"Bir çocuk başkasına taş atmanın suç olduğunu anlayabilir ama bunun devletin ortadan kaldırılmasına yönelik bir suç olabileceği şeklinde bir soyutlama yapamaz."
Kocaeli Üniversitesi'nden adli tıp uzmanı Prof. Dr. Ümit Biçer, Diyarbakır'da terör suçlarıyla yargılanan altı çocukla ilgili duruşmada mahkeme heyetine hazırladığı raporu bu örnekle anlattı.
2006'da Terörle Mücadele Kanunu'nda (TMK) yapılan değişikliğin ardından farklı illerde eylemlere katıldıkları iddiasıyla yüzlerce çocuk hakkında "örgüt üyeliği" suçlamasıyla davalar açıldı. Bu yıl da 15 Şubat öncesi sonrasında PKK lideri Abdullah Öcalan'la ilgili gösterilerde 100'den fazla çocuk gözaltına alındı. TMY ve TCK'deki terör suçlarından 2006 ve 2007'de 1 572 çocuk hakkında dava açıldı; 92'si Diyarbakır'da 174 çocuk mahkum oldu.
Yargılama sorunu
Yargılamaların tartışmalı kısımlarından biri de, çocukların işledikleri iddia edilen suçun anlam ve sonuçlarını kavrama yeteneklerinin varlığını, yani "farik-i mümeyyiz" olup olmadıklarını ortaya koyması beklenen adli tıp raporları ile çocukların gelişimini, yaşadıkları çevreyi, kültürel şartları değerlendiren sosyal inceleme raporları.
Hak savunucuları, uzmanlar ve avukatlar, hali hazırda bu raporların kabaca çocukların akli dengesinin yerinde olup olmadığına bakarak hazırlanmasını eleştiriyor.
İlk kez uzman görüşü
Bu hafta yapılan duruşmada avukatlar Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 67/6. maddesine dayanarak Biçer'in uzman olarak dinlenmesini istedi.
Mahkeme Biçer'in sunumunun ardından, yeni sosyal inceleme ve algılama yeteneği raporları hazırlanıp hazırlanmamasına karar vermek üzere davayı erteledi. Eğer mahkeme olumlu karar verir ve uzmanlarca hazırlanacak bütüncül bir raporla çocuklar atfedilen suçu kastetme yeteneği olmadığı için beraat ederse, bu durum diğer davalar için de örnek olacak.
Çocukların motivasyonu
Biçer, çocukların ifadeleri ve dosyadaki bilgiler üzerinden hazırladığı ve duruşmada sunduğu raporda şu noktaları vurguladı:
- Çocukların yaramazlık ve ceza hakkındaki görüşleri de yaşla birlikte değişikliğe uğrar. Daha küçük çocuklar "suç cezayı gerektirir ve eğer cezalandırıldıysanız bunu hak edecek kötü bir şey yapmışsınızdır" diye düşünür. Buna karşıt olarak daha büyük çocuklar adalet ve karşılıklı hizmet anlayışına dayanan farklı bir moral anlayışla hareket ederler. 11-21 yaş arası çocuklarda moral yapılanmanın manipülasyona açık olduğu gösterilmiştir.
- TCK'ye göre Bu yaş grubundaki çocukların ceza sorumluğunun var olduğunun kabul edilebilmesi için çocuğun hem “işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayabilmesi” ve hem de “davranışlarını yönlendirme yeteneğinin varlığı” şartları birlikte gereklidir.
- Çocukların sosyoekonomik seviyesi düşük aile ortamında yaşadıkları, ruhsal ve sosyal gelişimlerinin ciddi baskı altında olduğu ve çocuğun gelişme sürecinde doğru ve yanlışı ayırt etme, dürtülerini kontrol edebilme yetilerini geliştirme gibi alanlarda gerekli olan yeterli ebeveyn denetiminden uzak oldukları anlaşılmaktadır.
Çocukların şiddet ve protestoların içinde büyüdüğünü vurgulayan Biçer, örgütün çağrısıyla eylem yapmakla suçlanmalarına rağmen çevrelerindeki yetişkinleri örnek almaları, akranlarıyla grup halinde davranmaya çalışmaları ve yaşları gereği otoriteye karşı isyan duygularının öne çıktığını vurguladı.(EÜ)