Uluslararası Af Örgütü’nün yeni Genel Sekreteri, Güney Afrikalı aktivist Kumi Naidoo, bu görevdeki ilk ziyaretini Türkiye’ye gerçekleştirdi.
Bu ay görevi devralan Naidoo, dün akşam Beyoğlu, Cezayir Toplantı Salonunda yaptığı basın açıklamasında da ilk olarak Cumartesi Anneleri/İnsanları’na uygulanan şiddetten bahsetti:
“Cumartesi Anneleri/İnsanları çocuklarına ne olduğunu öğrenmek istiyor, buna hakları var. Böyle bir talebi olan insanlara herhangi bir şekilde tepki gösterilmesi, şiddet uygulanması kabul edilemez. Sorularına yanıt isteyenlere böyle davranılması, devlet için güç değil, zafiyetin ifadesidir."
TIKLAYIN - Polis Cumartesi Anneleri'ne Plastik Mermiyle Saldırdı
“Ne yazık ki bugün dünyada ‘Güçlü lider’ denen bir kavram oluştu. Eleştirileri susturuyorlar, baskı kuruyorlar…”
Naidoo konuşmasına şu espriyle devam etti: “Buna Donald Trump’ı örnek vereceğim çünkü o uzakta ve bahsetmesi daha kolay…”
Bu göreviyle ilk kez gelen ancak daha önce 14 kez Türkiye’de bulunmuş olan Kumi Naidoo, Greenpeace İdari Direktörlüğü, İklim Hareketi İçin Küresel Çağrı Yönetim Kurulu Başkanlığı, Yoksullukla Mücadele İçin Küresel Çağrı Kurucu Yönetim Kurulu Başkanlığı ve Dünya Sivil Katılım Birliği (CIVICUS) Genel Müdürlüğü de dahil olmak üzere çok sayıda liderlik görevini yürütmüş bir isim.
Akşener: Hak savunucularının alanı giderek daralıyor
Toplantıda Naidoo’yu, Uluslararası Af Örgütü Kampanyalar Ve Savunuculuk Direktörü Ruhat Sena Akşener takdim etti.
Akşener de konuşmasına Cumartesi Anneleri/İnsanları’ndan bahsederek başladı ve Türkiye'deki hak ihlallerine artışına değinen Akşener de barışçıl protesto hakkına yönelik müdahalenin kabul edilemez olduğunu söyledi:
“Hak savunucularının alanı giderek daralıyor. Hak alanında çalışan muhalif bir ses olduğunda, hemen baskıya maruz kalıyor. Baskılara rağmen çalışmalarınızdan vazgeçmedik, tüm hak savunucuları öyle. Yolumuza aynı şekilde devam edeceğiz.”
Mandela’dan “cesaret” alıntısı yaptı
Akşener’in “uslanmaz bir aktivist” olarak tanımladığı, ülkesi Güney Afrika’da Apartheid rejimine karşı mücadele yürütmüş olan Naidoo, Türkiye ve dünyadaki hak mücadelesiyle ilgili konuşmasında, Nelson Mandela’dan alıntı yaptı:
“Mandela şöyle diyor: Cesaret korkunun olmaması değildir, korkunun aşılmasıdır. Ben de hiçbir zaman korkmadım dersem yalan olur. Ama önemli olan, insanları susturmak isteyenlerin asla korkuyla bunu başaramaması.
“Güney Afrika’da ‘yargılanmadan alıkoyma’ vardı, şimdi ise tutuklu yargılama var. Ama aslında aynı şey: Bir kimse yargılanmaya başlanmadan uzun süre hapsedilmiş oluyor. Bu, hükümetler kadar eski bir olgu.
“Oysa hükümete muhalefet etmek aslında vatanseverlik göstergesidir.”
“Türkiye imzalayıp mürekkebi kurumadan unutuyor”
“İdeolojik devlet mekanizması”ndan da bahseden Naidoo, sözlerine şöyle devam etti:
“Baskıcı devlet mekanizması en büyük sorunumuz değil. Sorunumuz, ideolojik devlet mekanizması. Bu mekanizma, örneğin ABD’de devletin baskıcı uygulamaları kullanmamasına gerek bıraktırmıyor. Eğitim kısıtlanıyor, medya ulaşılabilir değil. Vatandaşlar eğitime, habere ulaşamazsa biz aktivistlerin işi çok zorlaşıyor. ABD’de bile mesajınızı iletmek devasa bir sorun.
“Dünyanın farklı ülkelerinde liderler aynı sorunu yaşıyor: Dinlemiyor, duymuyorlar. O yüzden hükümete sunulan mesajın sesi yüksek olmalı. Aynı zamanda daha cesur da olmalıyız.
