bianet'in konuştuğu, İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi'nden Avukat Seda Akço ve Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği (SHUD) İstanbul Şube Başkanı Abdullah Karatay, Bakan Çubukçu'nun açıklamalarının çocukların kaybolması kadar riskli ve tehlikeli olduğu görüşünde.
Çubukçu'nun "Kaçan çocuklar bizim korumamız altında değil" diyerek çocuklar arasında ayrımcılık yapmasının kabul edilemez olduğunu belirten Akço ve Karatay, devletin bütün çocukları koruma yükümlülüğünün bulunduğunu vurguladı.
"Çocuğun kendisinin kaçıyor olması kurumun sorumluluğunu kaldırmaz"
Karatay, "Çubukçu'nun 'En çok da fuhuş yapan kızlarda bu sorun yaşanıyor' açıklaması bir itirafsa, bu kendi kendine yaptığı bir suç duyurusudur. Çünkü devletin bu çocukları takip etmesi gerekiyor" dedi.
Akço, çocuğun kendisinin kaçıyor olmasının kurumun sorumluluğunu kaldırmayacağını vurgulayarak, bakanlığın kaçma nedenlerini tespit etmek üzere yaptığı bir araştırmanın bulunup bulunmadığını sordu.
Karatay: Devletin yapması gerekenler yasal olarak tanımlı
Haklarında koruma kararı bulunan, mahkemelerin tedbir kararı aldığı ve bütün diğer çocuklarla ilgili tüm yapılması gerekenlerin yasal olarak tanımlanmış durumda olduğunu belirten Karatay, yurt ve yuvalardaki mevcut sistem içinde bu çocukların hangi durumda olduklarının, güvenliklerinin takibinin ihmal edildiğini söyledi.
Bu ve benzer sorunların ancak basına çıktıktan sonra ele alındığını ifade eden Karatay'a göre, "Çocukların durumlarına ilişkin tespitler, sosyal hizmetler anlayışı içinde değil, basın için yapılıyor."
Çubukçu net rakam vermekten kaçıyor
Yurtlardaki "kayıp" çocuklar konusunda net sayı vermekten kaçınan Çubukçu, "Çocuklar kendi kaçıyor. Aynı gün Emniyet'e bildiriliyor. Bugün çocuk, tedbir kararıyla mahkemeden geliyor, kayıtlı gözüküyor. İki gün sonra kaçıyor, kayıp gözüküyor.Rakamlar her gün belli ölçüde arttığı için net rakam vermiyorum. Türkiye genelinde ortalama rakam 600-900 arasında değişiyor" dedi.
Verilerin kesin olmamasının ve bildiren rakamlarında geniş bir dilimde yer alıyor almasının idarenin bu durumla baş edecek bir donanıma sahip olmadığını gösterdiğine dikkat çeken Akço şöyle devam etti:
"Bakan Çubukçu net rakamlar vermeli. Göreve başladığı günden bugüne veya 2006 yılında kaç çocuk kaçmış? 600-900 aralığı, günlük değişim için çok geniş. Bu aralık günlük değil, 10 yıllık olduğunda -yani '10 yıl önce 600'dü, şimdi 900 oldu' dendiğinde- bile ciddi bir aralık. Bu bakanlığın korumasında bulunan çocukların güvenliğine bakışında önemli sorunlar olduğunu gösteriyor."
Karatay, kayıp çocuklar hakkında SHÇEK'in koruma kararının kaldırılması yönünde bir karar alınmış olmadığını belirtti. Çocukların durumlarının incelenmediği ve risk altında olma potansiyelinin sürdüğü göz önünde tutulduğunda, bakanın verdiği sayının azımsanmayacak kadar büyük olduğunu söyledi.
Karatay ayrıca, SHÇEK'in kendini "sadece koruması altındaki çocuklardan sorumlu gören" anlayışını terk etmesi gerektiğini, korunmaya ihtiyacı olan tüm çocukların durumlarını inceleyerek, sorumluluğunu üstlenmesini istedi.
"Çocuklardan beşini polis sokakta bulmuş"
Radikal Gazetesi'nin haberine göre, Diyarbakır İnsan Hakları İl Kurulu'nun oluşturduğu komisyonların, sosyal hizmetlere bağlı yuva ve yurtlarda kaybolduğunu tespit ettiği 34 çocuktan beşi, polis tarafından sokakta çalıştırılırken bulundu. Altı çocuk da kendiliğinden yurda döndü. Çocuklardan birinin de suça itildiği için cezaevinde olduğu daha önce açıklanmıştı.
Sokaklarda çalıştırılırken bulunan beş çocuk, Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'ne bağlı yuvaya teslim edilirken, halen kayıp olan 22 çocuğun akıbetiyle ilgili araştırmalar sürüyor. Yetkililer, bazı çocukların aileleri tarafından izinsiz olarak alındıktan sonra köylere götürüldükleri iddiaları üzerinde de duruyor. Diyarbakır Valiliği, kayıp çocuklar konusunda soruşturma başlattı.
Akço: Çocukların sokağa itilmesi, idarenin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz
Çocukların suça karışmalarının ya da sokağa itilmelerinin sosyal hizmetlerinin sorumluluğunun dışına çıkmaları anlamına gelmediğinin altını çizen Akço, "Çocukların tutuklanmaları idarenin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Nasıl ailelerin sorumluluğu ortadan kalkmıyorsa kurumun sorumluluğu da ortadan kalkmaz" dedi.
Akço, bakanlığın şu sorulara cevap vermesinin önemli olduğunu düşünüyor:
* Emniyete bildirme dışında Kurum'un yürüttüğü bir araştırma var mı? Çocuklardan beşinin sokakta mendil satarken bulunduğu söyleniyor. Öyleyse, örneğin sokak çalışması yapan SHÇEK görevlilerinin bu çocukları bulması gerekirdi.
* Emniyetle işbirliği yapılıyor mu? Yapılıyorsa nasıl?
* Cezaevinde olduğu söylenen çocuk neden kurumda kaçak görünüyor. Daha yakalandığı gün kurumun haberinin olması ve kayıtlarda bu şekilde bir bilgi bulunması gerekmez mi?
* Suça itilen çocuklar tutuklanınca kurum korumasından yararlanmayacak mı?
* Tutuklu olan bu çocukla Kurum nasıl ilgileniyor? Çıktığı zaman tekrar suç işlememesi için ne tür tedbirler alınıyor?
Analay: SHÇEK'e bağlı kurumlar sivil denetime açılmalı
bianet'in çocukların kayıp olduğunun ortaya çıkmasından hemen sonra görüştüğü Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi'nden avukat Cengiz Analay, Diyarbakır'da 34 çocuğun kaybolmasının Türkiye'de korunmaya muhtaç çocuklarla ilgili mevcut işleyişten ayrı düşünülemeyeceğini belirterek, "SHÇEK yenilenmeli, sivil denetime açılmalı" demişti. (KÖ/TK)