Kabinede yalnız olması üzerine:
* Galiba artık fark etmiyorum tek olduğumu. Biz kadınlar genelde siyasette az sayıda olduğumuz için bir süre sonra sanki bu normal bir şeymiş gibi davranıyoruz. Biz kadınlar azınlıkta olmaktan rahatsız olmayız ama erkekler oluyorlar. Kadınların çoğunlukta olduğu toplantılarda erkekler konuşmalarında bile tedirginliklerini belli ediyorlar.
Kadınların siyasette temsili üzerine:
* Ben adalet ve eşitlik duygusuyla hareket ediyorum. Eşitlik olması için de her iki cinsin de yeterince temsil edilmesi gerek. Kadınların farklı bir bakış açısı vardır. Bu bakış açısı doğrudur demiyorum, yeterince temsil edilmeli diyorum.
Kabinedeki erkek milletvekilleri ile ilişkisi üzerine:
* Fıkra anlatacakları zaman benden uzaklaşıp anlatıyorlar. Böyle şeyler oluyor tabii. Kendi aralarında paylaştıkları bir erkek dünyası var ve ben tabii ki bunun dışında kalıyorum. Maç üzerine konuşuyorlar örneğin. Ben çoğu zaman toplantılara ara verdiğimiz zaman, 20- 25 dakika masada tek başıma oturuyorum. Çünkü konuları bana uzak, ben doğal olarak, pek bir şey paylaşamıyorum erkek sohbetlerinde.
Erkek milletvekillerinin sahiplenmesi üzerine:
* Evin küçük kızı, kız kardeşi gibi davranıyorlar bana. Şimdiye kadar meclis lokantasında hesabımı en fazla bir kez ödeyebildim. Fazla sahipleniyorlar yani. Aile bireyi gibi davranmayı tercih ediyorlar bana. Ama bu durum biliyorsunuz toplumumuzdaki genel kültürel yapıyı da yansıtıyor aslında. Çok şaşırtıcı bir durum olmasa gerek. (AÖ)