İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi'nin düzenlediği panelde konuşan Honorary Üniversitesi'nden çocuk hakları uzmanı Graham Ritcie "Kuzey Avrupa'da çocuk işçiliğinin yeni tartışılır bir konu olduğunu daha önceki dönemlerde refah devleti ilkesinde standartların yüksekliği nedeniyle böyle bir sorun yaşamadıklarını" söyledi.
"Geçiş ülkelerinde uluslararası mevzuat şart"
Dünkü (21 Nisan) panelde konuşan Ritcie konuya "çocuk trafiği, ticareti olarak" ekonomik suçlar kapsamında yaklaştıklarını ve Kuzey Avrupa'da hâlâ bilinir bir sorun olmadığını, dolayısıyla literatürde de yer bulmadığını ve yasal düzenlemelerin de az olduğunu aktardı. Ancak son yıllarda değişim yığınsal göçle ilgili olarak yaşanıyor.
Ritcie'nin çalışma alanlarından biri de Güney Afrika ve Asya. 1983'te çocuk işçiliğiyle ilgili bu bölgelerden hareketle bir bildiri hazırladı.
Britanya'ya yaşanan göçlerle çocuk işçi nüfusunun günden güne arttığını, ebeveynleri olmayan bu çocuklar kayıt altına alınamadıkları için gerçek rakamın bilinemediğini, ancak bir felaket olduğunda ya da sosyal güvenlik kurumlarından yardım istediklerinde varlıklarına dair bilgi sahibi olduklarını söyleyen Ritcie "Son olarak Britanya'da denizde 15 Çinli çocuğun bir gecede ölümünün ardından yapılan araştırmada midye toplarken boğulduklarını öğrendik. Bu trajedi karşısında böyle bir sektör olduğuna dair bilgimiz oldu" dedi.
Ritcie Güney Afrikada'ki çocuk istismarı biçimlerinden de bahsetti.
"Öldürme, cinsel saldırı, pornografik kullanım gibi istismar biçimlerinin dışında kurumsal istismar da önemli. Devletin korumaya aldığı çocuklar içinde şiddete uğrayanlar var. Korumada görevli olan büro çalışanlarının görevlerini yerine getirmemeleri de ikincil istismardır."
Çocukların korunması için uluslarararası anlaşmaların şart olduğunu söyleyen Ritcie Britanya'da kendi ulusal kanunlarına başvurduklarını ancak geçiş ülkelerinde uluslararası mevzuatın uygulanmasının şart olduğuna vurgu yaptı.
Aynı zamanda uluslararsı sözleşmelere uymanın da yetmeyeceğine dikkat çeken Ritcie "AİHM'nin 4. maddesi köleliğe, zorla çalıştırmaya karşıdır. Ancak pratikte bir sorun var. Mesela genelevde zorla çalıştırılan çocuğu oradan alan görevli sonra o çocuğa ne yapması gerektiğini bilmiyor. Bu çocukların rehabilitasyonu ve bundan sonraki hayatları uygulamada bir sorun" dedi. (EZÖ/NZ)