Cumartesi Anneleri / İnsanları 483. buluşmalarında, gözaltında kayıplara karşı mücadelenin önemli isimlerinden olan Baba Ocak’ı her hafta buluştukları Galatasaray Lisesi önünde andı ve Nurettin Çur’un akıbetini sordu.
Cumartesi annelerinin gizli kahramanlarından olan ve oğlunu kaybedenlerden hesap sorulmasına tanıklık edemeden hayatını kaybeden Baba Ocak ölümünün yıldönümünde Cumartesi Anneleri/İnsanları tarafından anıldı.
Baba Ocak'ın mücadelesi sürüyor
1995 de gözaltında kaybedilen Hasan Ocak’ın kardeşi ve Baba Ocak’ın kızı Maside Ocak "Babam bu mücadeleye başladığında 'Bu mücadele hepimizin olmazsa, büyük olmazsa kazanamayız' demişti” diyerek şöyle devam etti:
“Bizim oldu, büyük oldu ve kayıplarımızı bulduk, arıyoruz, hesap soruyoruz. Bugüne geldik. Babama söz veriyoruz, mücadelemizi tek kaybımızı bulana kadar sürdüreceğiz."
‘’Kayıplar bulunup, failler yargılanan kadar buradayız. Babamın izinde buradayız.”
1995 de İzmir’de gözaltındayken kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız da yıl önce o kadar şaşkın nereye gideceğimi ne yapacağımı bilmediğim zaman geldim buraya ve Ocak ailesiyle tanıştım. Buradan Baba Ocak’ı ve tüm kayıplarımızı anıyorum” şeklinde konuştu.
Bilgin: 12 Eylül yargılaması göstermelik
12 Eylül 1994'te gözaltında kaybedilen Kenan Bilgin'in ağabeyi İrfan Bilgin de geçtiğimiz hafta karara bağlanan 12 Eylül davasına değinerek "İki iş göremez generale ceza verdiler, 12 Eylül yargılaması dediler. AKP askeri diktatörlüğün ürünüdür, dolayısıyla bunların kendi kendilerini yargılamaları söz konusu değildir" dedi.
’12 Eylül yargılamasının 2 faşist diktatörün göstermelik olarak yargılanması gerçek bir yargılanma değildir. Çünkü 12 Eylül yargılaması demek herkesin yaptıklarıyla yüzleşmesi demektir. Mahkeme salonun bile gelmeden evlerinden yargılanan kişiler aslen yargılanmamıştır. Bizler halen askeri diktatörlerin yaptığı yasalarla yönetilmekteyiz. Bu ülkede hala örgütlenme özgürlüğü yoktur. Bu yargılama sadece Erdoğan’ın kendisi için yaptığı bir yargılamadır.”
Ardından İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Başkanı Ümit Efe, Nurettin Çur'un annesi Makbule Çur'un gönderdiği mektubu okudu. Çur mektubunda 19 yıldır gözü yolda, kulağı kapıda oğlunun gelmesini beklediğini belirterek “Artık adalet istiyorum. Hesaplaşmamız mahşere kalmasın, katiller cezalandırılsın" dedi.
"Savaş diliyle çözüm yasası yaratılamaz"
Cumartesi Anneleri/İnsanları adına basın açıklamasını okuyan Meryem Bars "çözüm sürecinin çerçeve yasası" olarak adlandırdığı tasarının Meclis'e geldiğini hatırlattı.
"Adı savaşın diliyle oluşan bir yasanın gerçek ve kalıcı bir 'çözüm süreci' yaratması konusundaki kaygılarımızı açıkça ifade ediyoruz. Bu yasanın Kürt sorununun çözümü için gerekli olan gerçek adımlara başlangıç olmasını diliyoruz.
"Kayıp yakınları için barış toplumun tüm farklı kesimlerine eşit ve özgür biçimde birlikte yaşama koşullarının sağlanması, çoğulcu, katılımcı, eşitlikçi, insan haklarını esas alan bir demokrasinin kurulması ve dağa gidiş nedenlerinin tamamen ortadan kaldırılmasıdır.
"Aksi halde, çocuklarımızın devlet terörüyle ölmeye devam edeceğini biliyoruz. Aksi halde devlet eliyle kaybedilen evlatlarımızın akıbetlerinin gizlenmeye devam edeceğini biliyoruz. Dişimizle, tırnağımızla yargı önüne çıkardığımız kayıplarımızın faillerinin, tanıklara rağmen, delillere rağmen, AİHM mahkumiyetlerine rağmen beraat ettirileceklerini biliyoruz."
Nurettin Çur'a ne oldu?
28 yaşındaki Nurettin Çur Diyarbakır’ın Bağlar semtinde oturduğu apartmanın alt katında esnaflık yapanken kaybedilen bir insandı. Dükkanında Kürtçe müzik dinlediği için defalarca tehdit edilmiş, azarlanmıştı. Bir gün dükkanı için erzak almaya gittiğinde kaçırılan Nurettin Çur, bir daha evine geri dönemedi. Evi arayan bir kişi baba Tahir Çur’a ‘’oğlun elimizde’’ diyerek telefonu kapattı . O zamandan beri oğullarından haber alınamayan Çur ailesi adalet ve hakikat arayışını sürdürüyor. (HA/EA)