*Fotoğraf: MA
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Çocuk Komisyonu, "Çocukluk Algısı ve Çocuk Politikalarında Yeni Arayışlar"ı sempozyumu düzenledi.
Sempozyumun açılışında Eş Sözcüleri Nuray Türkmen ve Hüseyin Kaçmaz konuştu. Eş Sözcü Nuray Türkmen, HDP’nin çocuk alanında uzun süredir çalışma yürüttüklerini belirtti.
Türkmen, komisyonun çalışmalarını şu sözlerle anlattı:
"Komisyonumuz yeni olmakla birlikte daha bütünlüklü ve sistematik çalışma yürütmek, çocukluk algısına yönelik eleştirel bir yaklaşım oluşturmak ve bu alanda ‘3’üncü bir yol mümkün mü’ sorusunu sormak için oluşturultu.Çocuk Komisyonunu oluşturma nedenimiz de sempozyumu yapma nedenimiz de aynı arayışın iki parçası.
"Çocukluğun politik ve toplumsal bir inşa olduğunu biliyoruz. İnsan yaşamının departmanlara ayrılmış bir parçası olarak çocukluk yaşantısının kendisinin, çocukluğa yönelik algının tartışılması gerektiğini düşünüyoruz.
"‘Komisyon sempozyum, 'Çocukluk nedir ve Çocukluğa ilişkin 3. bir yaklaşım/yol mümkün müdür’ sorularına yönelik bir meraktan ve politik bir sorumluluktan doğdu.
"Çocuk birey olarak görülmüyor"
“Biri geleneksel yaklaşım yani çocuğu, bir tür ailenin uzantısı, ailenin geçim kaynağı ve ayrılmaz bir parçası olarak gören, asla birey ve bir toplumsal özne olarak görmeyen yaklaşım. Diğeri modernist yaklaşım. Modernist yaklaşım ise geleceği çocuklar üzerine inşa etmeye çalışan onu adeta ‘çok özel’ varlık olarak sunan ve projelendiren bir hakim yaklaşımdan bahsediyoruz.
"Yani projelendirilmiş bir varlık olarak çocukluktan bahsediyoruz. Toplumsal ve politik olarak inşa edilen çocuğun varlığından bahsediyoruz. Biz bu iki yaklaşıma karşı da başka bir yol, üçüncü bir yol mümkün mü sorusunu bugün burada hep birlikte tartışacağız.
"Öteki" çocuklar akademik tartışmanın nesnesi
“HDP esasında politik- toplumsal yaşamın her alanında 3. yolu sorguladığı gibi çocukluk alanında da bu yolu sorguluyor ve birlikte yürümeye çalışıyor. Çocukluk alanında 3’üncü bir yol çocukları kuşatan her tür sınıfsal, kültürel ve toplumsal eşitsizlikleri de aynı anda düşünmeyi ve çocukluğa yönelik bir yaklaşımın bu eşitsizliklerden azade olmadığını bize gösteriyor.
"Bu nedenle bugün çocukluk alanında yapılan akademik, kurumsal ya da kişisel çalışmaların meselenin sınıfsal ve kimliklere dayalı eşitsizlikleri görmeden çocukluğa eleştirel baktığını söyleyemeyiz. Yani bu topraklarda varlıkları çoğunlukla görmezden gelinen, yok sayılan ve yine çoğunlukla akademik tartışma nesnesi haline getirilen ancak bu şekilde varlığı anlamlı görünen yoksul çocukların, Kürt çocukların, kız çocuklarının, Alevi çocukların, engelli çocukların, deneyimlerine kulak kesilmek, bu deneyimleri duyurmak gibi zorunluluğumuz var."
"Türkiye'de çocuklar tektipleştiriliyor"
Ardından konuşan Çocuk Komisyonu Eş Sözcüsü ve Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz Türkiye'deki çocukluk anlayışını anlattı: “Türkiye’de çocukluk anlayışı tektipleştiricidir. Bu nedenle çeşitlilikleri göz ardı eder. Bu tekçi rejimde en olumsuz şekilde etkilenen toplum kesimi çocuklar oluyor.
"Sünni Müslüman ve Türk olmayan milyonlarca çocuğun asimilasyon şiddetine maruz kalıyor. Bu çocuklar devletin asimilasyon ve Türkleştirme derslerinin nesnesi haline getirilerek, bir gelecek projesi olarak görülmektedir. ‘Makbul ve makul vatandaş’ yaratmak amacıyla okullar başta olmak üzere çocukların tüm yaşam alanları adeta birer seri üretim yapan fabrikalara dönüştürülmüştür.
"Türk olmayan çocuklar ayrımcılığa uğruyor"
"Böylece çocukların bedenleri, kavrayış biçimleri ve yaşamları tek bir formasyondan süzülmüş bir durumda karşımıza çıkıyor. Böylece, bütün özgünlükleri ve öznellikleri yok sayılarak, Cumhuriyet’in gelecek kurgusunda araçsallaştırılmışlardır. Bildiğiniz gibi bu ülkede 23 milyona yakın çocuk yaşamaktadır. Maruz kaldıkları çok yönlü ayrımcılık dolayısıyla çocuklar ciddi sorunlarla karşı karşıyadır.
"Bu ülkede yaşayan bütün çocuklar öncelikle yaş dolayısıyla ayrımcılığa maruz kalmaktadırlar. Bu ayrımcılık dolayısıyla şiddet, istismar, yoksunluk, yoksulluk ve bağımlılık ayrımcılığın önemli başlıca önemli sonuçları karşımıza çıkmaktadır. Okullarda, Kürt, Ermeni, Laz, Çerkez, Pomak, Ezidî, Süryani ve diğer halklar ve inançlardan çocuklar asimilasyon politikalarına maruz bırakılmaktadır. Bu duruma verilebilecek en çarpıcı örnek Türkleştirme projesi olan Kürt çocukları asimile etmek için kurgulanan Yatılı Bölge Ortaokulu'dur."
(RT)