"Oğlum için 20 yıl ceza isteniyor. Bana 'Baba ben küçüğüm, bana bu cezayı verirler mi' diye sordu. 'Oğlum, senden küçüklere ceza veriyorlar. Sana da verirler. Hukuk yok' dedim."
Bu sözler, Geçen yıl Hakkari'deki Newroz kutlamalarından sonra 15 yaşındayken polisin gözaltına alıp işkence yaptığı C.E.'nin babası H.E.'ye ait.
Çocukların Terörle Mücadele Yasası (TMY) kapsamında yargılanmasını önlemek için çalışan Çocuklar İçin Adalet Çağrıcıları'nın 1 Eylül Barış Günü dolayısıyla İstanbul'da düzenlediği etkinlikte, bugün altı baba, oğullarının ve kendilerinin yaşadıklarını anlattı.
C.E. şu an "terör örgütünün propagandasını yapmak" suçlamasıyla yargılanıyor. H.E. oğlunun işkence sonrasında psikiyatrik tedavi gördüğünü, iki yıl boyunca ilaç almak zorunda olduğunu anlatıyor. "Bu yıl lise ikiye geçti. Hayalinde avukat olmak var. Ben de avukat Ya da doktor olmasını istiyorum" diyor.
"Savcı 'Aslında tutuklamamamız gerekirdi' dedi"
Van'da yaşayan A.H.'nin oğlu Z.H. 2008'de, Başbakan'ın Van'a gelişindeki protesto gösterilerinin ardından 14 yaşındayken gözaltına alınıyor. Lisanslı futbol oyuncusu. Önce şehir merkezinde polisler tarafından durduruluyor, kimliği alınıyor, fotoğrafı çekiliyor. Ertesi gün, polis okula geliyor, sınıftan almak istiyor. Okul müdürü "Okuldayken olmaz, çıkışta alın" diyor. Ve okul çıkışında gözaltına alınıyor.
Babası "Polis elindeki gösteri kayıtları ve basından topladığı görüntülerden protestocuları bulmaya çalışıyor. Bir başkasına benzetilerek gözaltına alınıyor. Benzerlik yok, ama yaratmaya çalışıyorlar. Savcı bana 'Aslında tutuklamamamız gerekirdi' dedi "diye anlatıyor.
Z.H. gözaltındayken kendisine sürekli küfür, hakaret edildiğini anlatmış. 52 gün Van ve Bitlis'teki cezaevlerinde tutulmuş. Hakkında yine TMY'ye dayanan iki ayrı dava var. "Çıktıktan sonra sporu bıraktı. Şimdi saz çalıyor. Ahmet Kaya gibi olmaya çalışıyor sanki, protestosunu böyle dile getiriyor" diye anlatıyor babası.
"Terliysen eylemcisin"
A.A. 15 Şubat'ta Abdullah Öcalan için Batman'da yapılan gösterilerden sonra gözaltına alınıyor. Babası Ş.A. "Batman'da kepenkler kapalıydı. Olay çıkmadı. Oğlum eve karakolun yanından geçerek dönerken bir anda etrafı sarılıyor ve 'Terlisin, mutlaka eylemden gelmişsin, giysilerin de siyah' deyip almışlar" diye anlatıyor.
İr hafta sonra görüşebildiklerinde oğlunun gözlerinin çökmüş olduğunu söylüyor. 10 gün sonra da Diyarbakır E Tipi Cezaevi'ne gönderilmiş. Hâlâ orada. "Örgüte yardım yataklık, propaganda" suçlamasıyla yargılanıyor. "Yedi ayda sadece bir duruşma oldu" diyor Ş.A. Ve devam ediyor: "Aynı koğuşta 22 kişiler. Gece uyumuyoruz, kedi kadar sıçanlar var, diyor. Haftada bir kapalı görüş var. Arada bir de açık görüş. "Çocuğumuza meşrubat, ekmek de veremiyoruz. Parayı cezaevi idaresine veriyoruz. Ama ona verdiler mi vermediler mi, soramıyoruz."
