*Fotoğraf: Anadolu Ajansı
İstanbul Halkalı'dan Edirne Uzunköprü'ye giden "hızlandırılmış" tren, üç yıl önce bugün Tekirdağ'ın Çorlu ilçesine bağlı Sarılar'da devrildi. Kazada yedisi çocuk 25 yurttaş yaşamını yitirdi. Yakınları kaybeden ailelerin adalet arayışı da o günden bugüne sürüyor.
Kazada oğlu Oğuz Arda Sel'i (9) ve eski eşi Hakan Sel'i kaybeden Mısra Öz, bianet'e üç yıl süren "adalet mücadelelerini" Çorlu aileleri adına anlattı.
Size açılan son soruşturmayla başlayalım, nedir gerekçesi?
Çorlu'nun beşinci duruşmasında olay yerine yakın çiftliklerden bazı tanıklar getirmişlerdi. Mahkeme heyeti, o tanıklara "Çok yağmur yağdı mı, yağdıysa tavuklar telef oldu mu?" gibi sorular sordu, bizimse tüm taleplerimizi reddetti.
Ben de ciddiyetsizlikle yürütülen diğer duruşmalarda olduğu gibi hayal kırıklığıyla ve öfkeyle dışarı çıktım.
Duruşmanın görüldüğü Çorlu Halk Eğitim Merkezi'nin artık tamamen dışına çıkmışız. Aileler olarak kendi aramızda içeride yaşananları konuşuyoruz. Halen polisler kamerasıyla yanımıza gelmiş bizi çekiyor.
Ben de "Buyurun gelin yakından çekin. Gerçek sorumluluları yargılayamayan bu heyet, bana 'Üç maymunu oynuyor sarayın soytarıları' dediğim için dava açtı. Beni yargılattı ve cezalandırdı. Ama buraya gerçek sorumluluları getiremedi. Onların da sizin de Allah belanızı versin" diye bir tepki vermiştim. "Onun arkasından da tavukları soruyorlar. Bunlar tavuk hâkimi! Siz telef olun" diye de isyan etmiştim.
Bu benim için gayet normal. İfademi verdim, çaresiz kaldığım için inancım gereği onları Allah'a havale ettiğimi söyledim.
Üç koca yıl geçti. İlk duruşmada üzerimize kapatılan mahkeme kapısı kırıldı diye İsmail'in kız kardeşine dava açıldı. Ankara'da Anayasa Mahkemesi (AYM) önünde tartaklandık, babam hastanelik oldu ama bize soruşturma açıldı. Her duruşmada hak hukuk mücadelesi veriyoruz ve yaptığımız çok abartılı bir şey yok. Her duruşmadan önce mahkeme salonuna "Hak, hukuk, adalet" diye bağırarak gidiyoruz. Bunu niye yapıyoruz? Topluma yaşadıklarımızı bir kez daha anlatmak için yapıyoruz.
Ne hissettiriyor tüm bunlar size?
Biz bu ülkeye zarar verebilecek insanlar değiliz. İlk yıl Sarılar'da düzenleyeceğimiz anmaya giderken bizden çok jandarma bulduk karşımızda. Yolu kapatmış, önümüzü kesip "Nereye gidiyorsun? Anmaya mı gidiyorsun?" diye soruyorlardı.
Evladını kaybetmiş insanlarız biz. Hüseyin Abi Serhat'ı kaybetti, Necmettin Baba Hakan'ı ve Oğuz Arda'yı kaybetti. Sena'nın annesi, babası... Bizler ne kadar kötü insanlar olabiliriz? Hayatımızda mahkemeyle, hakimle, savcıyla bu olaydan sonra tanıştık biz. Sanki teröristmişiz gibi düşmanca bir muamele görüyoruz.
Dava hangi aşamada?
Gerçek sorumlular yargılanmıyor, soruşturulmuyor. Yeni facialar da kendisini gösteriyor. Pamukova'nın sorumluları yargılanmadığı için Çorlu oldu. Çorlu'dan sonra kimse görevinden alınmadığı için Ankara oldu. Daha geçen hafta Konya hattı üzerinde Çorlu'nun aynısı oldu.
Bizler mühendis değiliz, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) çalışanı değiliz. Ama davamızı yakından takip ediyoruz ve davamızla ilgili olan her şeyi okuyoruz, yorumlamaya ve anlamaya çalışıyoruz.
Biz şunu biliyoruz, 25 kişi geri gelmeyecek zaten. Ama buna sebep olanlar ceza alsın ve başka katliamlar yaşanmasın diyoruz. Bunu da laf olsun diye söylemiyoruz.
Hukukun üstünlüğü, hukuk devleti gibi şeylerden bahsediyorlar. Ama bizim davamız da dahil birçok davada hukukun üstün olduğuna dair bir örnek hiçbir zaman göremedik.
Bir sonraki duruşma 7 Eylül'de. Bundan sonrası için ne bekliyorsunuz yargıdan?
Bizim davamızda adalet üç yıldır rayların altında sürünüyor. Gerçekten Çorlu davasında üç yıldır çok yıprandım. Çok da destek aldım halkımızdan, sizlerden.
Yanımızda duran herkese dava açıldı; avukatlarımıza, gazetecilere... Benim tweetimi alıntılayan birini ifadeye çağırdılar. AYM önünde bizim yanımızda olan birini alıp davaya dahil ettiler. İnsanları birbirlerine destek oluyorlar hırpalamanın alemi yok. Bizlerle uğraşacağınıza gidin toplumun huzurunu sağlayın.
Bu dava son bulana, karar açıklanana kadar ben adalet inancımı ayakta tutmak için devam edeceğim yoluma. Dönem değişir, iktidar değişir, heyet değişir... Bilemeyiz.
Ama bu mücadele devam edecek. Türkiye'de bu davada son nokta konulduktan sonra da biz bu süreci Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) kadar taşıyacağız.
Ne olmuştu?İstanbul Halkalı'dan Edirne Uzunköprü'ye giden "hızlandırılmış" tren, 8 Temmuz 2018'de Tekirdağ'ın Çorlu ilçesine bağlı Sarılar'da devrildi. Kazada 25 kişi yaşamını yitirdi, en az 300 kişi yaralandı. Kazanın yaşandığı alanda iki yıl sonra, 16 Temmuz 2020'de, bilirkişi heyetince keşif yapıldı. Zira kaza günü keşif yapan heyetin taraflı olduğu ailelerce ve avukatlarca davanın tüm duruşmalarında belirtildi. Söz konusu heyet, olayın yaşandığı günün gecesinde, henüz yaşamını yitiren yurttaşların cansız bedenleri devrilen vagonların altından çıkarılmamışken, helikopterle olay yerine gitti. Hemen ertesi sabah da olay yerine taş taşındı ve alan "düzenlendi." Kazaya ilişkin davada ise Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) 1. Bölge Müdürlüğü'nde görev yapan Demiryolu Bakım Müdürü Turgut Kurt, Yol Bakım ve Onarım Şefi Özkan Polat, Köprüler Şefi Çetin Yıldırım ve Hat Bakım ve Onarım Memuru Celaleddin Çabuk yargılanıyor. Dört sanığın, "taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmak" suçundan 2'şer yıldan 15'er yıla kadar hapsi isteniyor. | |
(DŞ)