“Örneğin Bangladeş’te blog yazmak çok cesur bir hareket. Blog’cular öldürülüyor. Cesaret hepimiz için farklı anlamlara gelebilir, farklı yerlerde farklı anlamlara gelebilir…
“Türkiye de uluslararası sözleşmelere imza atıp mürekkebi kurumadan unutuyor diğer devletler gibi. Buna izin vermemeliyiz.”
“Tüm mücadeleler birlikte ele alınmalı”
“Dünyanın her yerinde sivil hakların ihlal edildiğini görüyoruz. Berlin duvarı yıkıldığında vaat edilenler gerçekleşmedi. Devletler silaha para bulurken eğitime bulamıyor.
“İnsan hakları, kalkınma, cinsiyet eşitliği diyoruz. Ama bunları birbirinden bağımsız görüyoruz. Oysa cinsiyet eşitliğini ırktan, sınıftan bağımsız ele almak hata olur. Tüm mücadeleler birbirine bağlanıp birlikte ele alınmalı.
“Örneğin iklim değişikliği… Petrol, doğalgaz gibi kirli enerjiye bağımlı kalırsak toprak ve suyu mahvetmiş olacağız. Biz tür olarak ortadan kalktığımızda gezegen düzelecek, ormanlar çıkacak. Sorun gezegenin değil insan yaşamının devamlılığını sağlamak. İklim değişikliği kampanyası da insan hakları kampanyasıdır.
“İnsan hakları hareketinin çerçevesini yeniden çizmeliyiz. İşçi hakları da insan haklarına dahildir, sendikalar da insan hakları mücadelesinin parçası olmalı.”
“Aynı fikirde olmadığımız insanlarla konuşmalıyız”
“Gerçek aktivizm, bizim gibi düşünmeyenlere konuşmakla ilgili. Trump için oy verenlerin içindeki insanlığı görmüyorsanız, insanların nasıl manipüle edildiğini görmüyorsanız bir sorun var demektir.
“Faşizme neden oy verildiğini sorgulamalısınız. Daha çok aynı fikirde olmadığımız insanlarla konuşmalıyız.
“Türkiye gibi ülkelerde, zor işi yapıp farklılıklarla köprü kurmalıyız. Zor olduğunu biliyorum ama aktivizmi gerçek anlamda ancak böyle yapılabilir. Kendi aramızda konuşmaktan daha fazlasını yapmalıyız.
“Adalet mücadelesi bir maratondur. Dayanıklılık timsali olmalıyız.
“Af örgütü olarak bizler Türkiye'de ve dünyada hapiste olmaması gerekirken hapiste olan herkesin serbest kalması, adil yargılanması, kanuna uygun yargılanması için mücadele edeceğiz.
“İnsan hakları mücadelesi bir suç olarak görülemez. İnsanlık böyle bir dünyayı haketmiyor…”
Kumi Naidoo hakkında |
Aktivist ve sivil toplum lideri. Af Örgütü’nde 2010’dan beri iki dönem Genel Sekreterliği yürüten Salil Shetty’den görevi devraldı. Görevi devralırken şunları söylemişti: “Tüm hayatım boyunca aktivist ve kampanyacı oldum, bu nedenle dünyanın her yerinde temel özgürlüklere ve sivil topluma yönelik giderek artan saldırılarla mücadele etmemiz gereken bir dönemde dünyanın en büyük insan hakları hareketine katılmaktan heyecan duyuyorum. Bu da sürekli ve hızla değişen küresel koşullara zaman kaybetmeden, tutku ve cesaretle uyum sağlamak anlamına geliyor.” KwaZulu-Natal Üniversitesi Hukuk ve Siyaset Bilimi mezunu. Oxford Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi doktorasını tamamladı. Daha önceki liderlik görevleri arasında Greenpeace İdari Direktörlüğü, İklim Hareketi İçin Küresel Çağrı Yönetim Kurulu Başkanlığı, Yoksullukla Mücadele İçin Küresel Çağrı Kurucu Yönetim Kurulu Başkanlığı ve Dünya Sivil Katılım Birliği (CIVICUS) Genel Müdürlüğü bulunuyor. Ülkesi Güney Afrika’da yeni kurulan üç örgüte başkanlık ediyor: Africans Rising for Justice: Peace and Dignity (Adalet, Barış ve Onur Talep Eden Afrikalılar), the Campaign for a Just Energy Future (Enerjide Adil Gelecek Hareketi) ve the Global Climate Finance Campaign (İklim Fonu Küresel Hareketi). |
(AS)