1993'de Dev-Sol üyesi olduğu ve "anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye teşebbüs" ettiği gerekçesiyle tutuklanan İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İnşaat Mühendisliği öğrencisi Kemal Gömi, yakalandığı "kronik şizofreni" rahatsızlığı ve "Kendi başına yaşamını sürdürebilecek özelliklere sahip olmadığı" yönünde raporuna rağmen Cumhurbaşkanlığı'ndan onay alamadığı gerekçesiyle kalan cezası affedilmiyor.
"Gömi'ye 'Kendi başına yaşamını idame ettiremez' raporu verildi"
Hastalığına dair farklı hastaneler ve Adli Tıp Kurumu'ndan alınmış 11 rapor olmasına rağmen Gömi'nin affedilmediğini söyleyen avukatı Özkan Köylüoğlu, aynı suçtan hapishanede yatanların Cumhurbaşkanlığı tarafından kalan cezalarının affedildiğine işaret ederek, "çifte standardın kalkması gerektiğini" söylüyor ve sözlerine şöyle devam ediyor:
* Kemal Gömi anayasal düzeni silah zoruyla değiştirme suçundan ağırlaştırılmış müebbete mahkum oldu. Aslında idamla yargılanıyordu fakat idam cezası kalktıktan sonra cezası ağırlaştırılmış müebbete çevrildi.
* Gömi'ye en son 22.09.2010 tarihinde Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu tarafından 9269 no'lu raporla "rezüdiel şizofreni" teşhisi konuldu. Raporda, hastalığın Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 104b kapsamında sözü geçen "sürekli hastalık" olarak değerlendirildiği belirtiliyor. Bu, "kendi başına yaşamını idame ettiremeyecek kişi" anlamına geliyor.
"Çifte standardın nedeni nedir?"
* Gömi'nin affedilmesi için, 25.02.2011'de Cumhurbaşkanlığı'na sunulmak üzere başvurumuzu Adalet Bakanlığı'na verdik.
* Ancak bakanlıktan bize gelen yazıda, Gömi'nin kalan cezasının kaldırılması talepli dilekçemizin 08.02.2010'da Cumhurbaşkanlığı tarafından reddedildiği yazıyordu.
* Demek ki, Adalet Bakanlığı Gömi'nin o güne kadar aldığı raporlardan yola çıkarak bizden habersiz şekilde Cumhurbaşkanlığı'na başvurmuş.
* Affedip affetmemek tamamen Cumhurbaşkanı'nın takdirine bağlı. Affetmesi gibi bir zorunluluk yok. Ancak geçmişteki örneklere baktığımızda Cumhurbaşkanı'nın pek çok kişinin kalan cezalarının kaldırılması noktasında onay verdiğini gördük.
* Adli Tıp Kurumu tarafından verilen "Kendi başına yaşamını sürdürebilecek özelliklere sahip olmadığı" yönünde raporu var. Bu noktada insani anlamda bu kişinin kalan cezasının kaldırılması noktasında yaptığımız başvurunun kabul edilmesini bekliyorduk.
* Nasıl ki, geçmişte Erbakan'ın kalan cezası kaldırıldı, nasıl ki Gömi ile aynı suçtan yargılanan bir kişinin cezası 2008'de kaldırıldı, benzer durum Gömi için de geçerli. Çünkü kendine bakacak durumda değil.
* Bizim burada tabi ki hesap sormak gibi bir durumumuz söz konusu değil ama insani noktada bakacak olursak, cezası affedilenlerle Kemal Gömi'nin farkı nedir? Bu çifte standardın nedeni nedir?
Gömi'nin aldığı raporlar
* 26.05.2003'te Kocaeli Devlet Hastanesi sağlık kurulu raporunda "psikotik bozukluk" tanısı konuluyor.
* 27.05.2003 tarihli girişli Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde psikolojik bozukluklara ilişkin tedavi uygulanıyor.
* 02.08.2003'te aynı hastanede "psikotik özellikli majör depresyon" teşhisi konuluyor.
* 05.03.2004 tarihli Adli tıp 3. İhtisas Kurulu'nun 735 no'lu kararında "Bradipşisi" ve "Bradikinezi" teşhisi konuluyor.
* 25.06.2004 tarihinde Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nin müşaade evrakında "atipik psikoz psikotik özellikli depresyon" tanısı konuyor.
* 16.06.2005'te Adli Tıp Genel Kurulu'nca "şizofreni" teşhisi konuluyor.
* 21.03.2007'de Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde "kronik şizofren" teşhisi konuyor ve hastalığın kronisite kazandığı belirtilerek bu haliyle sürekli hastalık ve kocama hali teşkil ettiği belirtiliyor.
* 30.05.2007'de 3. İhtisas Kurulu "şizofreni" teşhisi koyuyor.
* 01.06.2010'da Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi "şizofreni" teşhisi koyuyor.
* 29.10.2010'da Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi "şizofreni" teşhisi koyuyor.
* En son 22.09.2010'da Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu tarafından "kronik şizofreni" teşhisi konuluyor ve 104b kapsamındaki sürekli hastalık kapsamında olduğu belirtiliyor. (EKN)