Cumartesi anneleri/insanları, 389. haftada, Devrimci 78'liler Federasyonu tarafından 3 Eylül'de açılan 12 Eylül Utanç Müzesini ziyaret etmek için Ankara'da bir araya geldi.
Yüksel Caddesi'nde eylem yapan ve ellerinde gözaltında kaybedilen yakınlarının resmini taşıyan aileler, kardeşlerinin, çocuklarının, eşlerinin akıbetini sordu ve faillerin açığa çıkarılmasını istedi.
Ocak: Sesimize tanık olun, tanıklık edin
21 Mart 1995'te gözaltında kaybedilen Hasan Ocak'ın kardeşi Maside Ocak, "Yeni adalet sarayları yerine yüzleşme istiyoruz" dedi.
"Katillerin, kaybedilenlerin yargı önüne çıkarılarak koruma zırhının parçalanmasını istiyoruz. Sesimize tanık olun, tanıklık edin."
Aslan: Neden idam ettin kardeşimi?
25 Ekim 1984'te Burdur Kapalı Cezaevi'nde idam edilen Hıdır Aslan'ın ablası, Kenan Evren'e seslendi ve sordu: "Kardeşimi çok seviyorum. Onu unutmayacağım. Neden idam ettin onu?"
Eren: Hükümetlerin devamlılığı vardır
21 Kasım 1980'de gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren'in ablası İkbal Eren, 12 Eylül zulmünün halen devam ettiğini söyledi.
"Bugün devlet kendisi gibi düşünmeyen herkesi yine hedef tahtasına oturtuyor. Bunun adına da 'İleri demokrasi' diyor.
"Devletin ve hükümetlerin devamlılığı vardır. Erdal Eren'in yaşını büyütüp idam ettiler. Kenan Evren'inde yaşını küçültüp mahkemeye getirsinler."
Tepeli: Yakınlarımızın kemiklerinden dahi korkuyorlar
2 Şubat 1984'te polisler tarafından sırtından vurulan ve gözaltında kaybedilen Maksut Tepeli'nin eşi Şehriban Tepeli "Yakınlarımızın kemiklerini bulmaktan dahi korkuyorlar" dedi.
"Çünkü o kemikler onların nasıl öldürüldüğünün kanıtı olacak. Bizler çocuklarımızı, eşlerimizi, kardeşlerimizi kaybettik. Adalet istiyoruz."
Karakoç: Herkes sesimizi duydu, bir Ankara duymuyor
2 Mart 1995'te işkence edilerek öldürülen Rıdvan Karakoç'un kardeşi Hasan Karakoç "Biz en şanslı ailelerdeniz. Çünkü bizim çiçek koyabileceğimiz bir mezarımız var" dedi.
"Ama binlerce kayıp ailesinin gidecek bir mezarı dahi yok. Bizi Çin'den, Afrika'dan kısacası dünyanın dört bir yanından duydular. Ama Ankara sesimizi duymuyor."
Gülünay: Davamızın takipçisi olacağız
20 Temmuz 1992'te gözaltında kaydedilen Hasan Gülünay'ın kızı Deniz Gülünay kayıp dosyalarının zaman aşımına uğratılmaya çalışıldığını söyledi ve ekledi "20 sene daha geçse bu davanın takipçisi olacağız."
Yıldız: Başbakan sorumluları yargılamıyor, terfi ettiriyor
1995'te gözaltında kaybedilen Murat Yıldız'ın annesi Hanife Yıldız "Başbakan gözlerini yummuş, kulaklarını tıkamış ne konuştuğunu bilmiyor" dedi.
"Başbakan başka devletleri eleştiriyor. Peki kendisi ne yapıyor? Sorumluları yargılamıyor, tecavüzcüleri, işkencecileri terfi ettiriyor. Ben isterdim ki asker anneleri de burada olsun. Bütün çocuklar bizim çocuklarımız."
Çakar: Artık yeter! Yüreğimiz yanmasın
1992 yılında kaybedilen Nazır Çakar'ın annesi Şekernaz Çakar Kürtçe yaptığı konuşmada " Artık yeter! Yüreğimiz yanmasın" dedi.
"Ne gerilla ölsün, ne asker. Onlarda benim çocuğum. Barış olsun. Bize bir tek cezaevini, ölümü reva gördüler. Kim savaş istiyorsa cehennemin dibini boylasın."
Aktaş: Evren evladın ne acısını ne tatlılığını biliyor
12 Eylül askeri darbesinden sonra idam edilen Ali Aktaş'ın annesi " Kenan Evren bütün anaların yüreğini dağladı" dedi.
"Onun evladı yok ki. O evladın ne acısını ne tatlılığını biliyor. Onu affetmeyeceğim. Ömrüm yetene kadar oğlum için mücadele edeceğim."
Nazeri: Savaş çığırtkanlığına inat barış için ısrarcıyız
Ailelerin ardından konuşan Devrimci 78'liler Federasyonu'ndan Mine Nazeri, iki yüzlü politikalarla, yalanla ve provokasyonla yürütülen kirli savaşın son bulmasını istedi.
"Bedeli gencecik insanların kanı ve anaların gözyaşı olan savaş çığırtkanlarına inat barış için ısrarcıyız. Bir arada yaşamanın mümkün olduğunu biliyoruz ve tüm halklarımız için özgürlük istiyoruz."
Türkdoğan: Ancak adalet bizleri iyileşebilir
İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ise kaybetmelerin insanlığa karşı işlenen suçlar kapsamına girdiğini belirtti.
Hükümete seslenen Türkdoğan sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"İnsanlığa karşı işlenen suçlarda zamanaşımı olmaz. Dün insanlarımızı gözaltında kaybedenler bugün F-16'larla Roboski'de olduğu gibi öldürüyorlar. Adalet bir an önce gelmelidir. Çünkü adalet iyileştirir ancak bizi ve sizi.
Konuşmaların ardından Utanç Müzesine yüründü
Konuşmaların ardından kayıp yakınları 12 Eylül Utanç Müzesi'nin sergilendiği Çağdaş Sanatlar Kültür Merkezine yürüdü.
Müzeyi gezen aileler, öldürülenlerin fotoğraflarının yer aldığı bölümde saygı duruşunda bulundu. Daha sonra bir kayıp yakını ağıt dolu Kürtçe bir stran (şarkı) söyledi.
12 Eylül Utanç Müzesi 28 Eylül'e kadar ziyaretçilerine açık olacak. (SK/EKN)