Derin Yoksulluk Ağı (DYA), uzun süre takip ettiği güvencesiz ve gündelik işlerde çalışan, çok boyutlu derin yoksulluk yaşayan ailelere ve bu ailelerdeki çocuklara yönelik yeni bir destek programı başlattı.
“Çocuklara Devredilen Yoksulluğa Karşı: Eğitim için Psikososyal Destek Projesi” Sivil Toplum için Destek Vakfı ve Kırmızı Uçurtma Destek Çemberi tarafından sağlanan hibe desteğiyle Ekim ayında hayata geçirildi. Açık Alan Derneği - Derin Yoksulluk Ağı’nın uygulayıcılığını üstlendiği 2026 yılı boyunca devam edecek olan program hanelerdeki yoksulluğun çocuklar üzerindeki etkilerini azaltmayı hedefliyor.
Destek programının kapsamı ne olacak?
Eğitim hayatına geriden başlama riski olan veya okula devam etmekte zorlanan 3-15 yaş arası çocukları kapsayan model şunları içeriyor:
- Ebeveynlerin ve çocukların “yerinde” ve “birebir” psikososyal destek müdahale programları yapılacak.
- Okul ihtiyaçları için ayni destek, beslenme, kıyafet, kitap, oyuncak, çevrimiçi eğitim programları için internet ve tablet, psikolojik destek sağlanacak.
- Sosyal etkinlikler, mentorlük ve hanenin temel ihtiyaçları yapılandırılacak.

"1 milyon 470 bin çocuk örgün eğitim dışında"
Yaklaşık 100 çocuk projenin öznesi
Bu destek modeli ile “devreden yoksulluk” olarak tanımlanan çocuk yoksulluğunun önlenmesini amaçlanıyor.
DYA, 37 hane ile başlayan projede okula giden 80 çocuğu ve dolaylı şekilde kardeşlerini düzenli olarak takip ediyor. Baraka, gecekondu veya sağlıklı bir ortamı olmayan apartman dairelerinde yaşayan ekonomik sebeplerle okulu terk etmek üzere olan, eğitime devam etmekte zorlanan ve okul çağı gelmesine rağmen ücretsiz okulöncesi eğitime erişimi olamayan yaklaşık 100 çocuk bu projenin öznesi.
Proje aynı zamanda üniversiteye başlamış ama okumakta zorlanan, üniversiteye hazırlanmaya çalışan ama imkanı olmayan, iş veya staj arayan veya açık öğretimden eğitimine devam etmeye çalışan çocukları da desteklemeye çalışıyor.

“Sokakta kalıp kendine muşambadan ev yapanlar…”
Derin Yoksulluk Ağı Çocuk Yoksulluğu Koordinatörü Melek Bahat, projenin sahadaki yansımalarını bianet’e anlattı. Yoksulluğun derinleşmesiyle birlikte temel ihtiyaçlara erişmenin bile imkansız hale geldiğini hatırlatan Bahat, çalışma yürüttükleri evlerden açığa çıkan tabloyu şöyle özetliyor:
Ödenemeyen faturalar yüzünden yorgan altında oturan aileler, kirasını ödeyemediği için sürekli ev değiştiren, akrabasına taşınan veya sokakta kalıp kendine muşambadan ev yapanlar, yağ alsa makarna alamayanlar, ilaç alacak parası olmadığı için eczaneye kimliğini bırakanlar, hastaneye gidecek yol parası olmayanlar Bu durumların hepsi hanedeki yetişkinlere duygusal bir yük, başa çıkılması çok zor bir ruh hali yaratıyor. Ne yazık ki tüm bu zorluklardan en çok çocuklar etkileniyor. Beslenmesi olmadığı için okula gidemiyor, kitapları eksik olduğu için ödevlerini yapamıyor. Evde çamaşır makinesi yok, elde yıkanıyor okul formaları hafta sonundan hafta sonuna. Okul kıyafetleri temiz olmadığı için okula alınmayan çocuklar oluyor.
Okuldaki etkinlikler ücretli olunca sınıfta tek başına oturmanın yükü ağır geldiği için devamsızlıklar artıyor, o gün beslenmeye bir dilim ekmek ve süt koyamıyorsa aile çocuk okula gidemiyor. Devamsızlıklar arttıkça eğitim hayatı açık öğretime dönüşüyor ve eğitim dışına itiliyor çocuklar. Aileye yük olduğunu düşünen çocuklar okulu terk edip iş aramaya başlıyor. Çocuklar önce eğitimden kopuyor sonrasında yoksulluk döngüsüne giriyor. Çocuklara miras olarak yoksulluk kalıyor.

ANADİLİNDE ÇOCUK SESLERİ
"Siz bu yazıyı Çocuk Hakları Günü’nde okurken, ben bir günümü 200 TL’ye satmış olacağım"
Zengin yemekleri: Tost, meyve suyu
Bahat’ın saha görüşmelerinden edindiği notlardan öne çıkan birkaç beyanı sizlerle paylaşıyoruz.
Ahmet (8 yaşında): Artık ben de zengin yemekleri götürüyorum okula. Tost, meyve suyu yaşasın anne.
Mustafa (9 yaşında): herkes etkinliklere gidiyor ben sınıfta tek kalıyorum anne. Ben de katılayım nolur…
Sinem: Eğer utanırsan aç kalırsın biliyor musun? Hasta oldum, ilaç alamıyorum eczane vermiyor sigortam yok. Hastaneye gidemiyorum yol param yok. Markete gittim, çöpe attıkları meyvelerden topladım. Mandalina yedik çocuklarımla. Eğer utanırsam aç kalırız abla.
Nadire: Çamaşır makinem yok elde yıkadım okul pantolonlarını çocukların. Astım dışarıya kurusun diye çalmışlar. Okul pantolonu yok şimdi. Umarım alan kişinin ihtiyacı vardır yoksa beni çok zorda koydu.
Ayşe: Her gün çocuğuma 100 TL harçlık veriyorum evde yemek yok, kantinden alsın diye bana hep diyor ki anne 110 TL versen olmaz mı 10 TL’ye su almak istiyorum.
#BirÇantaDayanışma
Ekonomik kriz derinleştikçe sorunların da derinleştiğinin altını çizen Bahat, "Tek bir amacımız var; o hanedeki çocuk eğitime devam ederken yaşadığı zorlukları hafifletmek. Ve ekip olarak inanıyoruz ki; bu döngüyü çocuklar kıracaklar ve biz bu model ile birçok çocuğa miras bırakılan o yoksulluğu onurlu bir yaşama dönüştüreceğiz. Desteklerinizle dolan her çanta, bir çocuğu sokaktan alır, eğitime taşır. #BirÇantaDayanışma" çağrısıyla sözlerini tamamladı.
*Saha görüşmelerinden paylaştığımız beyanları dile getiren kişilerin isimleri etik nedenlerden dolayı değiştirilmiştir.
(NÖ)







