Temur, "Bir şekilde hem fiziksel hem de psikolojik bir travma yaşayan bir çocuğa klasik gazeteci bakış açısıyla sorular sorulması ve bunun sıradan bir habermiş gibi değerlendirilmesi elbette çocukların kötüye kullanılması anlamına geliyor" dedi.
Bu tür söyleşilerin varolan psikolojik travmayı arttırıcı etkisi olabileceğini söyleyen Temur "Bu noktada bu çocuklarla ancak konunun uzmanı pedagog veya psikologların muhatap edilmesi uygun olur" dedi.
Temur, medyanın istismara uğramış çocukları teşhir etmesini "Basın ve televizyonlar çocukların psikolojik anlamda korunmalarını göz ardı ederek onları kendi çıkarları için deşifre ediyorlar" diye değerlendirdi.
Uzman Pedagog Belgin Temur'un duygusal ve fiziksel şiddet ve çocuklar üzerine etkileri ile ilgili yazısını yayımlıyoruz:
Çocuk ve Şiddet
Çocuk istismarı, çocukların gelişimlerini zedeleyici bir biçimde fiziksel, duygusal, zihinsel ve cinsel zarara maruz bırakılmaları olarak tanımlanmakta.
Çocuğa uygulanan şiddet denildiğinde genellikle fiziksel şiddet (dayak vs.) anlaşılıyor. Oysa şiddet ve istismar, fiziksel olabileceği gibi duygusal ve/veya cinsel içerik de taşıyabilir.
Çocuklar kendi gelişimsel seviyeleriyle de bağlantılı olarak anne-babalarından ve çevrelerindeki yetişkinlerden aldıkları tehdidi de şiddet olarak yaşayabilirler. Çocuk üzerinde zarara yol açabilecek her türlü tehdit de dolayısıyla şiddet olarak algılanmaktadır.
Fiziksel olarak şiddet görmeyen bazı çocukların anne-babalarının kızgın ve tehdit eden tavırlarını dayak olarak algılamaları da bunun göstergesidir. Şiddet ve istismar kişiliği ve bütünselliği zedeleyici niteliktedir.
Duygusal istismar
Çocuk ve gençlerin psikolojik olarak kötüye kullanılmaları, ihmal edilmeleri ve psikolojik olarak zarar verici davranışlar duygusal istismar olarak değerlendiriliyor. Anne-babaların bazı tutum ve davranışları çocuklarda duygusal istismara yol açabilir.
Örneğin çocuğun reddedilmesi, hor görülmesi, aşağılanması, yalnız bırakılması, korkutulması, kendini ve duygularını ifade etmesine fırsat verilmemesi, ihmal edilmesi, kendine zarar verebileceği durumlara maruz bırakılması da duygusal istismar olarak değerlendirilir.
Burada, çocuğun yaşı ve gelişim dönemi çocukta meydana gelebilecek sonuç ve zararların farklılaşmasına etki edebilir. Duygusal anlamda istismar edilmiş çocuklarda, kaygı, içe kapanma hali, depresyon, özgüven eksikliği, korku tepkileri görülebileceği gibi saldırganlık ve kendine, çevreye zarar verici davranışlar da görülebilir.
Ağır istismara maruz kalmış çocuklarda tipik olarak gözlenen durum donmuş gözlerle etrafı seyretme halidir. Ve sıklıkla kaygı bozukluğu görülebilir.
Yapılan araştırmalar, bireylerin çocukluklarında maruz kaldıkları zedeleyici anne-baba tavırlarının yetişkinlik döneminde ruh sağlığı açısından belirleyici olduğunu göstermektedir. Yine duygusal kötü muamelenin kişilik gelişimi üzerinde olumsuz etkilere yol açabileceği bildirilmektedir.
Şiddete maruz kalan çocukların bu şiddeti gösterme eğiliminde oldukları biliniyor. Bu, başkalarına dönük olabileceği gibi kendilerine dönük de olabilir.
Şiddeti öğrenme
Aynı şekilde, aile içinde örneğin babanın anneyi dövdüğünü ya da istismar ettiğini izleyen çocukların da bu şiddeti kendilerine dönük olarak algılama eğilimleri artmakta. En azından şiddet tehdidinin kendilerine de yönelebileceği korkusu yaşamaktalar. Bu durum da benzer etkilerin oluşmasına yol açabilir.
Şiddetin izlenmesi davranış kalıplarının öğrenilmesi prensibiyle ele alındığında "şiddeti öğrenme"ye etki edebilmektedir. Örneğin, çizgi filmlerdeki şiddet sahneleri gibi sosyal kabul gören eğlence ortamlarında şiddetin izlenmesi çocuğun şiddeti "bir başetme yolu olarak öğrenmesine" neden olabilir.
Şiddet eğilimi gösteren çocukların yakın çevrelerinde şiddetin varlığının araştırılması gerekmekte. Anne-baba kadar, çevredeki diğer yetişkinlerin, bazen okulda öğretmeninin şiddetine maruz kalan çocuklar da şiddet eğilimi gösterebilmekteler.
Anne-babalarından, öğretmenlerinden dayak yiyen ya da yapamadıkları, beceremedikleri ile ilgili olarak aşağılanan, hor görülen çocuklar aynı şekilde agresyonu bir sorun çözme biçimi olarak algılayabilirler ve kullanabilirler ya da değersizlik ve temel güven duygusu yetersizliği yaşayabilirler.
Basına yansıyanlar
Genellikle istismar, çocuklar üzerindeki etkisi kalıcı ya da uzun süreli olduğunda daha kolay anlaşılmakta ve tepki görmekte. Görsel ve yazılı basına yansıyan da genellikle bu türden ihmal ve istismar vakalarıdır.
Ancak bazen çocuklar üzerindeki etkisi açısından belirgin olmayan fakat yaygın biçimde çocukların kötüye kullanıldığı ya da çocuklardan yarar sağlanan durumlar da vardır. (Çocukların çalıştırılması, reklam aracı olarak kullanılması gibi) Bu istismarın belirgin bir duygusal ya da fiziksel hasarı olmayabilir, ancak burada da çocuk haklarının ihlali söz konusudur. (BT/EÜ)