Fotorğaf: AA
Tekirdağ Çorlu’da 8 Temmuz 2018’de 7’si çocuk 25 kişinin hayatını kaybettiği, 300’den fazla kişinin de yaralandığı tren faciasıyla ilgili bugün 15. duruşma görüldü.
Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesinin Çorlu Halk Eğitim Merkezinde yaptığı duruşma bilirkişi ek raporunun okunmasıyla başladı.
Bilirkişiler raporda Ankara-Konya YHT hattında kazaların önlenmesini sağlayan izleme sisteminin Çorlu için emsal teşkil etmeyeceği tespitine yer verdi.
Kaza yerindeki menfezin hidrolik ve kanat duvarları açısından yetersizliğine vurgu yaptı. Kazanın gerçekleşmesini önleyecek şekilde yol altyapısı ve üstyapısını olağanüstü koşullar için hazır tutmayan, yenilemeyen, yeteri kadar yol kontrol işçisi bulundurmayan TCDD merkez ve taşra teşkilatlarının kusurlu olduğunu belirtti.
“Hattın 1867’de inşa edilmesi nedeniyle dolgu, bugünkü mühendislik bilgisi açısından kontrolsüz, yetersiz dolgudur ve bu durum, oluşan şartlar altında göçmesine neden olmuştur. Eskiden inşa edilmiş hatlarda, hat boyunca dolgu, yarma ve sanat yapılarının metodolojik olarak incelenmesi ve sorgulanması gerekmektedir” dedi.
Raporda ayrıca “TCDD Genel Müdürlüğü AR-GE Birimi, Merkez ve 1’inci Bölge Demiryolu Emniyet ve Risk Yönetimi Müdürlükleri ile altyapı ve sanat yapılarını yenilemeden sorumlu başkanlığı ve Yol ve Geçit Kontrol Memuru istihdam etmekle sorumlu başkanlığının asli kusurlu oldukları görüş ve kanaatine varılmıştır" ifadeleri yer aldı.
"6 yıl bekledik, daha neyi bekliyoruz?"
Raporun okunmasının ardından faciada hayatını kaybedenlerin yakınları ile yaralananlar söz aldı. Kızı Bihter Bilgin, iki kız kardeşi ve yeğenini kaybeden Zeliha Bilgin “Üst düzey yöneticiler yargılanmadığı sürece Çorlu tren katliamı davası kapanmayacaktır. Ben adaleti görmeden ölmek istemiyorum. Sağ tarafımda bulunan kişilerin cezalarını çektiğini görmek istiyorum. 6 yıl bekledik daha neyi bekliyoruz. Her şey ortada, adaleti bulmadan ölmek istemiyorum” dedi.
Oğlu Oğuz Arda Sel’i kaybeden Mısra Öz adalet talep etti. Öz “Biz buradan artık elimiz boş dönmek istemiyoruz. Bu kapıdan ‘Adaletle çıktık’ demek istiyoruz sizlere “dedi.
Oğlu Serhat Şahin’i kaybeden Hüseyin Şahin “5 yıl bize kabus gibi geçti, mahkum gibi evlerimizde çocuklarımızı özledik. 5 yıldır sanıklar işlerine, hayatlarına devam ediyorlar. Adalet orada koptu” diye konuştu.
Ardından avukatlar söz almaya başladı. Söz alan avukat Hayrettin Çil bilirkişi raporuna yüzeysel olarak bakıldığında bile sanıkların kusurlu olduğunun açık olduğunu söyledi. Çil raporun yeni ortaya çıkan delil kapsamında değerlendirilmesini isteyerek “Raporda bahsi geçenler hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep ederiz” dedi.
"TCDD işine geldiğinde kamu otoritesi, işine geldiğinde şirket"
Avukat Evren İşler de “Dosyadaki temel sorunu, siz kürsünün orasından biz de kürsünün burasından çok iyi biliyoruz” dedi ve ekledi:
“Üst düzey sorumluların yargıdan kaçırılma çabası var. Soruşturma aşamasındaki bilirkişi heyetinin oluşturulmasından itibaren sorumluların yargıdan kaçırılması hala devam ediyor. Bu sorunu aşmadığımız sürece bir sonraki aşamaya geçemeyiz. Sanıklara bu raporlarla verilecek her türlü lehe/aleyhe ceza eksik, yetersiz kalacaktır ve bizim de bütün çabamız budur.
Yurttaşlardan TCDD’nin ne olduğunu bilen yok. TCDD kamu kurumu mu? Özel Şirket mi? TCDD öyle bir konuma getirilmiş ki işine geldiğinde kamu otoritelerini arkasına alıyor, işine geldiğinde şirket gibi davranıyor. Ancak bunun sonucu insanların ölümüdür.
