İstanbul Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Birimi'nin (ÇOÇA) Söz Küçüğün Radyo Programı'nda çocuklar yetişkinlere çocuk haklarını öğretiyor.
Programın amacı çocuk hakları hakkında yetişkinlerde bir farkındalık ve duyarlılık yaratmak. Çocukların hazırlayıp sunduğu programın yapım sürecinde, yetişkinlerden oluşan ÇOÇA ekibi daha çok bir kolaylaştırıcı görevi görüyor.
Yapımcı ekip altıncı sınıf öğrencilerinden lise son sınıf öğrencilerine kadar değişen yaşlarda 10 çocuktan oluşuyor. Ekip, her ay bir kez toplanarak program konularını belirliyor ve hazırlık çalışmalarını yapıyor.
Her programın hazırlık aşaması, konu ve konuğa göre değişiyor. Bazen çocuklar tamamen kendi olanaklarıyla konuğa ulaşıp programı hazırlıyor; bazen ÇOÇA ekibi konukla iletişimde yardımcı oluyor. Yetişkinlerin ele alması tercih edilen "çocuk istismarı" gibi konular söz konusu olduğunda, o haftaki programın yapımcılığını da ÇOÇA ekibi üstleniyor.
Çocuklar okulları nedeniyle bir türlü "tam kadro" toplanamadıklarını söylüyorlar, fakat toplantıda bulunamayanların da elektronik posta grupları vasıtasıyla katılımına her zaman dikkat ediliyor.
Radyo kaydı öncesi ekibin bazen konuklarıyla da buluşup sohbet ettikleri pastanede, yapım ekibinden birkaç kişiyle bir araya geliyoruz.
Sekizinci sınıf öğrencisi Emre yapımcı ekipte iki aydır bulunuyor. Lise öğrencisi Deniz ise aynı zamanda eski bir bianet yazarı; radyo programıyla tanışmasına da yazarlığı vesile olmuş. Yaklaşık iki buçuk yıldır programın yapımında yer alıyor.
Lise sona devam eden Mert programın yapımına katılalı bir buçuk yıl olmuş; son sınıfın yoğunluğu nedeniyle yeteri kadar vakit ayıramamaktan şikayetçi.
"Heyecan hep var; zaten olmaması anormal"
"Program teklifi geldiğinde şaşırdım tabii; yapabilir miyim diye düşündüm. Heyecan vardı. İlk konuğum Eğitim Reformu Girişimi'nden Işık Tüzün'dü. Deniz'le birlikte sorular hazırladık, okula kayıt sırasında alınan zorunlu bağışlar hakkında konuştuk."
Projenin en yeni yapımcılarından Emre bunları söylüyor; ayrıca okulda çocuk haklarıyla pek bilgi verilmediğini ve bu projeye katılması sayesinde kısa sürede birçok şey öğrendiğini belirtiyor:
"Mesela önceden bilseydim, sene başında okul kaydında 'bağış' adıyla alınan zorunlu kayıt parasına karşı insanları uyarırdım. Gelecek yıl liseye geçen tüm arkadaşlarımı bu konuda bilgilendireceğim."
Proje yetişkinlerde "farkındalık" yaratmakla kalmıyor; yapımında yer alan çocukların da artık olaylara farklı gözlerle bakmasını sağlıyor. Bir radyo programında yer alacaklarını ilk defa duymak herkes için heyecan verici.
Deniz şöyle konuşuyor: "Önceden konuk olarak da katılmıştım ama yine de heyecanlandım; ya yapamazsam korkusu oluşuyor. Ama normal olan bu, zaten bir işi heyecan duymadan yapıyorsan zevki bitmiş demektir."
Programın anlamı herkes için ayrı; "Hayatı boş boş yaşamaktansa bir şeyler yapmak istiyorsun. Buraya katılmadan önce dünyadan bir haber yaşadığımı fark ettim. Birçok programdan epey etkilendim; örneğin Türkiye Çocuklarına Yeniden Özgürlük programı..." diyor Mert.
Onun ilk programı ise nispeten daha kolay geçmiş: "23 Nisan'daydı; programı yedi kişi birlikte sunmuştuk, o açıdan rahattı."
"İki tip konuk var: çok konuşanlar ve az konuşanlar"
Deniz'in anlattığına göre, program konuları kendi aralarında, çevrelerinde tartıştıklarından ya da olan bitenden çıkabiliyor; Emre kendi katıldığı "Küçük Ayak İzleri" belgesel projesiyle ilgili bir program hazırlamış.
