Yaşadıkları değişik sorunlara odaklanan ayrı ayrı gruplar kuran öğrenciler, gönüllü olarak onlara destek veren üniversite öğrencisi "koçları" ve öğretmenleriyle üç ay boyunca haftada bir-iki saat biraraya geldiler.
Gönüllü olarak projeye katılan 11 yaşındaki çocuklar, üç ay boyunca yaptıkları çalışmalarla sonuçlarını dün (Perşembe) düzenledikleri bir toplantıyla, kendi yazdıkları küçük skeçler, şarkılar, öyküler ve şiirlerle anlattılar.
Okulun ağaçlandırılmasını sağladılar
Yedi kızdan oluşan "Yeşil Doğa" grubu, okullarında hiç ağaç, bitki olmadığını söyleyerek üç ay önce yola koyuldu. Dolapdere'nin bağlı olduğu Beyoğlu Belediyesi'ne giden ve isteklerini anlatan çocukları, yetkililer Park ve Bahçeler Müdürlüğüne yönlendirdi.
Müdürlük çocukların isteğini dikkate aldı. Şu anda, Hüviyet Bekir İlköğretim Okulu'nun bahçesi fidanlar ve bitkilerle yeşillenmiş durumda.
Bütün bu süreci kendileri planlayan ve uygulamaya koyan çocuklar, sonuç almış olmaktan memnun ve biraz da şaşkınlar; önümüzdeki dönem yine çalışmak istiyorlar.
Kantinden şikayet
Çocukların bir diğer sorunu ise kantinin pahalı ve pis olması; kantincinin onlara kötü davranması. "Başarıya Koşanlar" grubunu kuran Celal, Ahmet, Emre ve Serhat, çıktıkları sahneden kantinciye sesleniyorlar: "Sosisli 750 bin, dondurma bir milyon; kantin pis ve pahalı..." Salonda bulunan arkadaşları da onlara destek veriyor.
"Süper Kahramanlar" grubu da okulda bir anket düzenlemiş. Kürsüye çıkan Kübra, sekiz hafta çalıştıklarını söylüyor: "Kantinin kirliliğinden 693 kişi şikayetçi. Bu durum kantincinin hoşuna gitmeyebilir ama biz yine de çalışmalarımızı yaptık".
"Hırsızlığa son!"
Hırsızlık, Hüviyet Bekir'de okuyan çocuklar için büyük bir problem. "İyiliğin Mücadelesi Kötülüğün Sonu" grubundan Selma, "Hırsızlığı önlemek için çözümler bulduk. Anket düzenleyip nelerin çalındığını belirledik ve Müdür Yardımcısıyla konuştuk" diyor.
Zeynettin, sözlerini kendi yazdığı "hırsızlığın kötülüklerini anlatan" şarkıyı söylüyor. Ömer ve Ünsal da küçük bir skeç oynuyor.
"Genç Güvenlik" grubunun oynadığı skeçte, babasının hırsızlık yapmaya zorladığı bir çocuğa annesi sahip çıkıyor. Çocukların kendi yazdıkları metinde şu cümleler geçiyor: "Benim suçum yok, ben bir işe girip çalışmak istedim". Oğlunu kurtarmaya gelen anne de "neden geldik İstanbul'a" diyor.
Projenin okulda yürümesini sağlayan rehber öğretmen Beyhan Köksal, "Bize anlatamadıkları sorunlarını burada ortaya çıkardılar. Burada aileler gerçekten çocukları böyle şeylere zorluyor; bunu herkes biliyor ama kimse dillendiremiyor", diyor.
Kızlar taciz ediliyor
Okuldaki kızların en büyük problemlerinden biri erkeklerin tacizine uğramak. "Dostluk Grubu"nu kuran kızlar, "sataşma"nın kötü bir şey olduğunu anlatan bir skeç hazırlamışlar. Skeçten sonra salona "Sataşmayı kim engelleyebilir?" diye soruyorlar. Doğru cevap, "sataşan engelleyebilir".
Çocukların belirledikleri diğer sorunlar arasında gürültü kirliliği, sınıfların temizliği ve sigara var. "Sınıf Temiz" kampanyası başlatıp herkesin kendi sınıfına sahip çıkmasını hedefliyorlar. Böylece pis yerlerde oynadıkları için hasta olmayacaklar.
Gönüllülük ve demokrasi bilinci
Projenin koordinatörlüğünü yapan Bilgi Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Serdar Değirmencioğlu çocukların gönüllü olarak görev aldıklarını; kendi sorunlarını belirleyerek, çözüm yollarını da kendilerinin bulduğunu vurguluyor.
"Biz, koçlar ya da öğretmenleri onlara sadece destek olduk. Soruları biz sormadık; onlar sorduğunda cevap verdik" diyen Değirmencioğlu, çocukların sorumluluk aldığını ve sorunlarına sahip çıktığını belirtiyor.
Çalışmalara katılan tüm tarafların, öğrenci, öğretmen ve koçların tamamının gönüllü olmasının önemine değinen Değirmencioğlu, "Mesela, çocuklara sorarsanız çoğu okula gitmek istemediğini söyleyecektir. Oysa onlara doğru şeyleri verdiğinizde seve seve katılıyorlar. Demek ki, eğitim sisteminde bir yanlışlık var" diyor.
Değirmencioğlu, "Kamusal Başarı" (Public Achievement) adı verilen bu projenin dünyanın çeşitli yerlerinde ve Türkiye'de de farklı okullarda uygulandığını söylüyor. Değirmencioğlu, "Amaç, çocuklara sorunlarını kamusal alana taşıma ve orada birlikte çözebilme becerisi ve alışkanlığı kazandırmak" diyor ve ekliyor: .
"Haftada bir saati böyle bir çalışmaya ayırarak büyük farklar yaratılabilir ama insanlar bunu yapmıyor."
"Önemli olan, her okulda bu projenin sahiplenilmesi ve kendi kendine yürür hale gelmesi" diyen Değirmencioğlu, Darüşafaka'da 2003 Mart'ında başlayan projenin artık oradaki öğrenci ve öğretmenler tarafından yürütüldüğünü söylüyor.
"Çocuklar ilgiye aç"
Rehber öğretmen Köksal da, çocukların bu proje de kendilerini önemli hissettiklerini söylüyor. "Burada 7-8 çocuklu aileler var ve çocuklar yeterli ilgi görmüyorlar" diyen Köksal, derslere ilgi göstermeyen çocukların bile bu projede canla başla çalıştığını vurguluyor.
"Öğrenciler boşluktaydı; dersten çıktıklarında yapacak hiçbir şeyleri yoktu" diyen Köksal, "Birbirleri ile geçinmeyi, birlikte iş yapabilmeyi, paylaşmayı öğrendiler" diye ekliyor.
Projede koç olarak görev alan ve her hafta kendi gruplarında bulunan çocuklarla buluşan Bilgi Üniversitesi öğrencileri de gelinen noktadan memnun. Psikoloji Bölümü öğrencisi Ayşegül, "Okulda canım çok sıkkın olduğu zamanlarda çocuklara buluşurdum ve bu bana tekrar enerji verirdi" diyor.
Hepsi çocuklara teşekkür ediyor ve çocukların önümüzdeki dönem tekrar çalışma taleplerini kabul ediyorlar. Toplantı çocukların öğretmen ve koçları için sürpriz olarak hazırladıkları şarkıyı söylemeleri ile bitiyor. (EÜ/BB)