Bir hafta içinde medyada çocuklara yönelik cinsel taciz ve tecavüz haberleri yer aldı. Gazete ve televizyon haberlerinde çocuklar bir kez daha, bu kez medya şiddetine uğrayıp mağdur edildi.
Türkiye Psikiyatri Derneği Kadın Ruh Sağlığı Koordinatörü ve İstanbul Üniversitesi Psikiyatri Psikososyal Travma Program Başkanı Prof. Dr. Şahika Yüksel ile İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi'nden avukat Seda Akço, taciz ve tecavüze uğramış çocuklarla ilgili yapılacak haberlerde medyanın kanuni ve etik zorunluluklara uyması gerektiğini söylüyor.
Fail de çocuksa...
Prof. Dr. Yüksel istismarda bulunanın çocuk olduğu durumlarla ilgili, "İki tarafın da çocuk olması olayın travmatik olmadığı ve kişilerin karşısındakine zarar vermediği anlamına gelmez. İstismarı yapan çocuğun, yaşam boyu bu davranışları yapması engellenmeli. İki taraf da korumaya alınmalı" diyor.
Taciz ve tecavüzün "öykünülecek" bir davranış olmadığının vurgulanması zorunlu. İstismarda bulunan çocukla ilgili "güçlü" algısını yaratan haberler, suçu işleyen çocuğun davranışını tekrar etmesine, haberi okuyanların buna özenmesine neden oluyor.
Kimliğin gizli tutulması
Taciz ve tecavüz haberlerinde mağdur ve faillerin mahremiyetinin ihlal edilmemesi gerekiyor.
Basın Kanunu'nun 20. maddesi açık; "Cinsel saldırı olayları hakkında, haber vermenin sınırlarını aşan ve okuyucuyu bu tür fiillere özendirebilecek nitelikte olan yazı ve resim yayımlayanlar" için 20 milyar liraya kadar ağır para cezası öngörülüyor.
Sadece okurun değil, çocukların yakınlarının da onları tanımayacak şekilde kimliklerinin gizlenmesi şart. Çocuğun isim ve soyadı, isim ve soyadının baş harfleri, aile üyelerinin isimleri, okuduğu okulun, oturduğu mahalle ve evin isim ve adresleri verilmemeli.
Akço, "Kimlikler açık edildiğinde çocukların tedavi süreci engellenmiş oluyor" diyor. Prof. Dr. Yüksel de "Okulun ismi yazıldığında oradaki bütün çocuklar bunun bir parçasıymış gibi gösteriliyor" diye ekliyor.
Çocuklara yönelik cinsel taciz ve tecavüz haberlerinde, çocukların okulları, evleri ya da oturdukları sokakları da dâhil hiç fotoğraf kullanmamak gerekiyor. Çocuğun gözünün bantlandığı ama kimliğini açık eden fotoğrafları kullanmak bir suç. Prof. Dr. Yüksel, bu haberlerde kullanılan temsili fotoğraf ya da illüstrasyonların da erotizmi, çağrıştıracak nitelikte görseller olmaması gerektiğini vurguluyor.
Haber dili
"Tecavüzcü çocuk", "Tecavüz kurbanı çocuk" gibi çocukları damgalayan, dışlayan tanımlardan kaçınmak gerekiyor.
Haberlerde çocuğun, cinsel ilişkinin bir tarafıymış gibi gösterilmesi ve cinsel objeye dönüştürülmesi önemli bir sorun. Çocuğa yönelik taciz ve tecavüzün çok özel bir durum olduğunun ve çocukların mutlaka korunması gerektiğinin belirtilmesi, istismarı "normalleştirecek" bütün ifade ve anlatımlardan uzak durmak şart.
Erotizmi çağrıştıracak bir dili kullanmamak için özenli olmalı, tecavüz ve tacizin bireysel bir sorun olduğu kadar toplumsal bir sorun olduğu da haberlerde vurgulanmalı.
Öğretilmiş çaresizlik
Prof. Yüksel ve Akço, "Tecavüzcü çocuklar serbest bırakıldı" gibi ifadelerin mağdurları çaresizliğe sürüklediğini, taciz ve tecavüze karşı şikâyet yollarını tıkadığını anlatıyor. Her haberde mutlaka taciz ve tecavüze uğrayanların nereye ve kime başvurabileceğinin de belirtmesi gerekiyor. (SP)