Yarışırlar...
Cuma kaslarını çıkartarak estetik bir koşu tutturur, Robinson, hızla yarışmayı bitirir ve "Ben kazandım" der...
Cuma, "Hayır ben kazandım, çünkü iyi koştum" der...
Cuma'nın kahkahası ıssız adada yankılanırken tarih yeniden kurulur. Belirli kurallara dayanan, "güçlü, seçilmiş" olanın öngördüğü tarih yerine, "diğer"in, tarihi yürürlüğe girer.
Rudyard Kipling gibilerinin kemiklerini sızlatan bu durum ile Baba Zula'nın Ruhani Oyun Havaları arasında sıkı bir irtibat söz konusu, tarihin yeniden yazılması uzak bir parantezdir belki ama, müziğe ilişkin "diğer" bir tarzın devreye girdiğine bir kez daha tanık olabiliriz.
Massive Attack bir dönemeçti
Bir kez daha diyorum, işin evveliyatının şu şekilde gerçekleştiğini düşünüyorum:
İsmiyle müsemma Zen'in pyschedelic oriental olarak tabir edilebilecek ve esasında "durumlar"a göre, icra ettiği müzik aslında dünyada birçok, Türkiye'de daha az örneğini görebileceğimiz bir tavrın ifadesiydi. Eğer bu tavra bir tarih bahşetmek isterseniz zannımca, Ravi Şankar, George Harrison irtibatıyla, Weather Reaport'un "melezleştirdiği" müziklerden, 1990'lı yıllarda talihsiz bir ifadeyle World Music'le zayıf da olsa bağ kurmak gerekir. Ama asıl bağı, bu albümde de görüldüğü üzere, Massive Attack'ın yeniden yürürlüğe soktuğu "sesler üzerinde oynama" tarzıyla kurmak gerekir.
Albümde yer alan "kısaltmalar" da Briann Mc Crimmon, "ne anlamı var bunların acaba... tuhaf" diye bir söz söylüyor. Tuhaf olan elektronik müzikle Trakya oyun havalarının buluşması mı acaba? Ya da, bir Semah'la sample'ın içiçe geçirilmesi olabilir mi? Tuhaf olan müzikte belirli bir disipline bağlı kalmadan, müziğe yeniden yön vermekte sanırım...
Cuma'nın kahkahasıyla tarih yeniden yazılmıştı, Ruhani Oyun Havaları ile müziğin yeniden yazılmasına bir katkı var yani...(Aslında ezelden beri devam eden farklı müzik damarından bahsetmek istiyorum)
Baba Zula'nın şimdiye kadar kat ettiği mesafeler içerisinde Türk Halk Müziği kendini her daim hissettiriyordu, bu hissiyat sanki elektro bağlama ile ifade ediliyor gibiydi. Bu albümde ise değişen şey dış müdahaleyle (Mad Professor'un miksleri) öteden beri sürdürülen tarzın yeni bir yola çıkmış olması.
Yola devam
Yoldan çıkan bir şey yok; kervan düzülürken yolda erzak takviyesi yapılmış yani...
Özellikle Şu Dağları Sardı Feryadımda dip ses (Bedri Ayseli olabilir mi sesin sahibi) ve onların üzerine bindirilen sample'lar. Ortaya çıkan tablo; Massive Attack'ın oriental dub hali...
Zannımca Zen'in ve Baba Zula'nın müziğini bilenler için gelinen noktanın ifadesi, yeni bir kavşak noktası kavramında düğümleniyor. Eski kentli hava (Zenistanbul mesela) hafiften elektronik müzik tesfiyesinden geçip daha "buralara" ait bir havaya kavuşmuş.
Tam bu noktada "buralara ait" olmaya ilişkin birkaç cümle sarf etmek gerekiyor: Trakya oyun havaları, Semah ya da Hoyrat'ın üzerine Batı icadı sample yapma meselesi değil. Müziği coğrafyalara göre ayıran (dolayısıyla tarihi yazdığına inanan) zihniyetin görmezlikten geldiği "diğer" müziğin vücud bulması sözkonusu olan.
İkinci bir "buralara aitlik" meselesi ise, 70'li yılları en iyi anlayabileceğimiz anahtarlardan birisi olan seks sinemalarının devreye sokulması. (Seks sinemalarının esrarı, Zerrin Öz'ün odasına girdim) dahası "edepsiz" sözlerle o sinemaların bir beslenme kaynağı olabileceği iması söz konusu albümde...
Sonuçta güven telkin eden Baba Zula, rampayı aşıp yeni bir yola çıkmış gibi görünüyor, hayırlı bir gidişata tanıklık etmek isterseniz buyrun Ruhani Oyun Havaları'na... (NK/BB)