Fotoğraf: Çocuk İşçiliğini İzleme ve Önleme Derneği
“Biz 'çocuk işçi' yerine çalıştırılan çocuklar diyoruz. Çocukların çalışmaması, okula devam etmesi lazım.”
Üç ay önce Adana’da faaliyete geçen Çocuk İşçiliğini İzleme ve Önleme Derneği Başkanı Mehmet Bayram böyle diyor.
Bayram ile 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü vesilesiyle çocuk işçiliğini genelde ve Çukurova özelinde konuştuk. Bayram, İnsan Hakları Derneği Adana Şubesi Yönetim Kurulu Sekreteri bir sosyal çalışmacı. Çocuk işçiliğiyle ilgilenmesinin başlıca nedenlerinden biri kendisinin de çocukken çalıştırılması.
Birleşmiş Milletler çocuk işçiliğine karşı farkındalık yaratmak ve çocuk işçiliğine engel olmak amacıyla 12 Haziran tarihini, 2002 yılında Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü ilan etti. |
“Yerel ve otonom çalışmalar önemli”
Adana’da çocuk hakları alanında çalışan aralarında avukatların da olduğu yedi arkadaş olarak derneği kurduklarını anlatıyor.
Bölgede kalıcı ve sürdürülebilir bir kurum ihtiyacından hareketle bir araya gelmişler. Çocuk işçiliği ile mücadelede yerel ve otonom bir derneğin sürdürülebilir çalışmalarının önemine değiniyor.
Çukurova bölgesi mevsimlik tarım işçi göçünün yoğun olduğu bir yer. Adana Büyükşehir Kent Konseyi Çocuk İşçiliği ile Mücadele ve Çalışan Çocukları İzleme Komitesi'nin 2014 tarihli çocuk işçiliğine dair raporuna göre 2002'de ilköğretim 7.-8. sınıftaki çocukların kendi beyanlarıyla ekonomik bir faaliyette çalışma durumları yüzde 46'ları buluyor. Öte yandan İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü'nün verilerine göre yalnızca Adana'da 203 bin 575 Suriyeli mülteci var.
Bayram, derneğin merkezinin Çukurova'da olmasının bu açıdan önemli olduğunu belirtiyor.
Derneğin kurulma aşamasından önce 1940’tan 2018’e dek Türkiye’nin taraf olduğu anlaşma ve protokollerin taramasını da içeren literatür çalışmasına içeren çalışmaları toparlamışlar.
“İzleme, önleme, denetim”
Çalışmalarının sloganı “İşte değil okulda” olan Derneğin izleme ve önleme birimlerinin çalışmalarını ve amaçlarını şöyle anlatıyor:
“Kamu kurumlarınca yapılan ulusal çocuk işçiliği eylem planlarını sivil toplum anlayışıyla yapmak gerektiğini düşünüyoruz. Bu konuda bir eylem planı hazırladık.
“Çocuk işçiliğini izleme birimi daha çok hak temelli çalışıyor. Dava takibini sürdürecek, Adana’da, bölgede ve ulusal çapta çocuk işçiliği yapanların sayısını belirlemeye çalışacağız.
“Önleme birimi, yerel, bölgesel ve ulusal çapta çocuk işçiliğini en aza indirmek için çalışmalar yapacak. Kadın dayanışma kooperatifleri kurmak hedeflerimiz arasında. Mevsimlik tarım işçiliğinde çalışan çocuklarla psiko-sosyal çalışmalar yapmak istiyoruz. Çocuk işçiliği yoksullukla çok bağlantılı bu konuda ilgili bakanlıklarla protokoller imzalayıp yerelde yoksul aileler için sosyal yardım ve özellikle kadın istihdamı için çalışacağız.”
“Tüzüğümüzde de yer alan maddeye göre devlet kurumlarının sorumluluk alanlarına dair denetim yapacağız.”