Konuklara yöneltilecek sorular için bazen hazırlık gerekiyor, herkes birbirine soru önerileri iletiyor, okul yoğunluğuna göre öneriler ÇOÇA'dan da gelebiliyor; bazen güzel bir program için konu ve konukla ilgili bir ön araştırma yapmak yeterli.
Deniz şu şekilde anlatıyor: "İki tip konuk var; çok konuşanlar ve az konuşanlar. Çok konuşanlarla daha kolay geçiyor; az konuşan olunca da kayda ara verip düşünüyoruz."
Mert ekliyor: "Tabii canlı yayın olsa daha farklı hazırlanırdık, hiç hata yapmamak gerekirdi."
Çocuk hakları, çocuklara nasıl anlatılacak?
Çoğu çocuğun, çocuk hakkı nedir bilmediğini; bunu oyun oynama hakkı ya da 18 yaşından sonra edinilen bir hak sandığını ifade eden Deniz "15-18 yaş arası ise 'ben çocuk değilim' deyip göz ardı edenler oluyor" diye konuşuyor.
Bu hakkın çocuklara nasıl anlatılacağı ise kendi aralarında da bir tartışma konusu. Emre "Zorunlu ders olsa ya da okulda törende bu konudan bahsedilse birçok kişi haberdar olur" diyerek bir öneri getiriyor.
Mert de böyle olabileceği fikrinde ama diğer bir yandan "10 yaşındaki çocuğa istediğin kadar çocuk haklarından bahset, yetişkinlerde farkındalık yaratmak önemli; dolaylı yoldan etki ediyor. 20 Kasım Dünya Çocukları Günü'nün bilinirliği bile az. Durmadan dönüp duran dizi fragmanlarından birinin yerine çocuklarla ilgili bir şeyler yayınlasalar ya" diyor.
Emre ekliyor: "En azından böyle hakları olduğunu bilseler; bir gün bile olsa bu konu işlense iyidir. Belki ilginç afişler çocukların ilgisini çekebilir."
Deniz ise konuyu açıyor: "Ders koymaktan daha zor olan, okulda çocuğun gerçekten katılımı olan bir eğitimi sağlamak. Yoksa 'zorunlu seçmeli' ders diye bir kavram da var."
"23 Nisan, 20 Kasım, bizi hiç hatırlamayanların hatırladıkları günler. Ben bunun altında bir şey arıyorum, bu medya için de geçerli. İstismar dediğin çocuğun yalnız şiddete uğraması değil; bir konuda ağlayan çocukları göstermek de bir istismar; sonra aynı medya 20 Kasım'da gülen çocuklar gösteriyor."
"Kim, ne öğrense iyidir"
Herkes bu projeye dahil olarak haklarını öğrendiklerini ve kime ne anlatabilirlerse kar olduğunu söylüyor; ama bir yandan da hafiften ilgisizliğe dair bir şikayet var.
Deniz "Demek ki anlatılınca öğreniliyor, 10 kişiden birini kurtarsak o bile önemli. Tartışmalarda inatçıyımdır, çünkü beş dakikasını bile dinleyip bir şeyler öğrenseler iyidir. Ümit ediyorum bir şeylerin ters gittiğini gördükçe kendilerinin ve haklarının farkına varacaklar. Bize kulak verin!";
Emre "Ben haklarımı öğrendim, öğreniyorum; dinleyenlere de öğretmek isterim";
Mert "İnsanlarda biraz merak olsa iyi olurdu; en yakın arkadaşın bile yaptıklarına ilgisiz kalabiliyor. Artık bu ülkeden kaynaklı bir şey mi bilmiyorum" diye konuşuyor.
Her Pazartesi 16.30'da
Eski programları dinlemek için fırsatınız olmadıysa, program arşivi yakında internet sitelerinden de dinleyicilerle paylaşılacak. Bir sonraki program önümüzdeki Pazartesi.
20 Kasım içinse çok özel bir yayın beklemeyin. Zira, her hafta çocuk haklarına dair özel bir program zaten yıl boyunca yayında. (EÇ/SP)
* Söz Küçüğün radyo programı, her Pazartesi günü saat 16.30'da Açık Radyo'da.