Fotoğraf: Amarjeet Kumar Singh / AA
COVID-19’la ikinci yıla girerken Türkiye’de şu ana kadar 9.5 milyona yakın vaka görüldü, 85 binden fazla insan hayatını kaybetti. Sadece dün itibariyle 65 bin 236 vaka, 141 de vefat kaydedildi.
Hastanelerde yeniden uzun kuyruklar görülmeye başlandı, doluluk oranları da insanları tedirgin ediyor. Etrafımızdaki insanlardan duyduklarımız bu salgını halen hafife aldığımız yönünde...
Genel inancın aksine Omicron’un hafif geçmediğini, aksine zor ve ağır geçtiğini uzmanlar sıklıkla dile getiriyor.
Çelik: 86 yaşındaki annem aşıyla atlattı
Yazar Jaklin Çelik'in yakın zaman önce COVID-19’u atlattığını biliyoruz. Benzer şekilde Çelik’in 86 yaşındaki annesi de aşı sayesinde bugün hayatta. Çelik, salgını hafife almamamız gerektiğini Cumartesi günü katıldığı Radyo Agos'ta şu sözlerle anlatmıştı:
"İnsanlar ölümcül hastaların yattığı (hastane) odalarına ziyaretçi alıyorlar. Bunun önüne geçemiyorsunuz. Sağlıkçılar da geçemiyor. Hastanede olunca daha yakından görüyorsunuz her şeyi. İzole bir odadasınız, kimseyi göremiyorsunuz ama etrafın hareketliliğinden bir şeyler olduğunu anlıyorsunuz. Tabi çok acı. Gelen sesler, sağlıkçıların canlarını dişlerine takıp hastalar için mücadele etmeleri...
“Ama sokağa bir çıkıyorsunuz insanların ağızlarından maske yok. Kimse aşı olmuyor. Üstüne yakınlarınız, dostlarımız akıl vermeye filan çalışıyor, aşı olanları küçümsüyor. Bu olacak şey değil. Annem 86 yaşında 2 Sinovac aşıyla koronayı atlattı. Bunun ötesi olabilir mi? 86 yaşında bir sürü kronik hastalıkları olan bir insan. Şimdi nasıl reddedebiliriz ki aşıyı.”
Çelik, konuşmasını da “Aşı olmayanlar aşı olsunlar” diyerek bitiriyordu.
Peki neden artıyor?
Bugün, vaka sayılarıyla birlikte inişe geçen ölümler yeniden artmaya başladı. Sadece Türkiye’de değil tüm dünyada. Johns Hopkins Üniversitesi’nden bulaşıcı hastalık uzmanı Lisa Lockerd Maragakis bunun nedenini omicronun bulaşıcılığına ve düşen aşılanma oranına bağlıyor. Sonrasında da şu eklemeyi yapıyor:
“Daha az insanın aşılanması, daha fazla sayıda insanın COVID-19’a karşı savunmasız bırakıyor. Daha az insan maske takıyor. Daha fazla insan fiziksel mesafe olmadan yemek yiyor, kutlama yapıyor, sosyalleşiyor ve çalışıyor. İnsanlar bunun için kapalı mekanlarda toplanıyor.”
Maragakis daha sonra da şu örneği veriyor:
“İnsanların kış tatilleri için seyahat edip bir araya geldiği 2020-21 kış aylarında ABD’deki vakalarda büyük bir artış meydana geldi. FDA onaylı aşıların Aralık 2020'de gelmesi, 2021 baharına kadar birçok alanda yeni enfeksiyon seviyelerinin geri çekilmesine yardımcı oldu. Temmuz 2021'de delta varyantı baskın hale gelince başka bir dalgalanma başladı. Kamu politikalarının gevşemesi, karşı önlemlerin zayıflaması ve zayıflayan bağışıklık sistemi bunda etkili oldu.”
Sayılar ne söylüyor?
COVID-19 hakkında bilinenler belirli zamanlarda vaka sayısının arttığına ışık tutuyor. Ama bu bilgiye rağmen dünyadan gelen veriler pek iç açıcı değil.
Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) verilerine göre küresel çapta şu ana kadar 308 milyon 458 binden fazla vaka kaydedildi ve 5 milyon 492 binden fazla da COVID-19 kaynaklı ölüm gerçekleşti. Dün itibariyle de 1 milyon 738 bin yeni vaka kaydedildi.
DSÖ’nün gruplandırmasına göre şu ana kadar ölçülen durum şu:
- Avrupa: 112 milyon 496 bin 63 vaka – 2 milyon 429 bin 905 ölüm
- Amerika: 112 milyon 333 bin 750 vaka – 1 milyon 701 bin 319 ölüm
- Güneydoğu Asya: 46 milyon 105 bin 199 vaka – 724 bin 735 ölüm
- Doğu Akdeniz: 17 milyon 480 bin 10 vaka – 317 bin 496 ölüm
- Batı Pasifik: 12 milyon 378 bin 337 vaka – 160 bin 62 ölüm
- Afrika: 7 milyon 664 bin 386 vaka -159 bin 65 ölüm
Bugüne kadar en fazla ölüm ABD (831 bin), Brezilya (619 bin), Hindistan (484 bin), Rusya (317 bin), Meksika (300 bin), Peru (203 bin), Birleşik Krallık (150), Endonezya (144 bin), İtalya (139 bin), İran (131 bin), Kolombiya (130 bin) ve Fransa'da (123 bin) görüldü.
Aşılarda durum: Adaletsiz
Dünya Sağlık Örgütü, internet sayfasında "Pandemiyi durduracak olan aşılar değil, aşılamadır!" diyerek aşı üretiminin tek başına pandeminin sonunu getirmeyeceğine vurgu yapıyor. Çünkü olunmayan aşı bir şey ifade etmiyor.
Bugün DSÖ’nün listesine göre Astra Zeneca/Oxford, Johnson and Johnson, Moderna, Pfizer/BionTech, Sinopharm, Sinovac ve COVAXIN güvenlik ve etkinlik kriterlerini tam olarak karşılıyor.
Tüm dünyada da bu aşılara erişim var. Ancak ülkelerin aşıya erişiminde büyük bir eşitsizlik var. Zaten halk sağlığı yetkilileri, pandeminin başlangıcından bu yana aşıların dünya çapında adil bir şekilde dağıtılmadığını söylüyor. Gelişmiş ülkeler vatandaşlarını daha az gelişmiş ülkelerden çok daha hızlı aşılıyor.
Johns Hopkins Üniversitesi’nin paylaştığı veriler bu gerçekliği doğruluyor. Vatandaşlarına en az iki doz aşı yapan ve aşıya erişmiş en fazla nüfusa sahip ülkeler sıralaması şöyle:
Birleşik Arap Emirlikleri, Brunei, Portekiz, Şili, Malta, Çin, Küba, Kamboçya, Singapur, İspanya, Malezya, Danimarka, Seyşeller, Yeni Zelanda, İzlanda, Japonya, Kanada, Avustralya, Katar, İrlanda, Uruguay, Belçika, Kuveyt, Finlandiya ve Fransa.
Bu listede tam aşılanmış nüfus yüzdesi en düşük ülke yüzde 75’le Fransa. Az fazla yüzde ise 93,84’le Birleşik Arap Emirlikleri’nde. Listede bir tane Afrika ülkesi yok. Çünkü en az aşılama oranı Afrika’da:
Fildişi Sahili, Gabon, Zambiya, Orta Afrika Cumhuriyeti, Senegal, Somali, Suriye, Sierra Leone, Nijer, Uganda, Malawi, Burkina Faso, Sudan, Madagaskar, Mali, Papua Yeni Gine, Kamerun, Nijerya, Tanzanya, Güney Sudan, Etiyopya, Gine, Haiti, Çad ve Burundi
Tam aşılanmış nüfus yüzdesi en düşük 25 ülke bunlar. Papua Yeni Gine, Haiti ve Suriye hariç hepsi Afrika’da. Fildişi Sahili’de tam aşılanmış nüfus oranı yüzde 8,41’ken Burundi’de 0,03.
Yine DSÖ'nün verilerine göre dünyada tam aşı yapılan kişi sayısı 3 milyar 890 milyon 59 bin. Yani 2 senede 7.8 milyarlık dünya nüfusunun yarısı aşılanabilmiş durumda.