İsveç İstanbul Başkonsolosluğu, İsveç Sanat Konseyi ve İsveç Enstitüsü’nün katkılarıyla gerçekleştirilen Genç Sesler 2014 projesi çerçevesinde gerçekleştirilen "Çocukları Sesini Duyurmak" başlıklı seminer FMV Işık Okulları’nda yapıldı.
Çocukların yazıyla ilişkisinin konuşulduğu sabah oturumunda açılış konuşmasını yapan İsveç’in Türkiye Kültür Ateşesi Suzi Erşahin, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 25.yıldönümü olduğunu hatırlatarak, çocukların kendi seslerini duyurma hakkına sahip olduklarına dikkat çekti.
Düzenlenen seminerin de “yaratıcı sürecin içinde çocuklar nasıl seslerini duyurabilir” sorusunun ele aldığını belirtti.
Çocuğun bilgiye erişim hakkına ve iletişim etiğinin önemine vurgu yapan Erşahin “online dünyada güvenliği oluşturmak adına yetişkinlerin sorumluluğundan” söz etti.
Çocukların yaratıcılıklarının nasıl teşvik edileceğinin yollarının aranmasının önemini anlattı. Seminerin konuşmacıları İsveç'in önde gelen çocuk kitapları yazarlarından Martin Widmark, çocuk kitapları yazarı Tülin Kozikoğlu ve İsveç'te düşük gelirli ailelere mensup 8-18 yaş çocuklarının eğitim hayatına sokulması üzerine çalışan Berättarministeriet adlı derneğin temsilcisi Melis Yorulmaz idi.
Widmark: Bir kaplanı nasıl yakalarsın?
İsveç’in önde gelen çocuk kitapları yazarlarından Martin Widmark, bir sabah ana okuluna gitmek istemeyen oğlunun sorduğu “bir kaplanı nasıl yakalarsın” sorusuyla başladığı yazarlık hayatında gözlemlediği tespitleri paylaştı.
Çocuk kitaplarının formatı hakkında bilgi verdi.
“Çocuk kitapları genellikle fazla çocuksu yazılıyor. Bence çocuk kitaplarında dile çok dikkat edilmeli. Dil kitabın hitap ettiği yaş grubuna uygun yaratılmalı.”
Entelektüel düzey
“Çocuk kitaplarında entelektüel seviye çok önemli. Çocukların dili ‘çocuksu’ olabilir ama entelektüel düzey çok farklı. Öğretmen okullarında iki düzeyin eşit olduğu öğretiliyor ama değil.
“Çocuk kitabı net bir dille yazılmalı ama entelektüel düzeyde olaylar karmaşık olmalı.
“Dil ve entelektüel düzey aynı olursa çocuğu zorlayacak şey olmaz, çocukların ilgisini çekmez.”
Okuma düzeylerindeki düşüş
Widmark’ın verdiği bilgilere göre İsveç’te okullarda 15 yaşındaki çocukların yüzde 23’ünün okuma düzeyleri kabul edilebilir seviyenin altında. Bu oran erkek ve kız çocukları için değişiyor. Kız çocuklarında yüzde 16 oran bu oran erkek çocuklarda yüzde 30.
Widmark 12 yıl önce İsveç’in OECD ülkeleri içinde okuma sıralamasında üçüncü olduğunu, ancak bugün son sıralara geldiğini anlattı ve sıkıntının ne olduğunu anlamaya çalıştıklarını söyledi.
Bilgisayar etkisi
Bu çerçevede bilgisayarların etkisine de değinen Widmark bir örnek olarak uçakta rastladığı iki yaşındaki çocuğun koltuk arkasındaki ekranı kullandığını anlatarak bilgisayar dünyasının etkisini vurguladı.
Kozikoğlu: SMS yararlıdır
Çocuk kitapları yazarı Tülin Kozikoğlu ise teknolojinin daha çok yazmayı teşvik ettiğini savundu. “Günümüzde sözlü iletişimden yazılı iletişime geçiliyor. İşyerlerinde toplantılar daha az, onun yerine mailleşiliyor, chat kullanılıyor, vs...
