Cumartesi Anneleri/İnsanları bugün 607. kez Galatasaray Meydanında bir araya geldi, 18 Kasım 1995’te gözaltında kaybedilen Abdullatif Yağızay’ı andı ve akıbetini sordu.
Basın açıklamasında, Olağanüstü Hal (OHAL) uygulamaları da protesto edildi ve daha fazla hak ihlalinin yaşanmaması için OHAL’in kaldırılması talep edildi:
“OHAL bahanesi ile çıkartılan kanun hükmünde kararnamelerle yönetilen Türkiye’nin geldiği nokta; ifade ve basın özgürlüğünün yok edildiği, gösteri hakkının yasaklandığı, demokratik siyasetin devre dışı bırakıldığı, hukuksuz bir şekilde dernek çalışmalarının durdurularak mühürlendiği, yeni çatışma alanlarının tetiklendiği kaos ortamı oldu.
“Bu ortamda temel hak ve özgürlüklerin sistemli olarak engellendiği, baskı ve hukuk dışı uygulamalar karşısında, hukuksal başvuru yollarının etkisiz olduğu, bireylerin kendilerini ifade edebilme yollarının yasaklandığı olağanüstü hukuksuzluk egemen oldu.
“Gücünü baskı ve zulüm vasıtası haline getirmiş bir iktidarla karşı karşıyayız. Bu iktidar, bütün muhalifleri hapsedilebilecek; Hakkari’de olduğu gibi kendisine oy vermeyen halkın bütün temsilcilerini tutuklayarak illeri vekilsiz bırakabilecek, kendi propagandasını yapmayan muhalif televizyon ve gazeteleri kapatabilecek bir hukuksuzluğa dayanıyor.
“Kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları olarak üstünlüğün hukukta değil, yönetenin keyfiyetinde olduğu, devletin gücünü elinde bulunduranın herkesi kendine tabi kılmak istediği bir yönetim istemiyoruz.
“Adalete, barışa ve insan haklarına dayanan bir devlet istiyoruz. Bunun için mücadele etmeye devam edeceğiz. Çünkü yurttaşların, huzur ve barış içinde yaşayabilecekleri bir ortamı, talep etme hakları vardır. Çünkü baskı ve zulümden kurtulmak, iktidarı hukukun sınırlarına çekilmeye zorlamak bir yurttaşlık görevidir.”
Bugünkü eyleme katılan Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu da hak ihlallerinden bahsetti:
“Kendi korkularını kapatmak için söyledikleri yalanların haddi hesabı yok. İfade vermeye gelmedi diye vekillerimiz tutuklandı. Hakkında tek bir fezleke hazırlanmamış arkadaşlarımız gözaltına alındı. Hazırlanan fezlekelerin tümü basın açıklamalarımızdan düzenlenmiş. Toplantı gösteri yürüyüşü de düşünce ifade özgürlüğü de hukuk da haktır.”
Abdullatif Yağızay için adalet
Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın 607. haftaki oturmasında basın açıklamasını Rezdan Karaman okudu.
“Bugün Abdullatif Yağızay’ın eşi Erdihan Yağızay’ın, ‘Artık eşimin en azından külünü istiyorum. Artık onun nerede olduğunu bilmek istiyorum. Bu devlet eşimi aldı. Üç gün sonra bıraktık dedi. Ama tam 21 yıl geçti, eşimden bir haber yok’ diyen sesini Galatasaray’dan yükselmek için buluştuk.
“34 yaşındaki Abdullatif Yağızay eşi ve yedi çocuğuyla birlikte Nusaybin ilçesi Akarsu Beldesi’ne bağlı Kurke Köyü’nde yaşıyordu. Ağır baskılar nedeniyle 1995 yılının Ağustos ayında ilçe merkezine göç etmek zorunda kaldı.
“Abdullatif Yağızay, Nusaybin’de gündelik işlerde çalışıyordu.18 Kasım 1995 günü komşusu için çalışırken, bulunduğu yere saat 11:00 sularında sivil giyimli ve telsizli polisler geldi. ‘Ekrem Yağızay sen misin?’ diye sordular. Kimliğini gösterdi, ben Abdullatif’im, dedi. ‘Sen Ekremsin, o zaman kimliğin sahte’ diyerek onu mavi bir otomobile bindirip götürdüler.
“Ailesi Nusaybin Emniyet Müdürlüğü’ne başvurdu. Önce gözaltına alındığı reddedildi. Yağızay Ailesi ısrar edince sonraki başvurulardan birinde Abdullatif Yağızay’ın Mardin İl Jandarma Komutanlığı’na götürüldüğü söylendi.
“Nusaybin Cumhuriyet Başsavcılığı ise ailenin başvurusuna, Yağızay’ın gözaltına alındıktan üç gün sonra serbest bırakıldığı cevabını verdi. Yağızay’dan haber alınamaması üzerine tekrar savcılığa başvuran ailenin dilekçesi işleme konmadan iade edildi.
“Olayla ilgili soruşturma açılmadı. Ailesinin tüm başvuruları sonuçsuz kaldı. 21 yıldır Abdullatif Yağızay’ın akıbetini açığa çıkartmayı ve faillerini cezalandırmayı hedefleyen etkin bir soruşturma yürütülmedi.
“Abdullatif Yağızay, İsmail Hakkı Karadayı’nın Genelkurmay Başkanı, Teoman Koman’ın Jandarma Genel Komutanı olduğu, Süleyman Demirel’in Cumhurbaşkanı olduğu, Tansu Çiller Başbakanlığındaki 51. Hükümet’in görevde olduğu, Mehmet Ağar’ın Emniyet Genel Müdürü, Ünal Erkan’ın OHAL Valisi olduğu dönemde gözaltında kaybedildi.
“Abdullatif Yağızay için adalet istiyoruz.” (AS)
* Fotoğraf: dokuz8haber, Twitter