Sorumluluğun nereden kaynaklandığı belli. İş Güvenliği Mevzuatı alınabilecek asgari önlemleri söyler ve der ki ‘Sen riskleri analiz edeceksin, önlemlerini alacaksın’. Tek tanrıların çıkışından beri söylenen bir şeyi söylüyor ‘Öldürmeyeceksin’ diyor.
TCDD ve bağlı olduğu Ulaştırma Bakanlığı, yurttaşların ulaşım hakkıyla ilgilenmiyor onlara müşteri olarak bakıyor.”
İşler, 17 Temmuz’da gelen bilirkişi ek raporunu ancak dün itibariyle UYAP’tan görebildiklerini de belirterek detaylı değerlendirmeleri ayrıca sunacaklarını söyledi. Ayrıca raporda bahsi geçen kişiler hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep etti.
Bir sonraki duruşma 1 Eylül'de
Söz alan avukat Akçay Taşçı da sanık haline getirilmeyen kişiler hakkında mahkemenin suç duyurusunda bulunmasını istedi.
Soruşturmanın ilk aşamasından itibaren sanıklar beyanlarının aynı yere çıktığını belirten Taşçı “Bu olayın temel sebebi sistemsel. Yıllarca sair yönetimsel sıkıntı olduğunu ve sistemsel sorunların çözümünün genel müdürlükte olduğunu biliyoruz. Mesleki deneyimimizden dolayı bilmiyoruz, sanıkların her birinin üstü kapalı veya açık beyanlarından biliyoruz. Bizi tatmin edecek olan yegane şey, karar verici kimse onun bu dosyada yargılanmasıdır. Biz bu dosyada bu kadar yüksek seviyede sanık istememizin sebebi problemin yukarıda olmasıdır” diye konuştu.
Beyanların ardından ara karar kuran mahkeme bir sonraki duruşmayı 01 Eylül 2023’e attı. Bilirkişi raporuna beyanda bulunmak isteyenlere gelecek celseye kadar süre verdi.
Duruşma öncesi adalet yürüyüşü
Dava öncesinde aileler ile bazı yaralılar, Çorlu Santral Durağı'ndan duruşmanın yapıldığı Halk Eğitim Merkezi önüne yürüdü. Yürüyenler hayatını kaybedenlerin fotoğraflarının olduğu pankart açtı. Ayrıca davanın avukatlarından Gezi mahpusu Can Atalay'ın da fotoğraflarını taşıdı.
Ne olmuştu? |
İstanbul Halkalı'dan Edirne Uzunköprü'ye giden "hızlandırılmış" tren, 8 Temmuz 2018'de Tekirdağ'ın Çorlu ilçesine bağlı Sarılar'da devrildi. Olayda 25 kişi yaşamını yitirdi, 340 kişi de yaralandı. Bilirkişi heyeti olayın yaşandığı günün gecesinde, henüz yaşamını yitiren yurttaşların cansız bedenleri devrilen vagonların altından çıkarılmamışken, helikopterle olay yerine gitti. Ertesi sabah da olayın yaşandığı menfeze taş taşındı ve alan "düzenlendi." Olayla ilgili hazırlanan iddianamede Türkiye TCDD 1. Bölge Müdürlüğü'nde görev yapan Demiryolu Bakım Müdürü Turgut Kurt, Yol Bakım ve Onarım Şefi Özkan Polat, Köprüler Şefi Çetin Yıldırım ve Hat Bakım ve Onarım Memuru Celaleddin Çabuk "kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu" bulunmakla suçlandı. Dört sanığın, "taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmak" suçundan 2'şer yıldan 15'er yıla kadar hapsi istendi. Olay günü keşif yapan heyetin taraflı olduğu ailelerce ve avukatlarca davanın tüm duruşmalarında belirtildi. Avukatlar ve aileler ayrıca soruşturmanın genişletilmesini istedi. Kazanın yaşandığı alanda iki yıl sonra, 16 Temmuz 2020'de bilirkişi heyetince bir keşif daha yapıldı. Ardından da 9 kamu görevlisi hakkında daha kamu davası açıldı. Katliamda yaşamını yitiren yurttaşların adları şöyle: Ersen Gül, Serhat Şahin, Melek Tuna, Ayşe Başaran, Ergün Kerpiç, Hakan Sel, Oğuz Arda Sel, Özge Nur Dikmen, Gülce Dikmen, Sena Köse, İrfan Kurt, Mavinur Tiflizden, Bahar Koçman, Yağmur Laçin, Özcan Cesur, Derya Kurtuluş, Beren Kurtuluş, Emel Duman, Bihter Bilgin, Ömer Alperen Can, Seyfi Ergül, Zübeyde Seven, Gani Kartal ve Rubize Kartal. (HA) |