“Dedikodular bile ‘WhatsApp’tan online yapılıyor.
“Çocuklar her gün SMS ile yazışarak sürekli iletişimde. Bu önemli bir pratik. Az kelimeyle çok şey söylemeyi beceriyorlar.”
Kendine bakan çocuklar
Kozikoğlu çocukların hayalgücünün genişliğine, birçok hikaye anlattıklarına ama buna rağmen yazamadıklarına dikkat çekti: “Çünkü o bilmedikleri bir dil.”
Yazımın tekniklerinin oyunla öğrenilebileceğini belirten Kozikoğlu dördüncü sınıftan sonrasının öykü kurgulamaya daha uygun bir yaş seviyesi olduğunu anlattı.
“Somut düşünmenin mekanizmalarının gelişmesi gerekli.
Yazı yazmanın kendini tanımakla ilgili olduğunu ifade eden Kozikoğlu’na göre, “yazı yazmak farklı düşünebilmektir. Bunun için de çocuklar kendilerine bakmayı öğrenebilmeli.”
Çocukların rüyaları
Kozikoğlu çocuklarla yaptığı çalışmalar sonucunda edindiği bilgileri de aktardı. Rüyalarını anlatan çocukların aynı zamanda bu bir film olsa izlerdim dediğini, bu rüyayı kendilerinin ürettiği onlara gösterildiğinde mükemmel bir hareket noktası yakalandığını söyledi.
Buradan hareketle çalışıldığında çocukların kendilerinin çok güzel şeyler yazabileceklerine yönelik güven kazandığını belirtti.
Yorulmaz: Belediye, gönüllüler, özel sektör
Oturumun son konuşmacısı okumaya teşvik eden bir İsveç'ten Berättarministeriet derneğinin temsilcisi Melis Yorulmaz’dı.
Yorulmaz çocuklarla yaptıkları çalışmaları anlattı. Bu süreci örgütlerken içinde girdikleri ilişkiler hakkında da bilgi verdi.
Yorulmaz’ın verdiği bilgilere göre, Berättarministeriet bu süreçte belediyelerle, özel sektörle ve gönüllülerle işbirliği yapıyor.
Uzun vadeli çalışarak hareket ettiklerini belirten Yorulmaz aynı zamanda kütüphanelerle de işbirliği içinde olduklarını belirtti.
Öğretmenler
Kurumun çocuklarla yaptığı atölye çalışmalarına öğretmenler sadece gözlemci olarak katılabiliyor. Gözlemleri onlara kendi pratiklerinde hareket noktaları, çocuklara dair ipuçları veriyor.
Çalışmalarında 2011’den bugüne kadar 400 gönüllüyle işbirliği yapan Berättarministeriet’in atölyeler ücretsiz.
Okulları da davet ettiklerini ama zaten bu alanda erişim olanakları olan şehir merkezlerindeki okullardan çok başka bölgelerle çalıştıklarını anlatan Yorulmaz, atölyelerde beyin fırtınası ile başlayan çalışmanın sonunda çocukların nasıl bir “kitap yazarı” haline geldiğini anlattı.
Yaratıcılık
Melis Yorulmaz’ın vurguladığı noktalardan biri de çalışmalar esnasında hiçbir şekilde gramere, yazım hatalarına takılmadıklarıydı. “Doğru-yanlışa bakmıyoruz. Önemli olan yaratıcılık. Diğeri okuldaki öğretmenlerin işi.”
Tiyatro ve sirk
Öğleden sonraki oturumda ise oyun yazarı Ann Sofie Barany, oyun yazarı ve tiyatro yönetmeni Suzanne Osten ve İsveç’in yeni sirk gösterileri için ilk merkezinden Cirkus Cirkör Müdürü Anders Frennberg birer konuşma yaptı.
Çocukların Sesini Duyurmak semineri yarın yapılacak oturumlarla sona erecek. (YY)
Seminerlerin programına buradan ulaşabilirsiniz.