Rapora göre OECD ülkelerinde günde 15 yaşın altında 3 bin 500 çocuk kötü muamele sebebiyle ölüyor. Trafik kazası, boğulma, yangın, zehirlenme, düşme gibi sebeplerleyse yılda ortalama 20 bin çocuk hayatını kaybediyor.
21 ülkenin 18'inde çocukların üçte birinden fazlası geçtiğimiz 12 ay içerisinde kavgaya karışmış.
Çocukların refah seviyesi göz önünde bulundurulduğunda 21 kalkınmış ülke arasında Hollanda, İsveç, Danimarka ve Hollanda sıralamada başı çekerken, Britanya ve ABD ise son iki sıradaki ülke. Kuzey Avrupa ülkeleri listenin ilk yarısında çoğunlukta.
Araştırma kapsamında bu ülkelerde 2000-2003 yılları arasında altı kategoride 40 farklı unsur dikkate alındı. Bu kategoriler; "çocukların maddi refahı", "aile ve akranlarıyla ilişkileri", "sağlık ve güvenlik", "eğitim", "davranış ve riskler" ve "çocukların kendilerini nasıl algıladıkları". Yetkililer, bu kriterlerden hiçbirinin tek başına bir çocuğun refah seviyesinin ölçütü olamayacağına dikkat çekiyor.
Çocukların yaşam refahı GSYİH ile birebir ilişkili değil
Araştırma yapılan ülkeler arasında bu kategorilerin tamamında üst sıralarda olan ülke bulunmuyor.
Sıralama aynı zamanda, çocukların yaşam seviyesindeki refahın kişi başına düşen gayrisafi yurt içi hasıla (GSYİH) ile birebir ilişkisinin olmadığını da ortaya koyuyor. Örneğin, Çek Cumhuriyeti'nde çocukların koşulları daha zengin olan bazı Avrupa ülkeleri ve ABD'ye göre daha iyi.
UNİCEF, çocukların temel ihtiyaçlarının genel olarak karşılandığını ancak raporun tüm kalkınmış ülkelerin aşmaları gereken zayıflıkları olduğunu ortaya koyduğunu belirtti.
Raporun dikkat çeken bazı çıktıları şöyle:
Çocuk yoksulluğu: Portekiz, İspanya, İtalya; ABD, Britanya ve İrlanda'da yoksul bir hayat süren çocukların oranı yüzde 15'in üzerinde.
Çocuk sağlığı ve güvenliği: Araştırmada ülkeler arasında tanım ve karşılaştırma farklılıkları nedeniyle aklı ve ruh sağlığı ile çocuk istismarı ve ihmali gibi iki anahtar konuya değinilemediği belirtiliyor.
Eğitim: Belçika ve Kanada çocukların eğitim refahı sıralamasında ilk iki sıradaki ülke. Yunanistan, İtalya, İspanya ve Portekiz ise bu sıralamada sonda yer alıyor.
Araştırma okulu terk eden çocuk ve gençlerin ciddi bir dışlanma ve ötekileştirilme riskiyle karşı karşıya olduğuna dikkat çekiyor.
Aile ve akran ilişkileri: Çocukların ortalama yüzde 80'i anne ve babasıyla birlikte yaşıyor.
İstatistikler, boşanmış çiftlerin çocuklarının veya üvey çocukların okul bırakma, sağlık gibi konularda daha çok risk taşıdığını gösteriyor.
Yaşıtlarının "nazik ve yardımsever" olduğunu düşünen çocukların oranı yüzde 50 ve yüzde 80 arasında değişiyor.
Davranış ve riskler: En az haftada bir kez sigara içen 11-15 yaş arası çocukların oranı yüzde 6 (Yunanistan) ile yüzde 16 (Almanya) arasında değişiyor.
Daha önce esrarotu cinsi bitkiler kullanmış 11-15 yaş arası çocukların oranı yüzde 5 (Yunanistan ve İsveç) ile yüzde 35 (Britanya, Kanada, İsviçre) arasında değişiyor.
Çocukların Kendilerine Dair Algılamaları: Tüm ülkelerde 11-15 yaş arası çocukların hayat memnuniyetinin giderek düştüğü belirtiliyor.
Pais: Araştırma çocukların refah seviyesinin tespiti için önemli
Innocenti Araştırma Merkezi Direktörü Marta Santos Pais hükümetlere BM Çocuk Hakları Sözleşmesi'nde (ÇHS), belirtilen çocuklar için "eldeki kaynakları maksimum seviyede seferber etme" yükümlülüğünü anımsatıyor ve ekliyor:
"Eğer bir ülkede çocuklar benzer ekonomik koşullardaki ülkelerdeki çocuklara göre daha kötü şartlarda yaşıyorsa, bu o ülkenin çocukları için elinden geleni yapmadığı anlamına gelir."
Marta Santos Pais raporun önemini şu sözlerle değerlendiriyor:
"İnsanlar artık yaşam kalitesine etki eden toplumsal sorunların kökenlerinin çocukluğun değişen koşullarıyla ilgili olduğunun bilincinde. Bu yüzden de çocuklarını, hayatlarının en kritik bu dönemlerinde, daha iyi anlamak ve yönlendirmek istiyorlar. Bunu yapmanın ilk aşaması ise ölçme ve değerlendirme. Innocenti Merkezi'nin bu çok yönlü araştırması çocukların refah seviyesinin tespiti için çok önemli bir katkı."
Bazı konularda veriler tutarlı ve ulaşılabilir değil
Raporun bazı anahtar konulardaki güncel, tutarlı ve ulaşılabilir veri eksikliği nedeniyle kısıtlı kaldığı belirtilse de, OECD ülkelerinde bundan sonra çocukların refah seviyesi ile ilgili yapılacak olan rutin ve daha kapsamlı ölçümler için bir "ilk adım" olması bekleniyor. (KÇ/KÖ)