İki ülke arasındaki ticaret hacmini 15 milyar dolar seviyesine çıkartabileceklerini belirten Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de Kıbrıs'ta Annan Planı'nı desteklediklerini, Ermenistan ve Türkiye arasındaki sorunlarda arabuluculuk yapabileceklerini söyledi.
Başbakan Erdoğanın 15 yıl önce böyle bir ilişkiden söz edilseydi hadi canım sen de derlerdi ifadesiyle öneminin altını çizmeye çalıştığı iki ülke ilişkilerindeki gelişme, gerçekten bir sıçramayı ifade ediyor mu? Türkiyenin dış politikasında karakteristik bir dönüşümden söz edilebilir mi?
Bu soruların yanıtlarını Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) İktisat Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Ahmet Tonak ve siyasi yorumcu Kenan Kalyon ile tartıştık. Her iki yorumcu da, Rusya-Türkiye ilişkilerindeki gelişmelerin, stratejik olarak abartılmaması gerektiği ama hafife de alınamayacağı kanısında.
Prof. Tonak: Takasla alışveriş önemli!
Prof. Dr. Ahmet Tonak, Kıbrıs konusunun Erdoğan'ın Rusya ziyaretinin bölgesel ve siyasal boyutunu oluşturduğunu ve Putinîn Kıbrıs jestinin arka planında uluslararası eleştirilere maruz kalan her iki ülkenin birbirlerinin iç siyasetinde karşılaştığı sorunlara göz yumması anlamı taşıdığını söyledi.
Tonaka göre Erdaoğanın Moskova ziyaretinin iki boyutu var: İktisadi-bölgesel ve siyasal. İktisadi boyutun önceliğini ise doğal gaz alışverişi oluşturuyor.
Tonak, "Doğalgaz alışveriş konusunda yapılan ilk anlaşmalarda ifade edilen takas yönteminin uygulanmaya başlanması yönündeki görüşmeler iktisadi boyutun en önemli maddesini oluşturacaktır. Takas yöntemiyle alışveriş şekli her iki ülkenin de para dalgalanmalarından korunması açısından olumlu bir gelişme olarak değerlendirilebilir" diye konuştu.
Kalyon: Tarihsel bir ilk adım
Siyasi yorumcu Kenan Kalyon ise Erdoğan'ın Rusya ziyaretini, giderek artan iktisadi ilişkilerin derinleşmesi ve Sovyetler Birliği'nin dağılması sonrasında iki ülkenin Kafkasya ve Orta Asyadaki karşı karşıya gelişlerini gidermek ve bölgede diyalog ve uzlaşma zemini arayışı olarak değerlendirdi.
Türkiye-Rusya ilişkilerinde tarihte benzeri olmayan bir ilk adım anlamına gelen çok yönlü ortaklık anlaşmasının küçümsenemeyeceğine dikkat çeken Kalyon anlaşmada karşılıklı ticaret ve yatırım, turizm, güvenlik, askeri işbirliği ve Karadeniz'in güvenliğinin öne çıkan noktalar olduğunu söyledi.
Kıbrıs ve Çeçenya değiş tokuşu
Prof. Tonak, Rusya ile artan ilişkilerin her iki ülkenin birbirlerinin iç siyasi özelliklerine, özellikle etnik problemlerine göz yumması varsayımını da içerdiği gözleminde bulunuyor.
"Rusya'nın Çeçenlerle ilişkisinde olsun, terör konusundaki tanımlarında olsun zaman zaman başka ülkeler tarafından eleştirilen uygulamalar var. Türkiye'nin de Kürt meselesi, diğer azınlıklar ve Irak'ın kuzeyine ilişkin girişimleri uluslararası çevrelerin eleştirisine maruz kalıyor, Kıbrıs konusundaki desteğin de böyle bir karşılığı olduğu düşünülebilir."
Tonak, medyanın ziyareti haberleştirirken sınırlı beklentilerin ötesine geçerek iki ülkenin Avrupa Briliği karşısında birbirini koz olarak kullandığına dair spekülasyonların öne çıkışını eleştiriyor. Gerek Putin gerekse Erdoğan'ın temsil ettikleri kesimler ve sınıflar açısından bu tür görüşmelerde beklentilerin sınırlı olduğunun vurgulanması gerekir.
Rusya, Türkiye'nin ABD ile hareket etmesini önlemek istiyor
Kenan Kalyon da ziyaretin, Türkiye dış siyaseti açısından yeni bir denge politikası olarak değerlendirilemeyeceği kanısında. Türkiyenin Avrupa Birliği ve ABD ile olan ilişkileri ile karşılaştırıldığında terazinin Rusya kefesi henüz çok hafif diyor.
Türk hakim sınıflarının tercihlerinde bir değişiklik olmadan, Doğuyla -İran'la, Çin'le, Rusya'yla- ilişkilerde bir sıçrama beklenmemesi gerektiğini söyleyen Kalyon, "AB ve ABD ile ilişkilerde yeni kırılmalar yaşanırsa o zaman Rusya ile 'çok yönlü ortaklık' bir zemin olarak iş görür," diyor.
Kalyona göre, Rusya'da yönetim üzerinde nüfuz sahibi olan ve Türkiye'nin AB üyeliğine karşı olan Avrasyacılar Türkiye ile ilişkilerin güçlendirilmesi için Putine baskı yapıyor: Rusya, ABD'nin kendisini tecrit etme, Orta Asya ve Kafkasya'dan dışlama ve yeniden bir dünya gücü haline gelmesini önleme politikasını boşa çıkarmak için Türkiye ile işbirliğine ihtiyaç duyuyor. Türkiye ve ABDnin ortak hareket etmesini önlemeye yönelik adımlar atıyor.
Çok yönlü ortaklık küçümsenmemeli
Türkiye-Rusya ilişkilerinde tek taraflı bir bağımlılık biçiminde olsa bile enerji alanında da yeni bir dönemin başladığını belirten Kalyon, "Bakü-Ceyhan boru hattı üzerindeki sorunlar 'ihtiras' konusu olmaktan çıktı ve pragmatist bir çizgiye yöneldi," dedi.
Kalyon, Kıbrıs, Çeçenistan ve Kafkasya'da yaşanılan sorunlarda iki ülkenin tutumlarının birbirine yaklaşıp yaklaşmayacağını ve çeşitli alanlarda bir siyasi işbirliğinin olup olmayacağının ise süreçte görüşmelere göre şekilleneceğini söyledi. (KÖ/EK)