* Görsel: Pixabay
Haberin İngilizcesi için tıklayın
University College London’dan (UCL) evrimsel antropolog Dr. Gül Deniz Salalı ve Dokuz Eylül Üniversitesi’nden sosyal psikolog Mete Sefa Uysal’ın yaptığı araştırmada, Türkiye ve İngiltere’de 5 binden fazla katılımcıya potansiyel bir Covid-19 aşısı için aşı olma istekleri ve koronavirüsün kökeni hakkındaki inançları ile ilgili sorular soruldu.
Psychological Medicine dergisinde yayınlanan bulgular, Covid-19 aşı şüpheciliğinin endişe verici düzeylerde olduğunu gösterdi.
Buna göre, Türkiye’de 3 kişiden, İngiltere’de ise 6 kişiden biri olası bir Covid-19 aşısını yaptırmak konusunda çekingen.
Aşının kabulü: Hastalığın kökenine inanç
Araştırmacılar, COVID-19 aşısının kabul edilmesiyle ilişkili faktörleri inceledi. Aşının kabul edilme olasılığını açıklayan temel faktörlerden birisi, kişinin yeni koronavirüsün kökenine yönelik inancı.
Araştırma sonuçlarına göre, virüsün kökeninden emin olmayanlara kıyasla, virüsün doğal kökenli (vahşi yaşam, hayvansal vb.) olduğuna inananların aşı kabul oranı Türkiye'de yüzde 26, İngiltere ise yüzde 63 çıktı.
Türkiye'de virüsün yapay kökenli (insan yapımı, laboratuvarda üretilmiş vb.) olduğuna inanan katılımcıların aşıdan çekinme olasılığı yüzde 54 oldu.
* Türkiye'de (n = 3936) ve İngiltere’de (n = 1088) kendileri ve çocukları için Covid-19 aşısını kabul edip etmeyecekleri sorusuna, koronavirüsün kökenine (yapay, emin değilim, doğal) yönelik inançlarına göre “evet” yanıtı veren katılımcıların yüzdesi.
Erkeklerin kabul oranı daha yüksek
Çalışma, aşı şüpheciliği ve köken inançlarını etkileyen başka davranışsal ve demografik faktörleri de ortaya koydu.
Virüsü kapma veya bulaştırma konusunda salgınla ilgili yüksek kaygı düzeyine sahip olan katılımcıların Covid-19 aşısını kabul etme olasılığı daha yüksek bulundu.
Kadınlarla karşılaştırıldığında, Türkiye'deki erkeklerin Covid-19 aşısını kabul etme ve virüsün doğal kökenine inanma olasılıkları daha yüksekti.
Anksiyete ve aşı kabulü
UCL’de evrimsel antropolog olarak görev yapan Dr. Salalı, bu bulgularla ilişkili olarak “Evrimsel bir bakış açısıyla, duygular, özellikle belirsizlik anlarında ölümden kaçınmamıza veya üremeye yardımcı olan detektörler olarak görülebilir. Covid-19 ile ilişkili anksiyete ile aşı kabulü arasındaki pozitif ilişki, anksiyetenin ölüm riskini azaltmadaki işlevine dayanıyor olabilir" dedi:
“Çocuklu ailelerde, çocuklar için sağlık ve bakim kararlarını genelde kadınlar alıyor. Bu yüzden de kadınların aşılar hakkında bilgi arama ve aşılama karşıtı çevrimiçi içeriğe maruz kalma olasılıkları da daha yüksek olabilir.
“Dahası, kadınlarda iğrenme duygusu erkeklere oranla daha yüksek ve iğrenme duygusu yüksek olan insanların aşı şüpheciliğinin de yüksek olduğu daha önceki çalışmalarda gözlenmiş.”
“İhmal yanlılığı sonuçlarda etkili”
Dr. Salalı araştırma bulguları ile ilgili olarak da şunları anlattı:
“Zihnimiz bir belirsizlik durumu söz konusu olduğunda en az maliyetli kararı alma yönünde evrimleşmiştir. Bu nedenle, insanlar belirli bir eylemde bulunmakla hiçbir şey yapmamak arasında bir seçim yapmaları gerektiğinde, hiçbir şey yapmamayı tercih edebilirler.
“İhmal yanlılığı ismi verilen bu bilişsel yanlılık, insanların aşıya ilişkin kararları söz konusu olduğunda devreye girebilir.”
Şüpheciliğe karşı yansız bilimsel bilgi
Salalı ve Uysal’ın araştırmasına göre, şu anki araştırmaların çoğu Covid-19 ile mücadele için etkili bir aşı geliştirmeye odaklı. Fakat, yaygın bağışıklık için yeterli miktarda insanın aşılanması gerektiği düşünüldüğünde, aşı geliştirmenin kendisi tek başına yeterli olmayacak.
Çalışma bulguları, özellikle Türkiye'de Covid-19 aşı şüpheciliğinin yüksek düzeylerde olduğunu gösteriyor ve yeni koronavirüsün kökenine ilişkin bilimsel bilgilerin halkla yansız olarak ve daha etkili bir şekilde paylaşılmasının Covid-19 aşısı şüpheciliğini hedefleyen gelecekteki kampanyalara yardımcı olabileceğini öne sürüyor. (TP)