Fotoğraflar: Evrim Kepenek/bianet
Önce Nihat Aydoğan’ın kızı Nejbir Aydoğan konuştu.
“Ben babamı hiç görmedim. Sadece çiçek koyacağım bir mezarı olsun istiyorum. Onu aramak için Galatasaray Meydanı’ndayken Tahir Elçi’nin öldürüldüğü haberi gelmişti. Ne diyebilirim ki? Sorumluların hesap vermesini istiyoruz”
Sonra İnsan Hakları Derneği Eş Genel Başkanı avukat Öztürk Türkdoğan söz aldı.
“67 haftadır yasakalanan Galatasaray Meydanı ile ilgili olarak konuşmak istiyorum. Beyoğlu Kaymakamlığı’nın yasak kararı keyfidir. Biz bu kararın kaldırılması için mahkemeye başvurduk. Bir an önce mahkemenin karar vermesini istiyoruz. Bizim için acildir. Orası bizim için hafıza mekanıdır. Dünyanın her yerinde kayıplar mücadelesinin sürdürüldüğğü yerler öyledir. Bir kez daha uyarmak istiyoruz bu yasaklama kararını kaldırın. Biz vazgeçmeyeceğiz biz orada oturmaya devam edeeğiz. Kayıplarımızın akıbeti ortaya çıkana kadar oraya oturacağız bizim talebimiz budur.”
Cumartesi Anneleri/İnsanları 766’ıncı eylemlerinde gözaltında kaybedilen Nihat Aydoğan için İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi’nin önündeydi.
Aydoğan, 1994'te Mardin'in Midyat ilçesinde gözaltına alındı ve kendisinden bir daha haber alınamadı.
Ellerinde karanfiller ve kayıplarının fotoğraflarını taşıyan Cumartesi Anneleri/İnsanları’na, Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri Meral Danış- Beştaş, Oya Ersoy, Musa Piroğlu, Hüda Kaya da destek verdi.
“Mücadelemiz meşrudur”
Haftanın açıklamasını okuyan Cumartesi Annesi/İnsanları’ndan Besna Tosun şöyle seslendi:
“İnsan haklarına dayalı siyasetin, hukukun üstünlüğüne dayalı yargının olmayışı Türkiye'nin en temel sorunlarını çözümsüz bırakıyor. Bu yüzden insan haklarım sistemin merkezine yerleştirecek bir siyaset ve her türlü siyasi/ideolojik etkiden arındırılmış, hukukun üstünlüğüne dayalı bir yargı sistemi talep ediyoruz.
“766 haftadır devleti yönetenlere sesleniyoruz: Bizim hakikate ve adalete ulaşma hakkımız, siz yokmuş gibi davrandığınız için yok olmaz. Haklarımızı tammak ve hayata geçirmekle mükellefsiniz. Gözaltında kaybedilen sevdiklerimizin akıbetlerinin açığa çıkarılması ve adaletin sağlanması için yürüttüğümüz mücadele meşrudur. İddia ve taleplerimiz siyasal ahlak çağrısıdır.
“766 haftadır kamuoyuna sesleniyoruz: Biz haklı tarafız, kötülüğe, haksızlığa, hukuksuzluğa uğrayan tarafız. Kötülüğü yapanlarla, kötülüğe maruz kalanlar arasında kayıtsız kalmamalısınız. insan olma ve yurttaş olma sorumluluğunuzla hakikatten, hukuktan adaletten yana taraf olmalısınız.”
“Nihat Aydoğan dosyasındaki cezasızlık son bulsun”
Tosun son olarak şunları söyledi:
“766. haftamızda Aydoğan Ailesi'nin Nihat Aydoğan'ın akıbeti açıklansın, bize bu acıları yaşatanlar yargılanarak cezalandırılsın!” talebine eşlik etmek için buluştuk.
“Nihat Aydoğan'ın akıbetini açığa çıkartacak etkin bir soruşturma başlatılması” çağrımız bugüne kadar karşılık bulmadı. Gözaltında kaybedilişinin 25. Yılında iktidarı, adli ve idari makamları göreve çağırıyoruz: Nihat Aydoğan dosyasındaki cezasızlık son bulsun.
“Nihat Aydoğan'ın kaybedilmesine neden olanlar adil bir biçimde yargılansın. Nihat Aydoğan ve tüm kayıplarımız için adalet istemekten, 67 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray Meydanı'ndan vazgeçmeyeceğiz.”
Açıklamanın sonunda öldürülen avukatlar Şevket Epözdemir ve Tahir Elçi anıldı ve "Kayıplarımızın avukatlarını unutmayacağız" denildi.
Nihat Aydoğan nasıl kaybedildi? 39 yaşındaki Nihat Aydoğan Midyat/ Doğançay köyünde yaşıyor, çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşıyordu. Korucu olmayı istemeyen Doğançaylılar üzerinde yoğun bir baskı vardı. 30 Kasım 1994 tarihinde sabah 05.00 civarı Aydoğan ailesinin evi çok sayıda özel tim, asker ve korucu tarafından basıldı. Nihat Aydoğan dövülerek yataktan kaldırıldı. Elleri ve gözleri bağlı, kanlar içinde önce Midyat Jandarma Karakolu'na, daha sonra da Mardin Jandarma Merkez Komutanlığı'na götürüldü. "Resmi makamlar Nihat Aydoğan'ın gözaltına alındıktan 20 gün kadar sonra nöbetçi savcılığa sevk edildiğini ve ifadesi alındıktan sonra da serbest bırakıldığını iddia etti. Ancak bu iddia hiçbir zaman güvenilir kanıtlarla desteklenmedi. Nihat Aydoğan'dan bir daha haber alınamadı. Uzun yıllar sonra Nihat Aydoğan için nüfus kütüğüne ölüm kaydı düşüldüğü açığa çıktı. Nüfus İdaresine ölüm bildiriminde bulunan köy muhtarı, jandarma komutanının baskısı sonucunda gerçek olmayan bu bildirimi düzenlemek zorunda kaldığını itiraf etti. 25 yıldır Aydoğan Ailesi'nin resmi kurumlara yaptığı başvurular sonuçsuz kaldı. "Nihat Aydoğan'ın akıbetini açığa çıkartacak etkin bir soruşturma başlatılması" çağrımız bugüne kadar karşılık bulmadı. |
(EMK)