bianet'in görüştüğü Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği (SHUD) Genel başkanı Murat Altuğgil, sosyal hizmetle ilgili 2828 sayılı yasanın yeterli, hatta örnek bir yasa olduğunu, asıl sorunun kaynak yetersizliğinden ve partiler üstü politika üretilmemesinden kaynaklandığını söylüyor:
"Yasanın doğru işletilmesi, yeterli para, yeterli personel ve doğru sosyal politika gerekli. Ben buna 3P diyorum."
Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı (TÇYOV) Başkan Yardımcısı Nevin Özgün de, bianet'e, "Yasalarda her şey var. Sıkıntı uygulamadaki eksiklikler" dedi.
Altuğgil: Malatya'daki çocuklar ikinci bir travma yaşadı
Altuğgil, Malatya olayının ardından atılan adımları şöyle özetliyor:
* Çocukları İstanbul'a taşıdılar. Böylece çocuklar ikinci bir travma yaşadı. 3-3,5 ay içinde rehabilite etmeyi planladılar.
* Yeni yasa tasarısı: 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu yasası yerine yeni bir taslaktan söz ediliyor. İncelememiz sırasında, bu taslağın 2828'den çok daha geri bir yasa olduğunu gördük..
Görmezden gelinen ödenek talebi
Nevin Özgün, Kadın, Aile ve Çocuktan Sorumlu Devlet Bakanı Nimet Çubukçu'nun, SHÇEK'in bütçesi için istediği ek ödeneğin görmezden gelinmesine değindi:
"Bakan Çubukçu SHÇEK bütçesinin artırılmasını istedi; fakat eli boş döndü. Bütçeyi maalesef artıramadı. Oysa, kaynak aktarılması gerek."
Milliyet gazetesinden Saliha Çolak'ın haberine göre, Çubukçu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nun görüşmeleri sırasında, 2006 bütçesinde SHÇEK'e ayrılan 512 milyon 84 bin YTL'ye ek olarak 79 milyon 955 bin 140 YTL'lik ödeneğe ihtiyaç olduğunu söylemişti.
Ancak, habere göre, "40 kişilik komisyondaki 25 AKP'li üyenin Çubukçu'nun talebini duymazlıktan gelmesi dikkat çekti. 'Maliye bütçesi sırasında bakarız' denilerek bakanın isteği AKP'lilerce geri çevrildi. CHP'li üyeler ise bakanın istediği ek ödeneğe destek verdi."
Altuğgil, sosyal hizmetle ilgili bütçe planlamasının potansiyel ihtiyaç hesaplanmadan yapıldığını söylüyor:
"Ülkedeki herkesin sosyal hizmete ihtiyacı var. Sizin de benim de. Bütçe hazırlanırken 75 milyon kişinin düşünülmesi gerekir.
"Bu planlama yıllardır yapılmıyor. SHÇEK'in bakmakla görevli olduğu yaşlılar, gençler, özürlüler, çocuklar var. Planlama yalnızca bunların kaldıkları kurumların giderleri gözetilerek yapılıyor. Şu 40-45 bin kişi söz konusuysa, 2006 bütçesi için, 40-45 bin kişiye göre planlama yapılıyor.
"Oysa ben çok büyük bir paradan söz ediyorum. Sosyal hizmet için genel bütçenin yaklaşık binde biri ayrılıyor. Bu pay çok düşük. 2006 yılında kaç çocuk sokağa terk edilecek, korunmaya muhtaç çocukların sayısı, şiddete maruz kalan kadınların, evlerinden uzaklaştırılacak yaşlıların sayısı ne olacak; bunlar hesaplanmıyor."
İnsan kaynağı
Özgün, bu tip kurumlarda çocuklarla sosyal hizmet uzmanlarının ya da pedagog psikolojik danışmanların ilgilenmesi, bu uzmanların sayılarının artırılması gerektiğini söyledi.
"Bu uzmanlar üniversitede bunun eğitimini alıyor. Kurumlarda, 7gün, 24 saat, vardiya sistemiyle çalışan uzmanlar bulunmalı.
"Kaynak ayırıp çok sayıda eleman yetiştirmeliyiz. Başka türlü bu sorunu çözemeyiz."
