* Fotoğraf ve Görseller: CAN Europe.
6-18 Kasım tarihlerinde Mısır'ın Şarm El-Şeyh kentinde düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 27. Taraflar Konferansı'nı (COP27) iş birliği ile izlediğimiz CAN Europe'un (Avrupa İklim Eylem Ağı) COP27 değerlendirmesini paylaşıyoruz.
6-18 Kasım tarihlerinde Mısır'ın Şarm El-Şeyh kentinde düzenlenen COP27 oturumları uzatmalarla 20 Kasım günü sabaha karşı tamamlandı.
Uygulama COP'u olarak tanıtılan İklim Zirvesi'nin çıktıları güçlü adımlar atmaktan uzak kaldı. COP26 sonuç belgesinde kömürün iklim krizinin sebebi olarak yer almasından ve "etkisi azaltılmamış kömür kullanımının azaltılmasına dair çabaların artırılması" (basit ifadeyle kömür kapasitesinin azaltılması) atfından sonra COP27'de fosil yakıtlara karşı daha kararlı bir adım bekleniyordu ancak fosil yakıtlardan çıkış COP27 sonuç metninde de yer almadı.
COP27'nin en büyük çıktısı ise iklim krizine karşı daha kırılgan olan ülkelerin krizin etkileri ile mücadele etmesi için oluşturulan Kayıp ve Hasar Fonu oldu. Bir hak talebi olan Kayıp ve Hasar Fonu ile birlikte COP27'ye damgasını vuran konu ise insan hakları ihlalleri, kısıtlamalar ve tutuklanan aktivistler oldu.
UNFCCC tarihinden bile eski bir talep
COP27'nin en umut veren çıktısı, yoksul ve kırılgan ülkelerin ve sivil toplumun uzun yıllardır talep ettiği Kayıp ve Hasar Fonu'nun oluşturulması oldu. Sivil toplumun ve kırılgan ülkelerin yoğun çabası sonucu, Mısır COP Başkanlığı'nın ilerlemeye dair oldukça yetersiz tutumuna rağmen müzakerelerin uzatma saatlerinde Kayıp ve Hasar Fonu'nun kurulmasına dair anlaşmaya varıldı.
COP27 öncesi Avusturya, Belçika, Danimarka, Fransa, Almanya, İrlanda gibi çeşitli ülkeler Kayıp ve Hasar konusunda finansman desteği sağlayacakları sözünü vermişlerdi. Bu ülkelerin finansman sözleri yeni olmasa da Kayıp ve Hasar finansmanı konusunda bir başlangıç oluşturdular.
Kayıp ve Hasar Fonu'nun pek çok detayı belli olmasa da önümüzdeki yıl boyunca bir ''geçiş komitesi'' Fon'un nasıl işleyeceği konusunda ayrıntıları oluşturacak. Komitenin amacı Fon'un eşitlikçilik prensibi ile işlemesini, en büyük kirleticilerin tarihsel borçlarını ödemesini ve en kırılganların Fon'dan yararlanabilmesini ve Fon'un sürekli yeni finansman kaynakları ile beslenmesini sağlamak olacak.
CAN International Direktörü Tasneem Essop:
"Şarm El-Şeyh'te düzenlenen BM iklim konferansında, gelişmekte olan ülkeler, sivil toplum ve hareketlerin ortak mücadelesi sonucunda Kayıp ve Hasar Fonu ile ilgili tarihi bir sonuç elde edildi. Afrika topraklarında alınan bu karar, sadece kıtadaki değil, tüm Küresel Güney'deki kırılgan etkilenen halklar ve topluluklar için umut veriyor. COP27 iklim krizinin sonuçlarını ele almaya başlasa da, iklim krizinin temelinde yatan fosil yakıtların aşamalı olarak kullanımdan kaldırılması taahhüdünde bulunmadı.
"Daha fazla fosil yakıt çıkarımı, daha fazla Kayıp ve Hasar ile daha fazla yıkım anlamına gelmektedir. Fosil çağından yenilenebilir enerji kaynaklarına hızlı ve adil bir geçişe ihtiyacımız var. COP27'de, insan hakları olmadan iklim adaleti olamayacağına dair talebimiz, Mısır'daki haksız yere mahkum edilenlerle dayanışma içinde olmamız, iklim adaleti için verdiğimiz mücadele ve bizi susturmaya yönelik her türlü girişimi reddetmemiz, insanların gücünü açıkça ortaya koymuştur."
