Cumartesi Anneleri/İnsanları, gözaltında kaybedilen ve katledilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanmasını talep etmek için 1061’inci kez Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi.
Ellerinde zorla kaybedilen sevdiklerinin fotoğraflarını ve karanfiller taşıyan Cumartesi Anneleri, 23 Temmuz’da hayatını kaybeden Emine Ocak’ı da fotoğraflarıyla andı.
Bu haftaki eylem, 1981 yılında gözaltında işkenceyle öldürüldüğü halde “intihar etti” denilerek cinayetinin üzeri örtülen Süleyman Cihan için gerçekleştirildi.
Basın açıklamasını Cumartesi İnsanları’ndan Aysel Ocak okudu.
Ocak, 31 yaşındaki Süleyman Cihan’ın 29 Temmuz 1981’de İstanbul’a gitmek üzere bindiği otobüsün sivil polislerce durdurularak gözaltına alındığını; ancak ailesi ve avukatlarının savcılığa yaptığı başvurulara “gözaltında değil” yanıtı verildiğini vurguladı.

Emine Ocak, hikâyesinin başladığı yerde uğurlandı
“Kimliği meçhul”
Ocak, açıklamasına şöyle devam etti:
“Ailenin, avukatların ve tanıkların 85 günlük ısrarlı çabaları sonucunda gerçek ortaya çıktı: 29 Temmuz 1981’de gözaltına alınan Süleyman Cihan, İstanbul Emniyeti Siyasi Şube’de günlerce işkenceye maruz bırakıldıktan sonra öldürülmüş, cansız bedeni altıncı kattan atılarak intihar süsü verilmiş ve kaybedilmek amacıyla Zindanarkası Mezarlığı’nın kimsesizler bölümüne, ‘kimliği meçhul’ olarak gömülmüştü.
“Dosyanın yeniden açılması için aile ve avukatlar 2012 yılında Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu. Süleyman Cihan’ın işkencede öldürülmesine ilişkin yeni deliller sunularak, faillerin şüpheli sıfatıyla yargılanmaları talep edildi. Deliller arasında, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın otopsi bulguları ve tıbbi verilerle hazırladığı rapor da yer aldı. Bu raporda, Cihan’ın ağır işkenceye maruz kaldığı ve altıncı kattan atılmadan önce öldürüldüğü net biçimde belgelenmişti. Savcılık bile Cihan’ın işkenceyle öldürüldüğünü kabul etmesine rağmen, dosya yine zamanaşımı gerekçesiyle kapatıldı.”
“Bu alan bizim hafıza merkezimizdir”
Ocak’ın ardından söz alan Süleyman Cihan’ın kardeşi Ahmet Cihan ise “Kayıpların hikâyesi hep birbirine benziyor. Yasakçı zihniyet ve cezasızlık. Eylemimizi maalesef 10 kişiyle ayakta kalma eylemine dönüştüren güçlere şunu söylüyoruz: ‘Yargı kararlarına uyun.’ Bu alan bizim hafıza merkezimizdir. Bu alan hakikât ve adalet alanımızdır,” dedi.
Buluşmada son olarak Emine Ocak’ın kızı Maside Ocak söz alarak annesini andı.
Mezopotamya Ajansı’nda yer alan habere göre, Maside Ocak, şöyle dedi:
“Sadece bu meydan değil karşımızdaki binalar, elektrik telleri, tellere konan kuşlar, çantasında getirip güvercinlere verdiği yem, her cumartesi buraya getirdiği karanfil, her cumartesi buraya astığı her bir fotoğraf ve sizler ve bizler tanığız ki; annemin direnci sadece bir siyasi tavır değil bir ahlâktı, bir vicdan çağrısıydı. Kayıplar benim vicdanımdır, diyen annemizi uğurlarken acısını sabra, sabrı umuda dönüştüren, umudu direnişle ören annemize bir söz verdik: ‘Son kaybımız bulunana kadar vazgeçmeyeceğiz’ dedik.” (TY)









