"Kütüphane yangınından birkaç gün sonra okul çıkışı arkadaşımla oraya gittik. Ne bulabileceğimizi merak ederek ve belki birkaç parça kitap bulabiliriz diye... Orada kurum ve isin içinde bu kitabı buldum. Savaşın ilk yılıydı. Ne zaman biteceği, neler olacağı hakkında bir fikrim yoktu ama oradan bu kitabı kurtarmak benim için bir anlam ifade ediyordu. Neden böyle düşündüm bilmiyorum ama, o zaman çok önemli bir şey yaptığımı hissetmiştim." Alma Telibecirevic, 1978
"Baleye kaydolduğum zaman elbette ki ilk isteğim parmak uçlarımda durabilmekti. On yaşıma geldiğimde sahip olduğum ilk bale ayakkabılarımı sınıfımdaki diğer kızlar gibi tiyatroda edinmiştim. Ancak diğerlerininki pembeydi, bana beyaz olan kalmıştı. Hayal kırıklığıydı bu benim için. Diğerlerini kıskanmıştım. Ta ki hocam bana o ayakkabıların özelliğini anlatana dek... Onlar, Saraybosna bale ayakkabısıydı ve savaş öncesi benim doğduğum şehirde üretilmişlerdi. Saraybosna Devlet Balesi'ndeki prima balerinlerin giymeye hak kazandığı ayakkabılardı. Hiçbir zaman prima balerin olamadım, hayat beni başka yerlere savurdu ama o ayakkabılar hep benimle oldu." Mela Softic,1984
Bosna Savaşı'ndan geriye kalan birkaç eşya ve çocukluk anısı olarak tarihe geçen sadece iki tanıklık bunlar. Çocukluğu savaş dönemine denk gelmiş pek çok kişinin anısı ve tanıklıkları, 2017 yılında Saraybosna'daki Savaşta Çocukluk Müzesi'nde (War Childhood Museum) bir araya geldi.
Hrant Dink Vakfı'nın düzenlediği "Başka Bir Gelecek İçin Hafıza Mekânları, Hafıza Yolları" konferansı için İstanbul'da bulunan müzenin direktörü Amina Krvavac, müzenin iki yıllık bir araştırmanın sonucu olarak ortaya çıktığını aktarıyor.
"2018 Avrupa Müze Ödülü sahibi olan müze, Jasminko Halilovic'in "savaşta çocukluk projesi"nin ikinci ayağı olarak 2017'de açıldı. İlki bir kitap projesiydi. Jasminko 90'larda, savaş zamanı çocuktu, aynı benim gibi. Bosna Savaşı döneminde çocuk olan kişilerle çalıştı, şimdilerde yetişkin olan kişilerin deneyimlerini dinledi ve proje böyle hayata geçti."
Amina Krvavac
"Sosyal eylem alanları"
Müzeleri sosyal eylem alanları olarak gördüğünü ve insan odaklı bir müze tasarladıklarını belirten Krvavac, aynı zamanda çocuk hakları üzerine de çalışıyor.
"Aslında bu yolculuk pek çok açıdan zordu. Bizi dönüştürdü. Ortak bir noktamız vardı, hepimiz savaş döneminde çocuktuk. Ben çocuk hakları alanında çalıştığım için benim adıma hem profesyonel açıdan hem de kişisel açıdan çalışmaları birleştirdi.
"Başlangıçta Bosna Hersek'teki çocukların savaş dönemindeki deneyimlerine odaklandık. Hem hafızalarındaki hatıraların hem de fiziksel objelerin sergilendiği bir şeyler olmasını istedik."
Üç temel faaliyet alanlarının olduğunu söylüyor Krvavac; araştırma, eğitim ve sergi.
Dört bin kişisel eşya, iki yüz saatlik sözlü tarih
İki yıldan az bir sürede dört bin kişisel nesne ve hikâyeye ulaşılmış. İki yüz saatten fazla sözlü tarih kaydı var. "Etnik köken, din gibi durumlara bakmadan tüm çocukların hikâyelerini kucaklamak istedik." diyor Krvavac.
"İnsanların kişisel tanıklıklarını sözlü ve görüntülü olarak kaydediyoruz ama bu noktada özellikle dikkat ettiğimiz bir durum var, kimseyi yeniden travmatize etmemek. Bu, bizim en önemli değerlerimizden bir tanesi. Zor geçmişlerle yüzleşmek çok güç. Müzenin araştırmacılarının da çoğu zor bir çocukluk yaşadığı için ikincil travma yaşamamaları için çok dikkat ediyoruz."
"Zor bir siyasi ortam var ülkemizde. İlk kez güvenli bir şekilde serbest konuşma ortamı yaratıldığını söyledi çoğu kişi. Yıllardır omuzlarında taşıdıkları yükten kurtulmak gibi de oldu."
"Apolitik bir müze"
Lübnan, Sırbistan, Ukrayna, Suriye gibi ülkelerle de işbirliği içinde olduklarını, farklı coğrafyalardan çocukların da eşya ve anlatımlarına yer verdiklerini aktaran Krvavac, savaş ve çocuklarla ilgili okumalar yaptığı zaman çocukların pasif ve mağdur olarak gösterildiğini ancak çocukların da aslında aktif aktörler olduklarını söylüyor.
Müzenin etnik ve dini olarak toplumu bölen bir yapısı olmadığını, gücünün de buradan geldiğini ifade ediyor Krvavac:
"Çocukluğu çok katmanlı kompleks bir alan olarak gösteriyoruz. Bilinçli olarak siyasi bağlamın dışında durmaya karar verdik. Ancak bu şekilde ülkenin her yerinden gelen ziyaretçi ve etnik gruplara ulaşabildik. Bu, bilinçli yapılmış bir tercihti. Müze aslında apolitik. Çocuk bakış açısıyla, siyasi olmayan bir alan sunuyor. Kim mağdur kim fail belli değil." (AÖ)
Fotoğraflar, müzenin web sayfasından alınmıştır.