* Çizim: Ercan Altuntaş
Kobanî davasının 11. duruşmasının dünkü oturumu Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonundaki Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
Davada, Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ile Selahattin Demirtaş, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel , HDP Onursal Başkanı Ertuğrul Kürkçü ve HDP MYK üyelerinin de aralarında bulunduğu 22’si tutuklu 108 kişi yargılanıyor.
“Siyasi davalar bu ülkenin geleneğidir”
Siyasetçi Ahmet Türk’ün avukatı Erdal Kuzu söz alarak, reddi hakim kararının reddedilmesine değindi: “Heyetiniz reddedildi ama siz yargılamaya devam etme kararı aldınız. Yasa çok açık; acil durumlar dışında heyetinizin davadan el çekmesi gerekir. Dün müvekkillerimizin ‘Atadedeler’ dosyasının celp edilmesi talebi çok haklı bir taleptir” dedi.
Siyasetçilerin savunmaları bitmeden tanıkların dinlenmemesi gerektiğini söyleyen Kuzu, davanın asıl amacının demokratik siyasetin kriminalize edilmesi olduğunu ve bunun için kumpas kurulduğunu söyledi: “Siyasi davalar bu ülkenin geleneğidir. İktidarı eline geçiren herkes karşısında duranları ortadan kaldırmak için yargıyı kullanıyor. Bu dava da bunların en belirginidir” şeklinde konuştu.
Davanın siyasi gerekçelerle açıldığının gittikçe somutlaştığını kaydeden ve Çözüm Sürecinin yargılama konusu yapılamayacağını vurgulayan Kuzu, “Çözüm Süreci bir devlet projesiydi ve muhatabı da PKK’ydi. Kobanî 2014’te oluştu ancak Çözüm Süreci için yapılan miting ve etkinlikler 2013’te yapıldı. Şimdi bu dosyada suçlama konusu yapılıyor o etkinlikler. Burada savcı suç işliyor. 2013’te yapılan mitinglerin bu davayla bir ilgisi yok ve bunların dosyadan çıkarılmasını talep ediyorum.”
Kürt siyasetçilerin Kobani’ye gitmelerinin dosyada suçlama konusu yapılmasını “Bu ülkeden Kobanî’ye silahların geçişine izin verildi ama siyasetçilerin oraya gitmesi suçlama konusu yapılıyor.” sözleriyle eleştiren Kuzu sözlerine şöyle devam etti:
“Yine 2017’de Diyarbakır Newrozunda yapılan konuşma da suçlama konusu yapılmış. Yasal bir Newroz etkinliğinde yapılan konuşmanın dava dosyasına eklenmesinin nedeni nedir? 2017 yılında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan bir soruşturma yok. Demek ki ortada bir suç yok zaten. Müvekkilimin ‘PKK gerillası’ demesi mi suç? Bunun dava dosyasıyla bir ilgisi yok, davadan çıkarılmasını talep ediyoruz.”
“Güç odaklarının değişmesi bedeli”
Çözüm Sürecinde devlet bilgisi dahilinde Kandil’e yapılan ziyaretlerin belgelerinin MİT’ten istenmesini ve dava dosyasına eklenmesini talep eden Kuzu, şunları söyledi:
“Kandil’de çekilen fotoğraflar suçlama konusu yapılmış. Bir süreç yürütülüyor ve bunu en iyi belgeleyen de fotoğraflardır. Çözüm Sürecinin kendisi suç ise karşı tarafa da soruşturma başlatılsın. Dönemin Başbakanı, bugünün Cumhurbaşkanı ‘Kandil’e ben gönderdim.’ demişti.”
Müvekkili Ahmet Türk’ün, Kürtlerin ‘Ak saçlı’sı olduğunu hatırlatan ve Türk’ün ömrünün cezaevlerinde yargılamalarla geçtiğini kaydeden Kuzu, “77 yaşındaki bir insanın bu davaya eklenmesindeki tek amaç Kürtlerin cezaevlerine atılması ve cezalandırılmasıdır. Başka bir karşılığı yok. Devlet içerisindeki, yargı içerisindeki güç odaklarının değişmesinin bedeli Kürtlere ödetiliyor” dedi.
“Şüpheliyi tanık ifadesi diye okuyorsunuz”
Verilen aranın ardından başlayan duruşmada mahkeme başkanı, tanık Şemsettin Kalay’ın 15 Kasım 2021’de yaşamını yitirdiğini ve Rıdvan ve Gürkan Deniz’in ise açık adreslerinin tespit edilemediğini ifade ederek tanık olarak dinlenilmelerinden vazgeçilmesine ve dosyada daha önce yer alan ifadelerinin okunmasına karar verdi. Tanıkların dosyada yer alan ifadeleri okundu.
Yaşamını yitiren tanık Şemsettin Kalay’ın, 9 Ekim 2014’te Muş Malazgirt Emniyetinde polislerce alınan ifadesinde polisler tarafından darp edildiğini belirtmesi dikkat çekti.
Okunan ifadelerin ardından söz alan Avukat Veysi Eski, “Okumuş olduğunuz beyanlar tanık beyanları değil. CMK’da tanık olarak tanımlanan kişiler mahkeme ve savcılık huzurunda beyanları alınan kişilerdir. Ama sizin okuduğunuz kişiler emniyette ifadeleri alınan kişilerdir. O nedenle okuduklarınız hukuka aykırıdır. Bunlar kopyala-yapıştır ifadelerdir. Bunlar şüpheli ifadeleridir. Şüpheli ifadesini tanık ifadesi olarak dosyaya sunmaya çalışıyorsunuz, suç işliyorsunuz. Hukuka aykırı belgeleri dosyaya koymaya çalışıyorsunuz.” dedi.
Ardından sunulan mazeretlere dair mütalaasını açıklayan iddia makamı, sağlık gerekçeleri dışında belirtilen mazeretlerin ve vareste tutulma taleplerinin reddedilmesi yönünde karar verilmesini istedi.
Mahkeme başkanı, avukatının Ahmet Türk hakkında duruşmalardan vareste tutulması yönündeki talebini kabul ederek, duruşmaya mazeret bildirerek katılmayan siyasetçilerin mazeretlerinin reddine karar verdi.
Bir önceki duruşma periyodunda tanık ve müşteki olarak dinlenmelerine karar verilen kişilerin Perşembe ve Cuma günü görülecek duruşma günlerinde dinlenmelerine karar verildi.
Duruşma 31 Mart’ta devam edecek. (AS)