Özgürleşme, bir kez şişeden çıktıktan sonra
Tekrar şişeye sokulamayan bir cindir.
Rebecca Solnit
(Kültür tarihçisi, insan ve çevre hakları savunucusu)
2021 yılının 8 Mart’ı özel bir tarih. Çünkü bu sene, 8 Mart’ların Türkiye’de kutlanışının 100., uluslararası anlamda kutlanışının ise 110. yılı.
8 Mart, doğumunu birçok anneye borçlu olan bir gün. Bugünün öyküsü kadınların çalışma şartlarının düzelmesi talepleriyle başlayıp, oy hakkı gibi politik taleplerle devam eden ve günümüzde de kadınların siyasi karar alma sürecine eşit oranda katılımını sağlayacak sistemin kurulması, kadınlar ve kız çocuklarının yüzlerce neden ileri sürülerek öldürülmesinin ve kadına karşı şiddetin her türünün ve savaş ve barış sırasında ve çocuk evliliğinde tecavüzlerin engellenmesi, “Hayır” sözcüğünün, kadınlar kullandığında kelime anlamının artık doğru anlaşılması, günlük yaşam sorumluluklarının, yani ev işleri, çocuk, hasta, yaşlı bakımının eşit paylaşılması, eşit işe eşit ücret kuralının uygulanması talepleriyle devam eden ısrarlı, kararlı, sistematik ve geniş paydaşlı bir mücadeleyi içeriyor.
İsyan
1858’de tekstil işçisi kadınlar Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) ilk grevi yaptıklarında düşük saat ücretlerine karşı çıkıyor, uzun çalışma sürelerinin ve ağır çalışma koşullarının düzeltilmesi taleplerini dile getiriyorlardı. Kadınlar 53 yıl sonra 1908’de ikinci büyük grevi gene aynı taleplerle organize ettiler.
Protestoların başladığı fabrikada, grevin yayılmasını önlemek için kapıların kilitlenmesi ve aynı anda başlayan bir yangın nedeniyle 129 işçi kadın yaşamını kaybetti.
Bir yıl sonra 1909'da New York'ta tekstil atölyelerinde çalışan 20 bin kadın işçi grev yaptığında, binlerce grevci tutuklandı, ancak işveren iki ay süren grevin ardından, kadınların taleplerini kabul etmek zorunda kaldı.
Kadın günü
Amerikalı kadın aktivistler kadınların oy hakkı kazanımını çabuklaştırmak ve çalışma şartlarının iyileştirilmesi taleplerini desteklemek için bir ulusal kadın günü kutlanmasını önerdiler.
Bir yıl sonra ise 1910'da Kopenhag'daki 2. Uluslararası Sosyalist Kadın Konferansı’nda, Clara Zetkin ABD’deki aktivistlerin önerdikleri gibi her yıl düzenli olarak bir kadın günü kutlanmasını, fakat bu kutlamanın ulusal değil, uluslararası bir gün olarak kabul edilmesini teklif etti. Teklif kabul edildi.
Böylece ilk uluslararası kadınlar günü, 19 Mart 1911'de Danimarka, Almanya, Avusturya, İsviçre ve ABD'de kutlandı. Bu ilk ortak dünya kadınlar gününün temel siyasi talebi, kadınların oy kullanma ve seçilme hakkıydı.
On yıl sonra 1921'de Moskova'da toplanan İkinci Uluslararası Komünist Kadınlar Konferansı'nda Şubat Devrimi'nde kadınların oynadığı rolün anısını yaşatmak için, kadınlar gününün 19 Mart yerine, 8 Mart’ta kutlanması önerildi. Çünkü 8 Mart 1917'de St. Petersburg'da 90 bin kadın greve giderek, çarın tahttan indirilmesini ve Şubat Devrimi’ne giden süreci başlatmışlardı.
Türkiye'de
Türkiye’de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk kez Rahime Selimova ve Cemile Nuşirvanova’nın girişimiyle 1921 yılında kutlandı.
1975 yılını “Dünya Kadın Yılı” kabul eden Birleşmiş Milletler, 1977 'de de 8 Mart’ın her yıl “Dünya Kadınlar Günü” olarak resmen kutlanması kararını aldı.