COP'u uygulama konusunda sınıfta kaldı
İklim krizini derinleştiren küresel sera gazı emisyonları sert şekilde düşürülmediği sürece artacak olan yıkımlarla mücadele etmeye yetecek bir finansman mümkün değil. Dolayısıyla azaltım ile Kayıp ve Hasar birbirinden ayrı düşünülemez. COP26 sonrasında ülkelerden Ulusal Katkı Beyanlarını (NDC) COP27'ye kadar 1,5 derece hedefi ile uyumlu şekilde güncellemeleri talep edilmişti. COP27 karar metninde 1,5 derece yerini korusa ve 2030 yılına kadar küresel emisyonların %43 azaltılması ihtiyacından bahsedilse de COP27'de ülkeler yeni adımlar atma konusunda yetersiz kaldı.
2026'ya kadar devam edecek Azaltım Çalışma Programı (MWP) bu konuda atılan olumlu bir adım ancak bu adımın mevcut hızlı ve kolektif azaltım çalışmaları ihtiyacının yanında oldukça yetersiz kalıyor.
Yeni finansman aktarımına dair karar
COP27'de oldukça zayıf kalan bir diğer alan da iklim finansmanı tartışmalarıydı. Kayıp ve Hasar Fonu kurulmuş olsa da gelişmekte olan ülkelerin adaptasyon ve azaltım çalışmaları için sağlanması gereken finansman konusunda adım atılmadı.
COP27'de Afrikalı tarafların ve sivil toplumun çağrılarına rağmen, bu konu özel bir gündem maddesi olarak ajanda da yer bulamadı ve somut bir eylem planı veya yol haritası yerine Finans Daimi Komitesi tarafından sadece teknik bir ilerleme raporu ile ele alınacak. Az da olsa olumlu bir not olarak, 2023 yılında taraflar ve paydaşlar arasında Şarm El-Şeyh diyaloğu şeklinde tüm finans akışlarının düşük sera gazı emisyonlarına ve iklime dirençli kalkınmaya doğru kaydırılması çağrısında bulunan Paris Anlaşması'nın "2.1C" maddesinin tartışılması için ilk kez özel bir alan oluşturuldu.
Bu çalışmalar eşitlikçiliği merkeze almalı ve COP28'de eylem için sağlam bir temel oluşturmak amacıyla fosil yakıt finansmanının aşamalı olarak durdurulması ve finansmanın enerjiye erişim, adil geçiş ve adaptasyon yönünde akmasını sağlamak için kaybedilen zemini telafi edecek mekanizmalar olarak kurgulanmalıdır.
Fosillerin tarihi tekerrür etti
COP26 sonuç metninde "kömürden kademeli çıkış" ibaresi beklenirken son anda dil "hafifletilmiş" ve "etkisi azaltılmamış kömür kullanımının azaltılması" ifadesi metne yansımıştı. COP27'den en büyük beklentilerden bir tanesi, tartışmalarda uzun süre gündemde kalan "tüm fosil yakıtlardan kademeli çıkış" talebi maalesef sonuç metnine yansıtılmadı.
Fosil yakıtlardan çıkış konusunda COP27, COP26'yı kopyalamaktan ileri gidemezken, temiz enerji üretimine vurgu yapılan kısımda "düşük emisyonlu enerji sistemleri" tabiri önemli bir boşluk yarattı.
Türkiye'nin İklim Hedefi'ni güncellendi
COP26'da Türkiye Delegasyonu COP27 öncesi Türkiye'nin Ulusal Katkı Beyanı'nın (NDC) güncelleneceğini duyurmuştu. COP27'de gelen güncelleme hem sivil toplumda hem de iklim eylemine öncülük eden ülkelerde büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Türkiye, 2015 yılında yaptığı gibi güncellenen NDC'sinde de artıştan azaltım hedefi verdi. Bu yeni beyana göre Türkiye 2030 yılına kadar emisyonlarını 2020'ye oranla yaklaşık %33 artırmayı, ve emisyon artışını 2038 yılına kadar sürdürmeyi hedefliyor.
