Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nin (ODTÜ) AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından atanan rektörü Verşan Kök'ün, uzun yıllardır öğrenci topluluklarınca düzenlenen Bahar Şenliğinin Devrim Stadyumu'nda yapılmasını yasaklamasına karşı çıkan öğrencilerin direnişi sürüyor.
Bu yıl, 16-19 Mayıs tarihlerinde yapılması planlanan şenlik, Kök’ün talimatıyla iki güne düşürüldü ve Devrim Stadyumu da öğrencilere kapatıldı.
Direnişin ilk gününden itibaren Rektörlük binası önünde olan, ODTÜ Medya Topluluğu’ndan Nisa Türktam’la ODTÜ’lü öğrencilerin taleplerini ve direnişin seyrini konuştuk.
“Rektörlük elektriğimizi kesti”
Direnişinizin kaçıncı günü?
Direnişimizin altıncı günündeyiz, geçen hafta çarşamba günü, Bahar Şenliğinin Devrim Stadyumu'nda yapılmayacağının bize bildirilmesi ile başladık direnişe. Şenliğimiz 34 yıldır aynı yerde ve aynı sürelerde yapılıyor. Ancak bu sene Rektörlük böyle bir karar aldığını duyurdu. Görüşme taleplerimizin karşılıksız kalması üzerine biz de ‘Taleplerimiz karşılanana kadar burada kalacağız’ dedik ve Rektörlük önüne bir kamp alanı kurduk. Bir süre Çankaya Belediyesi yiyecek ve içecek ihtiyacımızı karşıladı. Dört gün önce rektör bunu da engelledi. O günden beri yemeklerimizi kendimiz pişiriyoruz.
Alanda bir sürü fraksiyon, öğrenci topluluğunun yanı sıra kişisel olarak direnişe katılanlar da var. Dersi biten geliyor, oturuyor, gece burada kalıyor. Derslerimize burada çalışıyoruz, kitaplarımızı burada okuyoruz ve topluluk toplantılarımızı da yine aynı alanda yapıyoruz.
Dün sosyal medyaya alana verilen elektriğin kesildiği haberleri yansıdı...
Evet, Rektörlük elektriğimizi kesti. Hem alandakiler olarak biz mağdur olduk, hem de kütüphanede ders çalışan arkadaşlarımız mağdur oldu. Çünkü aynı hattan geçiyor kütüphaneye giden elektrik. Arkadaşlarımız şu an kütüphanede çalışamıyor yani. Aynı şekilde kütüphanede Kültür İşleri Birimi var topluluk etkinlikleri ile ilgilenen, şu anda onların da elektriği yok. Bu bahaneyle topluluk etkinliklerine de ket vurmaya çalışıyorlar. Hepsi birbiriyle bağlantılı aslında.
“Devrim’i alana kadar buradayız”
Rektörlük önünüze böyle bir engel koymasaydı, şenlik ne zaman düzenlenecekti?
Şenlik her sene olduğu gibi mayıs ayında yapılacaktı ve dört gün sürecekti. 16-19 Mayıs’ta yapılması planlanıyordu. Rektörlük iki gün kısıtlamasını, ilk eylemimizden sonra hepimize e-mail atarak üç güne çıkardığını duyurdu. Ama Devrim Sahnesi’ni hâlâ alamadığımız için, ‘Devrim’i alana kadar buradayız’.
Görüşme talebimiz karşılanmıyor; ama bu da her geçen gün direnişin daha çok duyulmasını ve yayılmasını sağlıyor. Önemli bir kamuoyu oluştu. Milletvekilleri, siyasi partiler, müzik grupları bize destek veriyor. Mezunların desteğini kesmek için bu hafta sonu mezunların okula girişini yasaklayabildi sadece Rektörlük.
Direnişiniz nasıl devam edecek sizce? Bir öngörünüz var mı?
Her günün sonunda bir araya geliyoruz ve bazen sabaha kadar direnişimizi konuşup, tartışıyoruz. Bilkent Üniversitesi de bizden ilham olarak şenlikleri için direnişe başladıklarını duyurdu, bu bize büyük moral oldu. Rektörlük ise tüm bu desteğe ve dayanışmaya rağmen hâlâ direniyor.
Bir taraftan da bize ve kamuoyuna demokrat görünmeye çalışıyor. Burada günlerce yağmurun altında yattık ve yatmaya da devam ediyoruz. Ankara’yı bilenler bilir, akşamları hayli soğuk olur. Bu koşulları görüp, öğrencilerle dalga geçer gibi çorba ve içecek aracı gönderdi Rektörlük bize. Tabii ki boykot ettik.
Dünyadaki üniversitelere yayılan Filistin’e destek eylemlerinde gözaltına alınan bir akademisyenle ilgili açıklama yaptı yine Rektörlük ve akademik özgürlüğün kısıtlandığını düşündükleri için ‘endişeli’ olduklarını söylediler. Gelen tepkilerden sonra o tweet’i silmek zorunda kaldılar. Çünkü her sene Onur Yürüyüşlerinde okula TOMA’ları, polis ordusunu yığan, kendi öğrencisini dövdüren bir rektörün başka üniversitelerdeki polis şiddetini kınaması çok gülünçtü. Bu tutumlara alışkın olsak da, günlerdir kapısının önünde yatan bizlerle görüşmeyip böyle bir tweet atılması trajikomikti.
Taleplerimiz çok net ve çok kolay karşılanabilir talepler. Biz onlardan çorba değil; Devrim’i istiyoruz. (TY)