Hem çocukların hem yetişkinlerin dillerine pelesenk olmuş Çekirdeksiz Domates, Özgürlük, Fasa Fiso gibi şarkılarıyla bildiğimiz Şubadap Çocuk, iki hafta süren Ankara turnesini henüz tamamladı.
Yılda iki kez düzenledikleri bu turnelerde devlet okullarında konserler veriyor, şarkılarını çocuklarla coşkulu bir şekilde buluşturuyorlar. Onlar “Ücretsiz ama emeksiz değil” dedikleri bu konserler için okullara gitmeden önce, çocuklar şarkılar üzerine etkinlikler yapmış, şarkı sözlerini çoktan öğrenmiş oluyorlar. Konser, coşkusunu tam da buradan alıyor işte.
2025 Ekim ayındaki Çukurova turnesi için duyuruya şimdiden çıkan ekiple, bu dönemde kültür sanatla uğraşma hallerini, Şubadap Çocuk’un turne formatını ve Ankara turnesinde biriktirdiklerini konuştuk.
Bilmeyenler için Şubadap Çocuk’tan bahsederek başlayalım. Kimdir Şubadap Çocuk?
2013’ten beri çocuk şarkıları besteliyor, kaydediyor, şarkıları konserler yoluyla yaygınlaştırmaya, videolar ve kitaplar yoluyla da çocuklarla şarkıların ilişkisini güçlendirmeye çalışıyoruz. Bir müzik kolektifiyiz. Şubadap Çocuk da bu müzik kolektifinin çalışmalarından bir tanesi. Çalışmalarımızı İzmir’de sürdürüyoruz; ama hep hareket halindeyiz, bugüne kadar Türkiye’nin hemen hemen tüm şehirlerinde, hatta yurt dışında konserler gerçekleştirdik.
Şimdiye dek 8 albümde toplam 51 yeni çocuk şarkısı yayınladık. Bu şarkıların konularını çocukların toplumsal yaşamından ve ihtiyaçlarından alıyoruz. Dinleyici olarak odaklandığımız yaş grubu 7-10 yaş. Fakat her yaştan dinleyicimiz var. 10 aylık bebekler de geliyor konserlere, “Küçük çocuğum yok ama şarkılarınızı açıp açıp dinliyorum,” diyen 65 yaş da.
Şarkıları yapmaya kolektifin tüm üyeleri konuşarak, tartışarak, uydurarak başlıyoruz. Sonrasında, ürettiğimiz taslaklar çocukların ve öğretmenlerin de süzgecinden geçiyor. Son haline gelen şarkıları albümlerde çocuklar söylüyor, konserlerde ise yetişkinler. Gerçi giderek bu ayrım da ortadan kalkacak gibi. Çünkü ilk albümlerdeki şarkıları seslendiren çocukların bazıları ile müzik çalışmalarımız devam etti, kimisi şimdi ekipte çalıyor.
Çocuklar için yapılan şarkılar
İnternette birçok çocuk şarkısı dönüyor, ama pek azı çocuklarla bir konser formatında buluşuyor. Sizin alametifarikanız, kültür-sanat ve hak temelli çocuk çalışmalarının kesişimindeki konumunuz. Şubadap Çocuk nasıl bakıyor çocuklara ve çocuklar için yapılan şarkılara?
İki düzeyde tespit yapmak iyi olabilir: Birincisi, çocukların toplumsal yaşam içindeki durumu yetişkinlerle benzer. Dolayısıyla çocukların gündemi ile yetişkinlerin gündeminin birçok kesişim noktası var. İkincisi ise, çocukların dünyası ile yetişkin dünyası arasında ciddi de bir fark var. Bu ilk başta bir güç/tecrübe eşitsizliği ile sınırlı olarak görünüyor ama bunun yanına yaş özellikleri üzerinden yorumlanabilecek bir algı farklılığını da eklemek lâzım; çocuk dünyası denebilecek şifreli bir dünya. Dolayısıyla çocuklar için çalışma yapanlar iki dil bilmeli diyoruz: toplumsal yaşamın dili ve çocukların dili. Biz bu ikisinin kesişiminde şarkılar üretmeye çalışıyoruz.
