Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) Diyarbakır mitinginde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşma uslubu ve içeriği barış, çözüm, uzlaşma dili bekleyenlerce kaygıyla karşılandı.
Dicle Üniversitesi Sosoyoloji bölümünden Doç. Dr. Rüstem Erkan, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Diyarbakır temsilcisi Selim Ölçer, Eski Demokrasi Partisi (DEP) milletvekili Sedat Yurttaş ve Diyarbakır Ticaret Odası Eski Başkanı Mehmet Kaya Erdoğan'ın konuşmasını bianet'e değerlendirdi.
Erkan: Gerginliği düşürücü mesajlar beklerdik
Başbakan, önceki Diyarbakır konuşmalarında BDP'yi açıkca hedef almıyordu. Son konuşma bir anlamda meydan okuma olarak anlaşılabilir ve bu durum gerginliği daha da arttırır.
Başbakan satır arasında Kürt sorunu ile ilgili "2005'te söylediğim yerdeyim" dedi, ama bunu vurgulamadığı için net olarak algılanmadı. Ekonomik projeleri olumlu ve gerekli olsa da Diyarbakır'da etkili olması için ikisinin beraber yürümesi gerek.
En büyük proje yeni anayasadır. Diyarbakır'da anayasa ile ilgili bir çerçeve çizseydi anlamlı olabilirdi. Erdoğan daha çok İslam kardeşliği üzerinde durarak son dönemdeki sivil cuma eylemlerine karşı bir konuşma yaptı. Bu bir yeni bir ayrışmaya da neden olabilir. Etnik bir ayrışmadan dini bir ayrışmayı da beraberinde getirirse çok tehlikeli sonuçları olur. Bölgedeki ve ülkedeki gerginliği nasıl düşürürüm diye mesajlar vermesini beklerdik.
Ölçer: Sorunu nasıl çözecek?
Başbakan'ın dili uzlaşmadan yana değildi, son derece sertti. Başbakan seçim sürecinde dilini hep kavga üzerinden kurdu. Bu seçimden sonrası için iyi bir ortam oluşturmuyor. Siyasi anlamda şehirde bu kadar gergin bir ortam hatırlamıyorum.
Kimse oy verdiği insana eşkıya denilmesini hoş karşılamıyor. Başbakan bu sorunu nasıl çözecek? Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) ile değil, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ile değil, PKK ile değil, diyor.
Yurttaş: Mahkemelerin yapamadığını yaptı, düzeltsin
Beklenen konuşma tabi ki bu değildi. Mitingle AKP'nin tabanı olduğu ortaya çıktı. Muhtemelen diğer illerden de gelinmesi itibarıyla bölgede de bir güç olduğu görüldü. Ekonomik mesajlar vermeye çalıştı ama inandırıcılığı çok zayıftı.
Erdoğan'ın Kürtler dışındaki kesimlerden oy beklentisi içinde olduğu çok açık. BDP ile bu ilgili sert konuşması bağımsız adaylara güç verir. Kürtler partilerini daha çok sahiplenecektir.
BDP'yi terör örgütü ilan etmesi bir dil sürçmesiyse bugün bunu düzelmesi gerek. Değilse, Anayasa Mahkemesi'nin yapamadığını, Özel Yetkili Mahkemelerin yapamadığını yaptığını gösterir, ki bu çok tehlikeli bir sonuç doğurur. Karşımızda, önümüzdeki süreçte ne yapacağını bildiğimiz bir Başbakan yok.
Kaya: Başbakanın Diyarbakır'daki en sert konuşması
Ekonomik projeleri kentin ihtiyaçlarına cevap verecek. Bunlar işadamlarının ve Diyarbakır'daki sivil toplum kuruluşlarının beklentilerine cevap veren ve Diyarbakır'ı ileriye, gelişmeye taşıyacak önemli adımlar.
Ancak bölgenin Başbakan'dan beklentisi başka bir şeydi; daha yumuşak bir dille barış mesajları vermesini bekliyordu. BDP, PKK üzerinden politika geliştirse de Başbakan'ın bu dil ve bu sertlikteki açıklamaları tüm Kürtleri rahatsız ediyor.
Başbakan'ın konuşması bugüne kadar burada yaptığı en sert konuşmaydı. Uslup bu kadar sert olunca hangi yatırımı yaparsanız yapın, yeni ticaret adımları atılmasını engeller. MHP'yi baraj altında bırakmak ya da milliyetçilerin oyunu almak için yapılan bu konuşma yoğun şiddet ortamına neden olabilir.
Başbakan bir şekilde hodri meydan dedi. Bu kırılganlığa neden olur. Gelinen süreç seçimden sonrada bu ayrışmanın çok da rahat çözülemeyeceğini gösteriyor. (HA/ŞA)