İran, Tayland, Vietnam, Endonezya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye hesapladıkları sera gazı emisyon artış senaryosu üzerinden bir azaltım hedefi veren ülkeler. Pek çok ülke bugünden itibaren emisyonlarını azaltma hedefini paylaşırken artıştan azaltım hedefleri oldukça geride kalmış görünüyor. Türkiye, NDC açıklamasının ardından her yıl COP'ta sivil toplum kuruluşları tarafından "en kötüsünü yapmak için en çok çalışan ülkelere verilen" günün fosili ödülünü aldı.
Fosil olma yolunda ısrarlı bir Türkiye
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum COP27'de yaptığı açılış konuşmasında Türkiye'nin iklim eyleminde liderliği üstlenme hedefinden bahsederek Türkiye'nin COP31 ev sahibi olma talebini ilk kez paylaştı. Ancak Türkiye'nin 2038 yılına kadar emisyonlarını artırma beyanı ne iklim liderliği hedefi ne de 2053 net sıfır vizyonu ile uyumlu. Emisyonlarını artırmaya devam etmeyi planlayan az sayıda ülke içinde Türkiye bunu en uzun süre yapmayı planlayanlardan.
Climate Action Tracker kayıtlarında görebildiğimiz kadarıyla 2038 sonrası emisyonları artırmaya devam etmeyi planlayan tek ülke Hindistan. COP31 için Türkiye'nin rakibi olan Avustralya ise yeni NDC'sinde emisyonlarını 2030 yılına kadar 2005'e oranla %43 azaltmayı taahhüt ediyor.
CAN Europe Türkiye İklim ve Enerji Politikaları Sorumlusu Elif Cansu İlhan:
"Türkiye'nin yeni iklim hedefi maalesef iklim liderliği yolunda ilerlemesinin önünü kesiyor. Pek çok ülke bugünden emisyon azaltımına başlarken Türkiye'nin 2038 yılına kadar emisyonlarını artırma hedefi küresel iklim eyleminin dışında kalması anlamına geliyor. Türkiye , iklim hedefini "mutlak azaltım" olarak yani emisyonları bugünden azaltmayı hedefleyecek şekilde bir an önce tekrar güncellemeli. Ancak bu şekilde, 2053 net sıfır vizyonuna erişebilir ve küresel 1,5 derece hedefini başarmaya katkı sağlayabilir."
İnsan hakları olmadan iklim adaleti olmaz
COP27'ye damga vuran en önemli konulardan biri de insan hakları ihlalleriydi. COP27 tutuklanan ve kaybedilen Mısırlı insan hakları ve iklim aktivistlerine dair sorularla başladı ve bitti. COP27 boyunca sivil toplum kuruluşları ve aktivistler Mısırlı insan hakları aktivistleri ile birlikte "insan hakları olmadan iklim adaleti olmaz" vurgusu yaptılar. Toplantı alanı içinde hergün onlarca eylem yapılırken bir yandan da Mısırlı güvenlik çalışanlarının kısıtlama çabaları ve aktivistleri kayıt altına almaları dikkat çekti.
Her yıl COP'un düzenlendiği şehrin sokaklarında yapılan Halkların İklim Yürüyüşü bu yıl Mısırlı yetkililerin önerdiği alanın sivil toplum tarafından kabul edilmemesi sonucu ilk kez toplantı alanı içinde yapıldı.
CAN Europe (Avrupa İklim Eylem Ağı) hakkında Geri dönüşü olmayan iklim değişikliğiyle mücadele eden Avrupa'nın öncü STK koalisyonudur. Çevre, kalkınma, gençlik, inanç ve sağlık alanlarında çalışan sivil toplum kuruluşlarını, ortak savunuculuk kampanyaları ile bir araya getirerek etkilerini artıran benzersiz bir ağdır. Avrupa Birliği üyesi ülkeler, Batı Balkanlar ve Türkiye'yi de kapsamak üzere 38 Avrupa ülkesinden 1500 STK'yı ve 47 milyondan fazla yurttaşı temsil eden 170 üyesiyle CAN Europe, sürdürülebilir iklim, enerji ve kalkınma politikalarını destekler. |
(TY)