP içinde de rahatsızlık yaratmış durumda. 30 Mart’tan bu yana AKP’nin kurucuları, cemaat dışı dini büyükleri de bunu dile getirdi. Erdoğan ise eski kadrolarıyla, Merkez Bankası’yla bu konuda zıtlaşıyor. Dipteki dalga henüz yüzeye çıkmadı.
Dış poltikada "güvenilmez" Türkiye
* Erdoğan dış politka konusunda dünyada selam verecek durumda değil. Mısır, Suudi Arabistan, İran ile ilişkileri kötü. İflas etmiş bir bölgesel politika var. IŞİD, Suriye konusunda ABD ve AB ile ilişkiler sorunlu. İsrail meselesinde Batı’nın İsrail yanlısı tutumu sebebiyle sorunlar var. Gezi direnişi, 25 Aralık sonrası demokrasi dışı çıkarılan kanunlar var. Bu anlamda kimse Erdoğan’a güvenmiyor. Ancak Türkiye G-20 üyesi güçlü bir ülke. 2008'de Amerikalı bankalar için "batmayacak-batırılamayacak kadar büyük" yorumu yapılmıştı. Bu durum şimdi Türkiye için siyasi açıdan geçerli.Yukarıda Ukrayna, aşağıda Suriye gibi bir durum varken Türkiye'nin çalkantılı bir sürece girmesini Batı istemiyor. Bu nedenle ilişkiler asgari ölçüde sürüyor. Ama artık geçmişin rol model ülkesi değil. (EA)