Yaşadığımız topraklarda çocuklar için yapılan şarkıların hikâyesi Osmanlı’ya kadar uzanıyor. Muammer Sun, Barış Manço, Fatsa Çocuk Korosu, MKM Çocuk Korosu, Esenyurt Belediyesi Çocuk Korosu gibi örnekler hafızamızda. Tabii bugün başka bir çocukluk kültürü var. Dolayısıyla geçmişte üretilen şarkıların yanına, belki de yerine, yeni şarkılar koymak gerekiyor. Özellikle son dört-beş yılda Türkiye’de çocuk şarkıları alanındaki üretimler nicel anlamda arttı. Yeni külliyatın içerisinde başarılı eserler olsa da genel olarak baktığımızda nitelik problemi epey belirgin. Bunun önemli sebeplerinden biri çocukları, çocuk şarkılarını ciddiye almamak. Bir diğer önemli sebep de kültür üreticileri olarak toplumsal yaşam içerisindeki dönüştürücü gücümüzü ve sorumluluğumuzu yeterince kavrayamamış ya da içselleştirememiş olmamız. Oysa çocukken kulağa giren şarkılar kolay kolay unutulmaz, gölgesinden bile daha sıkı bir şekilde takip eder insanı. Bu sebeple albümlerimiz için uzun süreli ve yoğun emek veriyoruz. Çocukların Şubadap Çocuk ile ilgili en çok merak ettiği şeylerden biri şarkıları nasıl yaptığımız oluyor. Özetle şöyle söylüyoruz: önce uydurma, sonra da emek. Biri eksik olursa diğeri tek başına iş görmez.
Şöyle bir konser takvimine baktığımızda her hafta sonu başka bir şehirde konser verdiğini görüyoruz Şubadap Çocuk’un. Yılda iki kez de “Turneye çıkıyoruz” diye yollara düşüyorsunuz. Turne sizin için ne ifade ediyor?
Turne dediğin en az 15-20 gün olmalı. Hatta belki daha da uzun, ama bu dönemde böyle örnekler göremiyor olmamız sanatın içinde bulunduğu zor durum ile ilgili. Uzun süreli turneler yapmak, çok sayıda şehirde, ilçede konserler yapmak çok zorlaştı. Bunların sebepleri üzerine konuşmaya başlarsak konu epey dağılır ama kültür-sanat ile halkın arasındaki mesafenin açılması turne sürelerinin kısalması anlamına geliyor, diyebiliriz. Bizim için turne, öncelikle her daim karşılaşma ihtimalimizin olmadığı bir toplulukla karşılaşmak, yeni tanışıklıklar demek. Bir diğer tarafı ekibimizin içine dönük bir okul olma niteliği. Çünkü her yeni duruma dair yeni çıkarımlarla yolumuzu genişletmiş ve bakış açılarını giderek ortaklaştırmış oluyoruz.
İki hafta boyunca Ankara’daydınız. Nerelerde konser verdiniz? Başta Ankara şehrine, ardından Ankara’daki konser yerlerine nasıl karar verdiniz?
Her yıl iki kere turne yapabiliyoruz. İlkbaharda ve sonbaharda 15’er gün uzunluğunda, önceden seçtiğimiz bir bölgeye gidiyoruz. Karadeniz, Kıyı Ege, İç Anadolu gibi bölgelere yayılan konserler yapıyoruz. Bundan önceki üç turnemizi ise 6 Şubat Depremleri’nden etkilenen bölgeye ayırdık.
Turnelerimizde gideceğimiz yerlere karar verirken önce sosyal medya hesaplarımızdan ve WhatsApp’ta çoğunlukla öğretmenlerin bulunduğu listemizden duyuru yapıyoruz, bölgeyi ve tarih aralığını belirtip bizi bulundukları devlet okullarına davet etmeleri için bir form gönderiyoruz. Bu formu dolduran ve etkinlik için gereken emeği verebilecek her okula gitmeye çalışıyoruz. Eğer zaman olarak hepsine gitmek mümkün değilse, mahalle ve köy okullarını kayırıyoruz.
Bu bahar için seçtiğimiz bölge Ankara oldu. İlk kez bir turneyi tek bir şehirde gerçekleştirdik. Önceki turnelerde her gün birkaç saat yol giderek toplamda 5000-6000 km civarı yol yapıyorduk. Bir şehrin ilçelerine odaklanmak hem ekolojik hem ekonomik açıdan daha iyi oldu. Bir de bizim açımızdan yol yorgunluğu da epey azalttı.
Ankara’nın 9 ilçesinde toplam 15 konserlik güzel bir turneyi bitirdik. Bala, Beypazarı, Mamak, Haymana, Pursaklar, Altındağ, Çankaya, Gölbaşı ve Etimesgut’taki devlet ilkokullarında konserler gerçekleştirdik. Toplamda 3000 civarında çocukla şarkılarımızı doğrudan buluşturmuş olduk. Öğretmenlerle tanıştık, bazı yerlerde sınıf ziyareti yapıp çocukların merak ettikleri üzerine sohbet ettik.
