"Benden önce işlenen konuları anlamakta zorluk çekiyorum. Herkesten çok çalışmak zorunda kalıyorum. Arkadaşlarımdan defterlerini istiyorum, önceden işlenen konuları çalışmak için ama çok zor oluyor. İlk geldiğim günler bana 'Sınıfta kaldın, iki aydır yoksun, öğretmen seni sınıfta bırakacak' dediler. Bu yüzden çok ağladım."
Dokuz yaşındaki Ayşe, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası'nın (Eğitim-Sen) mevsimlik çocuk işçiler üzerine yaptığı araştırma için böyle konuşuyor. Mevsimlik işçi olarak çalışan binlerce çocuk her yeni okul döneminde böyle hissediyor.
13 yaşındaki İsmail'se yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
"Dört ay dışarıda kalınca arkadaşlarıma ayak uyduramıyorum, benimle oynamak istemiyorlar. Bu yüzden ben de okula gitmek istemiyorum. İşçilik derslerimi de kötü etkiliyor. En az dört ayı dışarıda geçiriyorum. Bazı derslerde başarısız oluyorum, üç sefer de sınıfta kaldım. Babamın işi olsa ben de gitmek zorunda kalmam. Sınıfta da kalmam."
11 yaşındaki Halime'yse kazandıkları paranın sadece borç ödemeye gitmesinden yakınıyor:
"Pamuğa gittik çünkü çok borcumuz vardı. Sonra parayı verdik. Elbise alamadık. İnsanlar bize elbise getirdiğinde mecburen giyiyoruz ve çok üzülüyorum. Arkadaşlarım 'Sen bizim elbiselerimizi niye giyiyorsun' diye sordular."
Öğrencilerin yüzde 9'u okula düzenli devam edemiyor
Eğitim-Sen, araştırmasını mevsimlik tarım işçiliğinin yoğun olarak görüldüğü Şanlıurfa, Adıyaman, Adana, Batman, Diyarbakır ve Gaziantep illerinden 115 ilköğretim okulunda sürdürdü.
Bu okulların toplam öğrenci sayısı 243 bin 339, bu öğrencilerin 23 bin 683'ü mevsimlik tarım işçiliği nedeniyle okullarını erken terk edip geç başlıyor. Bu rakam toplam öğrencilerin yüzde 9,82'sine denk düşüyor.
Şanlıurfa bu sorunun en yaygın ve derin olarak yaşandığı il. Şanlıurfa'da mevsimlik işçiliğin yaygın olduğu mahallelerde her beş öğrenciden biri okulunu terk etmek zorunda kalıyor. Okulu terk etme süreleri ortalama 66 ve 45 gün görünmekle birlikte öğrencilerin bir kısmı bu sürelerin çok üstünde eğitim olanaklarını yitiriyor.
Yaza girerken bu süreç mart ayı sona ermeden başlıyor, okula geç başlama zamanı ağırlıklı olarak eylül-ekim ayları olmakla birlikte bazı öğrenciler kasım ayının sonuna dek ders başı yapamıyor.
Öğrenciler ne gibi sorunlar yaşıyor?
Araştırmanın bulgularına göre öğrencilerin yaşadığı temel sorunlar şöyle:
- Çalıştıkları aylar boyunca elde edecekleri çok az birikimi ulaşıma harcamak istemeyen aileler kiralanmış minibüs ya da otobüslerle kapasitenin çok üstünde bir sayıyla yolculuk yapıyor.
- Olumsuz yaşam ve çalışma koşullarının ardından okula gelen öğrenciler, ruhsal uzaklığın yanı sıra bedensel olarak da bitkin duruma düşüyor.
- Öğrenciler okula defter, kalem, ayakkabı gibi gereksinimleri karşılanmadan gelmenin bunalımını yaşıyor.
- Aileler çocukların eğitiminin kendileri için maddi bir getirisinin olmadığını düşünerek eğitimlerini yarıda kesiyor. Bu koşullarda öğrenciler çok isteseler de okulu terk etmek zorunda kalabiliyor. (GG/TK)