Cumartesi Anneleri, kaybedilen yakınlarını bulunması ve Ergenekon soruşturması kapsamında soruşturulması için 10 aradan sonra İstanbul, Galatasaray'da geçen hafta yeniden başlattıkları oturma eylemini bu hafta da sürdürdü.
Bu hafta 13 Kasım 1994'de Diyarbakır'da eşiyle gittiği alışveriş merkezinin önünden kaçırılan Ali Tekdağ'ın dosyasının Ergenekon dosyasına eklenmesini ve Ergenekon'la birlikte bütün gözaltında kayıp faillerinin yargılanmasını talep ettiler.
Yaklaşık 100 kişinin katıldığı eylem, geçen hafta polisin engellemesi nedeniyle yapılamayan Galatasaray Lisesi önüne taşındı.
Eyleme Demokratik Toplum Partisi (DTP) milletvekilli Pervin Buldan ve Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) milletvekili Ufuk Uras da katıldı. Uras ve Buldan gözaltında kayıpların faillerinin yargılanması talebini desteklerini açıkladılar.
Kayıp yakınları adına açıklama yapan Tiyatro sanatçısı Nisa Yıldırım, “Galatasaray'dan 202. kez kamuoyunun, toplumun vicdanına sesleniyoruz. Gözaltında kayıpları unutmayın” dedi.
Ali Tekdağ
Evli ve yedi çocuk babası, pastacı Tekdağ, silahlı, telsizli kişilerce başına ceket geçirilerek otomobile bindirilerek götürülmüştü. O günden sonra kendisinden haber alınamadı. Eşi ve İnsan Hakları Derneği'nin (İHD) gözaltında kaybedildiği iddiasıyla yaptıkları başvurularına gelen yanıt "Gözaltına alınmadı" oldu.
Ancak o günlerde aynı yerde gözaltında olan başka bir kişi, Seyfettin Demir, Tekdağ'ı, gözaltına alınmasının 45. gününde Diyarbakır Çevik Kuvvet Merkezi'nde gördüğünü söylüyor. Tekdağ "Aileme söyleyin beni katledecekler," demiş, o günden sonra da kendisinden bir daha haber alınamamıştı.
20 Kasım 1996 tarihli Evrensel Gazetesi'nde yayınlanan anılarında bir JİTEM subayı da Tekdağ'a yapılan işkenceleri itiraf etmişti:
"... Önce Diyarbakır İşkence merkezinde, sonra ise Çevik Kuvvet işkence merkezinde sorgulandı. Silvan'a getirilmeden önce Pirinçlik ölüm timinde son kez sorgulandıktan sonra, Alman zırhlı personel taşıyıcısıyla Silvan'a getirildi. Buraya getirildiğinde saç sakal bir birine karışmıştı. 5-6 metreden acayip pis kokuyordu. Ben o zaman operasyon timindeydim. Ali Tekdağ itirafçıların bilgisi dahilinde gözaltına alınmıştı. 90 günün sonunda hiç bilgi vermemişti.”
Ortada dolaşan söylentilere göre de Tekdağ ağır işkenceler altında geçirdiği 120 günün sonunda operasyon timindeki komiser yardımcısı Timuçin ve Boğa lakaplı komutan tarafından silahla taranmış ve öldükten sonra tanınmaması için üzerine benzin dökülerek yakılmış ve Silvan-Diyarbakır karayolunda bir dere yatağına gömülmüş.
Yıldırım açıklamasının devamında “Şimdi bir kez daha soruyoruz: Ali Tekdağ nerede? Teğmen, Boğa, Timuçin lakaplı özel tim görevlileri ve subaylar kimlerdir? OHAL Valisi Erkan Ünal neden sorgulanmıyor? Dönemin Emniyet Müdürü neden sorgulanmıyor? Dönemin Asayiş Kolordu Komutanı neden sorgulanmıyor?” dedi.
Cumartesi Anneleri
Cumartesi oturmaları, Emine Ocak'ın oğlu Hasan Ocak'ın 21 Mart 1995'te gözaltına alınması ve 55 gün sonra işkenceyle öldürülmüş bedeninin kimsesizler mezarlığında bulunmasıyla başlamıştı.
1995’ten 1999’a kadar süren protestolarının son yedi ayında güvenlik güçlerinin engellemeleri ve saldırılarıyla karşılaşmış ve çoğunlukla Cumartesi gecelerini gözaltında geçirmek zorunda kalmışlardı.
Kimi kayıp yakınlarının başlattığı hukuki süreçte failler yargılanamamış, iç hukuk yolları tıkanıp da AİHM'e başvurulduğundaysa Türkiye hakkında mahkumiyet kararları verilmişti.(EZÖ)
* Gözaltında kayıplar hakkında daha fazla bilgi için tıklayınız.