Ankara’da daha önce birçok konser verdik, her birinde ilgi oldukça fazlaydı. Buradaki neredeyse her konserimizde salon doluyor, dolmakla da kalmıyor, konserler oldukça coşkulu geçiyor. Tekrar tekrar konserlere gelenler oluyor. Hatta bazı çocuklar konserlerdeki şakaları bile ezberlemiş oluyor. Fakat turnede karşılaştığımız çocukların çok büyük bir bölümü ilk kez izlediler bir Şubadap konserini. Bu açıdan, şarkılarımızı tüm çocuklarla buluşturabilme hayalimizde turnelerin yeri başka diyebiliriz.
En güzel kıyafetler, resimler
Çokça okul gördünüz, çok sayıda da çocuk. Gittiğiniz yerlerde nelerle karşılaşıyorsunuz? Ve siz nasıl karşılanıyorsunuz?
Eğer okulda konser için hazırbulunuşluk sağlanmışsa çocukların bir gece önce heyecandan uyuyamadığı, en güzel kıyafetlerini giydiği, notlar ve resimler hazırladığı bir manzara ile karşılanıyoruz. Veliler yemekler hazırlıyor. Pek çok yerde öğretmenlerin de heyecanı ve sıcaklığı bizimki ile birleşince oldukça iyi bir sinerji oluşuyor.
Çocuklar şarkıları bildiğinde konserden çok daha fazla keyif alıyor. Hatta şarkılar üzerine öncesinde etkinlikler yaptıklarında, örneğin Gökyüzünü İten Kuş'un resimlerini yaptıklarında onlar da konsere emek vermiş oluyorlar, konser sırasında da bu emeğin karşılığını mutluluk olarak alıyorlar. Bunu şansa bırakmak yerine bizimle iletişime geçen öğretmenlerden planlama aşamasında, çocuklarla bu şarkıları çalışmalarını istiyoruz. Bu ön hazırlık için izlenmesi gereken adımlar listemiz var, içinde konserde çalacağımız şarkılar, onlarla ilgili yapılabilecek etkinlik önerileri, konser sırasında ihtiyaç duyduklarımız gibi şeyler bulunuyor. Örneğin çocuk güvenliği açısından sürprizle karşılaşmamak için konser öncesi bahçede sıralar dizilmesini talep ediyoruz.
Kültür sanat etkinliklerinin belli alanlara sıkıştığını görüyoruz. Artan maliyetler hem insanların kültür sanat etkinliklerine bütçe ayıramaması hem de kültür sanat ekiplerinin kendini idame ettirememesiyle sonuçlanıyor. Hal böyle olunca bir çocuk konseri etkinliğine de yalnızca küçük bir grup insan katılabiliyor. Siz kalabalık bir ekipsiniz. Bu durumla nasıl başa çıkıyorsunuz?
Ekonomik zorluk kültür-sanat alanında, özellikle de bu etkinlikleri toplumsal dertlerle yapanların zemininde oldukça belirginleşti. En ilginç göstergelerden biri gönüllülük temelinde çalışma yapan kişi ve gruplara dair oluşan olağanlaşmış şüphe. İnsanlar böyle bir performansın ücretsiz yapılabileceğine olan inancını kaybetmiş. Tabii ki kişilerin değil de ekonomik ve toplumsal durumun bir sonucu bu. Onun için her seferinde bu işin maddiyatını nasıl kotarmaya çalıştığımızı anlatmaya çalışıyoruz.
Şubadap Çocuk’un yıllık planlaması yaklaşık 110 civarında konser. İlkesel olarak bunun yarısı devlet okullarında ya da toplumsal çalışmalar yapan ekipler ile yaptığımız, konser bedeli talep etmediğimiz konserler. Bunların parolası ücretsiz ama emeksiz değil. Kalan yarısı da hafta sonlarında çeşitli şehirlerde yaptığımız biletli konserler ya da konser bedeli karşılığında belediyelerle ve özel okullarda düzenlediğimiz konserler oluyor. Bunun dışında internet dinlemeleri, kitap satışlarımız ve de #halksponsorluğu adını verdiğimiz katkı mekanizmasını da buna ekleyerek tekeri döndürmeye çalışıyoruz.
Zorluklar
Bu dönemde karşılaştığınız zorluklar neler?