“Çocukların katılımını sağlamak zorundayız”
Türkiye'de çocuk işçiliği konusunda ulusal ölçekte yapılan en son araştırma olan TÜİK'in 2012 tarihli Çocuk İş Gücü Anketi'ne göre çalışan çocuk sayısı 6-14 yaş grubunda 292 bin kişi, 15-17 yaş grubunda ise 601 bin kişi olmak üzere toplam 893 bin. 2014 yılında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yanıtlanan bir soru önergesine göre, Türkiye'de 958 bin çocuk ücretli bir işte çalışıyor. TÜİK'in istatistiklerle çocuk 2017 verilerinde 15-17 yaş grubundaki çocukların işgücüne katılma oranı yüzde 2017 yılında yüzde 20,3 olarak gözüküyor. 2017 yıl sonu itibariyle Türkiye nüfusu 80 milyon 810 bin 525 iken, bunun 22 milyon 883 bin 288'ini çocuk nüfus oluşturdu. Çocuk ve Genç İşçilerin Çalıştırılma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik'e göre çocuk işçi 14 yaşını bitirmiş, 15 yaşını doldurmamış ve ilköğretimini tamamlamış kişiyi, genç işçi 15 yaşını tamamlamış, ancak 18 yaşını tamamlamamış kişiyi tanımlıyor. Ankara İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi raporuna göre Türkiye'de resmi olmayan rakamlara göre 2 milyonun üzerinde çocuğun çalıştırılıyor. 2013 yılının başından 2018 yılının ilk beş ayına kadar toplam 319 çocuğun iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. |
Çocuklarla iletişimlerini nasıl sağladıklarını şöyle anlatıyor:
“Çocuk işçiliği alanında çalışanların en çok problem yaşadıkları yer çocukların katılımını sağlayamamak. Biz çocukların doğrudan katılımını sağlamak zorundayız. Örneğin yolda çalıştırılan bir çocuk görüyoruz, ne yaptığını, kaç kardeşi olduğu, eğitimi gibi soruları içeren küçük bir formumuz var onu dolduruyoruz. İletişim bilgisi alıyoruz. Böylece bir veri tabanı oluşturuyoruz.
“Özellikle çalıştırılan çocukların yoğun olduğu bölgelerde çocuklara ulaşarak temelde çocuk haklarını anlatıyoruz.”
* Fotoğraf: Beyza Kural, İstanbul, 2014, bianet
“Yoksullukla mücadele gerekir”
* Fotoğraf: Evrim Kepenek, Ordu, 2013, bianet.
Şu anda 25 yaşında olan Bayram, 1990’larda ailesinin Uludere’den Adana’ya göçtüğünü, ortaöğretim ve lisede çalışmak zorunda kaldığını anlatıyor. Kendi deneyiminden hareketle çocuk işçiliğinin sonlandırılmasında yapılması gerekenleri şöyle aktarıyor:
“2014’e dek çalışıyordum. Adana Seyhan’da ‘Araslar’ diye anılan ve ayakkabı imalatı yapılan sanayi bölgesindeydim. Çalışmak istemiyordum ama yoksulluk nedeniyle çalışmak zorundaydım.
“Köyleri boşaltılan ailelerin geldikleri yerlerde karşılaştıkları yoksullukla mücadale etmek başlı başına sosyal politikalar meselesi. Bu meselenin de etkin ve kapsayıcı şekilde yapılandırılması gerekir.”
Çocuk işçiliği hakkında net verilerin olmadığını anlatan Bayram, zamanında kendisinin de çalıştırıldığı Araslar’da iki bine yakın çocuğun çalıştırıldığını, okulların kapanmasıyla bu sayının artacağını belirtiyor.
Türkiye'de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2017 -2023 yılları için "Çocuk İşçiliği ile Mücadele Ulusal Programı hazırladı ve 2018 yılı Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Yılı ilan etti. Bayram'a 2018’in Çocuk İşçiliği ile Mücadele Yılı olarak belirlenmesini alanda çalışan biri olarak nasıl deneyimlediğini sorduğumuz da bunun bir etkisini görmediğini belirtiyor.
“Çocuk işçi terimi kalkmalı"
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) çocuk işçiliğini şöyle tanımlıyor: * “Çocuk işçiliği” çoğu kez çocukları çocukluklarını yaşamaktan alıkoyan, potansiyellerini ve saygınlıklarını eksilten, fiziksel ve zihinsel gelişimleri açısından zararlı işler olarak tanımlanır.
|
Birleşmiş Millletler’in Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi’ne göre 18 yaşına kadar her insan çocuk sayılır. Çocuk ve Genç İşçilerin Çalıştırılma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik’te ise “çocuk işçi” tanımı var ve 14 yaşını bitirmiş kişiyi kapsıyor. Bayram, zorunlu eğitime de ekleyerek bu çelişkiye dikkat çekiyor.
“Çocuk işçi teriminin kaldırılmasını istiyoruz. Biz çalıştırılan çocuklar kavramını kullanıyoruz. Çocukların çalışmaması, okula devam etmesi lazım. Çocuk işçiliği statüsü var ancak denetim eksikliği var.”
Bayram, “18 yaş altındaki tüm çocuklar işe değil okula devam edene dek çalışmaya devam edeceğiz” diyor. (BK)