"Diyarbakır'a gönderildikten sonra, oğlum gitti, başkası geldi"
M.E.Ş., hâlâ Diyarbakır'da tutulan S.Ş.'nin babası. S.Ş. Batman'daki bir gösteriye ait kayıtlarda, "ağzı açık" ve "zafer işareti yapar halde" görüntülendiği gerekçesiyle 28 yıl hapis istemiyle yargılanıyor. "Gözaltından sonra ilk gördüğümde ayaklarının zerinde duramıyordu. İşkence yapmışlar. Polisler oğlumu teşhis edemedi. Ama Ankara'daki bilirkişi 'ağzı açık', 'zafer işareti yapıyor' diye rapor verdi" diyor babası. "18 aydır cezaevinde. TMY değişmeli. Bu işin peşini bırakmayacağım, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne kadar gideceğim" diyor.
15 Şubat'taki gösterilerden sonra kendisi de cezaevine konunca, bir hafta aynı koğuşta kalmışlar. Sonra oğlu Diyarbakır'a gönderilmiş. "Sonra o çocuk gitti, başkası geldi. Pis ortamda, haftada bir kez banyo yapabilirlerse şanslılar. Yemeklerine psikolojilerini bozmak için çivi- hayvan dişi, bez atılıyor."
"Benden umudu kesin diyor"
C.T., 15 yaşındayken Van'da hakkında 116 yıl hapis cezası verilen, sonra 75 yıla indirilen V.T.'nin babası. V.T.'nin gözaltında işkenceyle burnu kırılmış. Söylememiş. C.T. "Beni beklemeyin, ben gitmişim" dediğini, ne kadar umut vermeye çalışsalar da umudunu kestiğini, "Artık gelmeyin, gelseniz ne yapacaksınız" dediğini anlatıyor.
"Uzay mühendisi olmak istiyordu, şimdi avukat olmak istiyor"
A.A., geçe yıl 14 Temmuz'da "taş attığı" için 15 yaşındayken gözaltına alınan H.A.'nın babası. Aynı zamanda Çocuklara Adalet girişiminin başlatıcılarından. "Oğlum uzay mühendisi olmak istiyordu. Şimdi hukukçu olmak istiyor" diyor.
H.A. 23 ila 29 yıl hapis istemiyle yargılanıyor. "Bir taş atmanın bedeli 29 yıl mı" diye soruyormuş. Sekiz ay tutukluluğun ardından tahliye olmuş. A.A. "Şen şakrak çocuğunu içeride gözleri yaşarır, elleri titrer, yüzünün rengi atmış görmek çok acı verici. 'Buradan çıkamayacağım' diye düşünüyordu" diye anlatıyor. H.A. şimdi 17 yaşında ve ülseri var. "Alışsın diye İngilizce, saz kurslarına gidiyor. Geceleri uykusunda 'barış' diye sayıklıyor" diyor A.A.
"Alın size terörist getirdik"
A.A. birçok çocuktan dinlediği Çocukların gözaltında başlayan, cezaevine nakilleri boyunca süren işkenceyi anlatıyor ve devam ediyor: "Sonra çocukları adli davadan yargılananların yanına koyuyorlar ve 'Alın size terörist getirdik' diyorlar. Sonra her gece şiddet görüyorlar."
Çabaları sayesinde bu yıl şubat ve mart aylarında 107 çocuğun tahliye olabildiğini anlatan A.A., "Bu çocukları dünyaya getirmişsek, onlara daha özgür bir ortam yaratmak sorumluluğumuz" diye konuşuyor.
Barış Günü dolayısıyla altı babanın da mesajı ortak: "Kürt sorununun çözülmesi, barışın gelmesi, insanların kendi kimlikleri, anadilleriyle özgürce yaşayabilmesi."
Ş.A. "Kürt sorunu çözülmedikçe, bu çocuklar çıkar, yerlerine yenisi gelir" diyor. (TK)