Ekonomik zorluklardan bahsettik zaten. Yine tabii bununla bağlantısı da var ama dikkatimizi çeken şeylerden üçüne değinmek isteriz: Çocukların birbiriyle olan ilişkisi, öğretmenlerin motivasyonu ve okulların fiziki durumları.
Çocuklar arasındaki zorbalık meselesi, okullardaki ana gündem maddelerinden biri haline gelmiş durumda. Konserlerde de zorba davranışları çeşitli biçimlerde gözlemleme şansımız oluyor. Biz de bu sebeple Ankara Turnesi repertuvarına Zorba şarkımızı ekledik. Tabii sokaktaki yaşamdan dizilere, sosyal medyadaki videolardan haber bültenlerine kadar neredeyse her yerde görünen ve övülen şiddetin yansıması olarak da görebileceğimiz bu durumun, sadece eğitim alanında yapılacak şeylerle çözülmesi mümkün değil. Hele hele şarkı ne yapsın! Fakat bu tespit bizi hareketsizliğe sürüklememeli, sonuçta toplumsal yaşamın içerisinde insana temas eden her şeyin değişmesi ile insanın değişmesi aynı anda oluyor. Dolayısıyla Zorba şarkısının da oluşturduğu bir etki var ve biz bunun çok önemli olduğunu düşünüyoruz.
Öğretmenlerin motivasonu bizim için çok önemli. Özellikle de şarkılarımızın çocuklarla teması anlamında çok önemli bir yerde duruyor öğretmenler. Bizim şarkıları oluşturma konusundaki emeğimiz, onların şarkıları çocuklarla buluşturmak konusundaki isteğiyle birleşirse tadından yenmiyor. Öğretmenlerin çocukların eğitimine ve tabii ki zorunlu olarak da kendilerinin gelişimine dair coşkulu ve tutkulu olmaları çocuklara, diğer öğretmenlere ve hatta velilere bile yansıyor. Görüyoruz ki bir öğretmenin çabası bütün bir okulu güzelleştirebiliyor.
Turne konserlerimizi genellikle okulların bahçelerinde gerçekleştiriyoruz. Güneşin pozisyonundan, ses için en uygun sahne yerleşimine kadar pek çok konu bizi yakından ilgilendiriyor. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki: Okulların bahçesi çok beton! Çevre, ekoloji gibi söylemler gerçekliğini arıyor. Ağaçların eşlik ettiği okul bahçelerinde çocuklar bir başka eğleniyor, fotoğraf makineleri bile bir başka çekiyor.
Konserlerin başından sonuna kadar çocuklar hep çok eğleniyor. Bunda, sizin sahne neşenizin yüksek olması ve çocuklarda bunu paylaşabilmenizin de etkisi büyük. Bu turneden cebinize koyduğunuz birkaç neşeli anıdan bahseder misiniz?
Merkez olmayan ilçelerde ve köylerde gittiğimiz okullardaki öğrencilerin yanı sıra ortaokul ve lise öğrencileri de konsere kulak misafiri oluyor. Eğer dikkatlerini çekebilirsek yaklaşıyorlar, hatta bazen kendilerini kaptırıp cevaplar bile veriyorlar. Bu turnede de bir ilkokulun arkasındaki lisenin bahçesindeki liseliler konserin keyfini çıkardı ve hatta Fasa Fiso şarkımızda çocukların gördükleri fasa fisolara örnek vermesini istediğimiz bölümde katkı bile yaptılar, hem de ta öteki okulun bahçesinden.
Çocukların hazırladığı resimlerden de çok sayıda anı birikti, hatta onları bir sergi ya da kitap yapma fikrimiz bile var. Bunlardan en özgüvenlisi, birkaç çocuğun birlikte hazırladığı ve bize hediye ettiği o tabelaydı: Şubalak Çocuk. “Ankaraca mı bu?” diye sorunca artık kahkahalar sürdü gitti.
Yine bu turnede aklımıza gelmeyen bir deneme ile karşılaştık: Şubadap şarkıları melodika orkestrası. Bir öğretmenin öncülüğünde çalışan çocuklar, melodikaları ile bize bir Özgürlük şarkısı konseri verdiler. Yine başka bir okulda, konser esnasında dans gösterisi yapmalarını uygun bulmayıp küstürdüğümüz çocukların gönlünü almak için onların dans provasına gittiğimizde bedel ödeyip zumba dansının figürlerine biz de katılmak durumunda kaldık, pişman değiliz. (GK/TY)