Şimdi Dünya Kadınlar Günü, kadın hakları hareketinin bugüne kadarki başarılarını kutlamak ve aynı zamanda süregiden ayrımcılık ve eşitsizliklere dikkat çekmek, devletlere toplumsal cinsiyet eşitliğini gerçekleştirecek etkili önlemler almaları için sorumluluklarını hatırlatma amacıyla tüm dünyada kutlanıyor.
Kadın Müzesi turunda
İstanbul Kadın Müzesi Türkiye’de kadınlar gününün 100. dünyada ise 110. kutlama jübile tarihi olan 8 Mart 2021 için kadın hakları hareketinin, büyük büyük büyük büyük büyükannelerimizle başlayan tarihine baktı ve bir armağan videosu hazırladı.
Kadın tarihini kapsayıcı yöntemle düşünen, araştıran ve sergileyen bir kent kadın müzesi olan İstanbul Kadın Müzesi’nin sürekli sergisinde, İstanbul’un 2600 yıldan uzun tarihinde, sanat ve kültür alanında yol açıcı kadınlara yer veriliyor.
Armağan videosu
8 Mart için hazırlanan armağan videosunda 500 yılından 2000’li yıllara uzanan bir zaman diliminde, İstanbul Kadın Müzesi’nin sürekli sergisinde yer alan İstanbul’da doğmuş, veya yaşamının belli bir kısmını burada geçirmiş, burada ölmüş ya da yolu bu kentten geçmiş yedi harika kadınla buluşuluyor.
Bizans Devri, Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti dönemlerinde yaşamış bir İmparatoriçe, üç besteci, bir fotografçı, bir romancı ve bir şarkıcı kadının ortak özelliği, arkalarından gelen kadınlar, yani bizler için yol açıcı olmaları, esinlendirmeleri ve bizleri cesaretlendirmeleri.
Müzeler aile albümleridir. Bu nedenle İstanbul Kadın Müzesi, sürekli sergisindeki tüm kadınları (günümüzdeki isimlerden yaşı tutmayanlar hariç!) büyük büyük büyük büyükannelerimiz olarak tanımlıyor. İstanbul İ.Ö. 660 yılında kurulduğuna göre kentimiz şimdi tam olarak 2681 yaşında.
7 kadın
Bu nedenle video en yaşlı büyük büyük büyük büyükannemiz, muhtaç sanatçı kadınlar için bilinen ilk koruma ve hizmet evlerini açan İmparatoriçe I. Theodora ile başlıyor. Seçkideki isimler arasında İmparatoriçe I.Theodora ile birlikte, Türkiye'nin ilk feminist punk şarkıcısı Aylin Aslım; eserleri kendi adıyla günümüze ulaşmış, dünyanın bilinen ilk kadın bestecisi Kassia; Osmanlı İmparatorluğu’nun bilinen ilk Müslüman kadın bestecisi Reftar Kalfa; Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki ilk profesyonel Müslüman kadın fotoğrafçı Naciye Suman; Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk Ermeni feminist kadın romancısı Sırpuhi Düsap; eserlerinde farklı müzik alanlarını kaynaştıran Türkiye'nin ilk kadın caz bestecisi Ayşe Tütüncü gibi isimler, kendi sözleriyle bize neden hak mücadelesi içinde olduklarını anlatıyor.
Videodaki öykü, tarihtesel süreç içinde ileri geri giderek, kadın tarihinin sürekliliğine işaret ediyor ve kadın mücadelesindeki devamlılığı örnekliyor.
Afro Amerikalı yazar, şair, tiyatro sanatçısı ve feminist aktivist Maya Angelou ne demişti?
“Bir kadın kendi hakkını korumak için harekete geçtiğinde, böyle bir talep dile getirmese bile, farkında olmadan tüm kadınlar için bir eylem başlatmıştır.”
Yani mühim olan cinin şişeden çıkması ki, çok anneli cin şişeden çoktan çıktı.
Zaten sevgili Şirin Tekeli de bunu bildiği için "21. yüzyıl kadınların yüzyılı olacak" demişti.
8 Mart dünya kadınlar gününün 100. yılını bu bilinçle kutlamak ne güzel bir duygu!
(MA/APA)
* Fotoğraflar: Merak Akkent/ 2021