İnsan Hakları Derneği (İHD), 22. Olağan Genel Kurulu’nun ardından göreve gelen yeni Merkez Yönetim Kurulu’nun (MYK) 24 Kasım’da gerçekleştirdiği ilk toplantının sonuç bildirgesini ve görev dağılımını açıkladı.
İHD, yayımladığı bildirgede insan hakları mücadelesini “özveri ve vefa hareketi” olarak tanımladı; Kürt meselesine ilişkin çözüm sürecinin sürdürülmesi, kayyım politikasına son verilmesi ve siyasal saiklerle tutuklanan siyasetçi, gazeteci, hukukçu ve hak savunucularının serbest bırakılması çağrısında bulundu. Barış, demokrasi, hukukun üstünlüğüne vurgu yaptı.
Oya Ersoy ve Cihan Aydın eş genel başkanlığında görev dağılımı şöyle oluştu:
Osman İşçi genel sekreter, İlyas Kara genel sayman, Ercan Yılmaz ve Hakkı Demir eş genel başkan yardımcıları, Sibel Çapraz genel sekreter yardımcısı, Handan Coşkun kadın sekreteri ve yönetim kurulu üyeleri de Eren Keskin, Vetha Aydın Yüksel ve Yusuf Erdoğan.
Bölge temsilcileri ise şöyle belirlendi:
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölge Temsilcisi Tahir Saçaklı, Marmara Bölge Temsilcisi Selahattin Okçuoğlu, Ege Bölge Temsilcisi Vetha Aydın Yüksel, Çukurova Bölge Temsilcisi Servet Üstün Akbaba, İç Anadolu Bölge Temsilcisi Osman İşçi
"Siyasi tutsaklar serbest bırakılmalı"
Dünyada yükselen aşırı sağ ve otoriter iktidarların, insan hakları ilke ve değerlerinden uzaklaştığını, insan hakları mekanizmalarını işlevsizleştirdiğini ifade eden İHD bildirgede, bu iktidarların insan hakları savunucularının faaliyetlerini engelleyen ve zorlaştıran politikalar izlediğini kaydetti.
“Dünyanın genelindeki bu kaygı verici gidişata rağmen umutluyuz” diyen İHD, barış sürecine atıfla şunları kaydetti:
“Özünde bir insan hakları ve demokrasi meselesi olan Kürt meselesinin çözümüne yönelik yürüyen süreci yakından takip ediyoruz. Bugüne kadar önemli adımlar atıldı. Son olarak, TBMM bünyesindeki komisyonun 24 Kasım’da İmralı Adasına giderek Abdullah Öcalan ile görüşmesi de sözün alanının genişlemesi ve muhataplık konusunun netleşmesi açısından barışa giden yolda önemli bir dönüm noktasıdır.
Kürt Meselesinin çözümüne ilişkin yürütülen sürecin ivme kazanarak devam etmesi gerektiğini bir kez daha belirtiyoruz. Bu bakımdan, haklarında AİHM’in de ihlal kararı verdiği Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve Kobani davasında tutuklu bulunanların derhal tahliye edilmesi gerekir. Benzer şekilde, hasta mahpusların da tahliyesi geciktirilmemelidir.
Osman Kavala, Çiğdem Mater, daha sonradan TİP Milletvekili olarak da seçilen Can Atalay, Mine Özerden, Selçuk Kozağaçlı, gibi iktidarın bir görüşlerinden farklı düşündüğü için hapishanelerde bulunan siyasetçilerin, gazetecilerin, hukukçuların, insan hakları savunucularının da serbest bırakılması gerekir.”
"Kayyım düzeni son bulmalı"
İHD, bildirgenin “Demokrasi” bölümünde, kalıcı barışın tesisinin demokrasi ve hukukun üstünlüğü standartlarındaki ilerleme ile mümkün olduğunu söyledi.
DEM Parti ve CHP’li belediyelere yönelik kayyım uygulamalarına son verilmesini istedi. Son süreçte tutuklanan CHP’li siyasetçi ve belediye başkanlarının da tahliyesinin ‘barış’ için önemine dikkat çekti:
“İnsan hakları ihlallerinin tamamen ortadan kalktığı kalıcı barışın tesis edilmesi temel önceliğimizdir. İHD olarak kalıcı ve kapsayıcı barışın tesis edilmesinin demokrasi ve hukukun üstünlüğü standartlarındaki ilerleme ile mümkün olduğunu belirtiyoruz. Çözüm sürecine katkı sunabilmek için başta ifade özgürlüğü olmak üzere temel insan haklarının etkili bir biçimde kullanılabilmesi gerekiyor.
Bu açıdan, OHAL döneminde yaygın bir biçimde uygulanan ve ilk olarak DEM Parti geleneğinden gelen belediyelere uygulanan şimdiler de ise CHP’li belediyeleri hedef alan kayyım politikasına son verilmelidir.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve diğer CHP’li belediye başkanlarının, belediye yetkililerinin ve emekçilerinin tutuklanması demokrasi ve insan hakları açısından kaygı vericidir. Tutuklamanın istisna olması gerektiğini bir kez daha hatırlatarak siyasi saiklerle tutuklanan CHP’li siyasetçilerin de tahliye edilmesi gerektiğini belirtiyoruz.
Siyasi ve toplumsal davalarda görev alan hukukçulara yönelik baskıların son bulması da hukukun üstünlüğü açısından yaşadığımız sorunların çözülmesi bakımından gereklidir.”
"İnsan hakları, barış ve demokrasi mücadelemizi sürdüreceğiz"
İHD, bildirgede kadınların, çocukların, LGBTİ+’ların ve mültecilerin pek çok ayrımcılık türüne ve farklı düzeylerde şiddete maruz kaldığını hatırlattı.
Yoksulluğun her geçen gün derinleştiği bu dönemde ekonomik, sosyal ve kültürel haklar alanındaki çalışmaların her zamankinden daha fazla önem kazandığını belirtti.
Bildirgeyi de “Mücadelemizi bu dönemin ihtiyaçlarına denk gelecek bir perspektifle sürdüreceğiz. İnsan hakları, barış ve demokrasi mücadelemizi bundan önce olduğu gibi bundan sonra da İHD ilkeleri doğrultusunda yürütmeye devam edeceğiz.” sözleriyle sonlandırdı.

Vefa, kararlılık ve okul: İHD 22. Kongresi
(HA)