Altuğgil de, devlet sektöründe sosyal hizmet uzmanına ihtiyaç olduğunu, ancak çok sayıda sosyal hizmet uzmanının devlete geçmek istese bile, geçiş kolaylaştırılmıyor. Özel sektörde değil, devlette çalışmak isteyen meslektaşlarımız var."
"Eldeki çok sayıdaki sosyal hizmet uzmanlarından maksimum verim elde etmek gerek. Yönetimden alandaki çalışmalara kadar. Uzmanları hak ettikleri yerde çalıştırırsanız, birçok sorunun çözüldüğünü görürsünüz."
Altuğgil: Partiler üstü sosyal hizmet politikası esas
Altuğgil, sorunun partiler üstü bir sorun olduğunu, tek bir sosyal politikanın olması gerektiğini söylüyor:
"Partiler üstü bir sosyal hizmet politikası üretilmeli ve bu iş bilim insanlarıyla yapılmalı. Bu politika hükümete göre değişmemeli. Tek bir sosyal politikanın olması gerekir.
"Bütüncül bir yaklaşım yok. Birden fazla kuruluşun, kurumun sosyal hizmet ve yardımları, bütüncül yaklaşım çerçevesinde yurttaşlara sunulmalı."
"Sosyal hizmeti yürüten yöneticiler de, çalışanlar da sosyal hizmetin felsefesine, ruhuna, bakışına uygun insanlardan seçilmeli. Sosyal hizmet alanında çalışan bütün meslek gruplarını kast ediyorum. Hemşireden doktora, diyetisyenden bakıcılara kadar, hepsi. Bu bütüncül bir iştir."
Özgün'se, sosyal hizmet kurumlarında felsefenin değişmesi gerektiğini söylüyor:
"Bu tip kurumlarda, çocuklara 'ıslah edilmesi gereken biri' gibi bakılmamalı. Çocuğa değerli olduğunun hissettirilmesi gerek. 0-7 yaş bütün özelliklerin oturduğu dönemdir. Bu iş mutlaka uzman kadrolarla çözülmeli.
"Henüz sevginin ağırlıklı olduğu, şiddet içermeyen uygulama gelişemedi Türkiye'de. Sokakta, ailede, okulda, her yerde giderek yükselen şiddet olgusu var."
Altuğgil, bu bağlamda 2828 sayılı yasanın önemli olduğunu söylüyor:
"Gelişmiş ülkelerde sosyal hizmet politikası siyasi değildir. Hükümete göre değişmez. Kars'takiyle Ankara'dakinin aldığı hizmet birbirinden farklı olamaz. İnsanları eşit görüp, hizmeti insan hakları açısından yerine getirmek gerekir.
"2828 sayılı yasa, felsefe bölümlerinde insan hakları açısından örnek verilen bir yasadır. Bu yasa, insan hakları ihlalinin olmayacağı bir çerçeve çiziyor, insan hakları bu yasanın ruhunda vardır.
Sistemin çöktüğü tartışılıyor; aslında 2828 sayılı yasanın güçlendirilmesi gerekir."
"Korunmaya muhtaç çocuklar üzerinden kâr etmek istismardır"
Altuğgil, sosyal hizmetlerin özelleştirilmesine karşı çıkmalarını da şöyle açıklıyor:
"Eğer sosyal hizmetler özelleştirilirse, sosyal hizmet olmaz. Tıpkı sağlık, eğitim gibi, parasız sosyal hizmet alma hakkımız var.
"Yeni bir rant kapısı açmanın anlamı yok. Özeleştirmeyle kâr odaklı bakış gelecek. Özel sektör hizmete kâr amaçlı bakar. Korunmaya muhtaç çocuklar üzerinden kar etmekse, insan hakları ve çocuk hakları ihlalidir; istismardır."
"Çağdaş sosyal hizmet anlayışı sosyal hukuk devletinden yola çımalı. Anayasa'nın 3. maddesi bunu öngörüyor. 61. maddeyse, 'bu iş devletin görevidir; kamu hizmetidir' diyor. Devlet, kontrolü elinde tutarak bunu yerine getirmeli." (TK)