Dedeman Oteli'de gerçekleşen panelin ilk oturumuna konuşmacı olarak katılan İlköğretim 5. sınıf öğrencisi çocuklar, "Çocuk dostu televizyon yayıncılığı istiyoruz, akıllı kutu televizyonlar istiyoruz, sözde ve görüntüde sevgi değil, gerçek sevgi ve saygı istiyoruz, hak ediyoruz" dediler.
"Televizyon ders çalışmamızı etkiliyor"
Televizyon kanallarında yayınlanan çocuk programlarının yeterli ve kaliteli olmadığını vurgulayan çocuklar yayınlardaki ve özellikle çizgi filmlerdeki şiddet sahnelerine dikkat çektiler.
Televizyon izleme alışkanlığının ders çalışma süreçlerini olumsuz etkilediğini belirten öğrenciler televizyonun dil gelişimlerinde de etkili olduğunu ifade ettiler.
Oturum sırasında söz alan çocuklar da hafta içinde ders çalıştıkları için televizyon izleyemediklerini, televizyon izlemeye vakit buldukları hafta sonlarında ise magazin programlarının yayınlandığını, bu programların kendilerine uygun olmadığını söylediler.
"Çok fazla şiddet olduğu için haberleri izleyemiyoruz"
Televizyon haberlerini izlemek istediklerini ama çok fazla şiddet olayı olduğu için haberlerin kendilerini korkuttuğunu belirten çocuklar, televizyon izleme alışkanlığı yüzünden aileleriyle daha az şey paylaştıklarını, arkadaşlarıyla daha az oyun oynadıklarını ifade ettiler.
Panele katılan çocuklar sivil toplum kuruluşları ile medya kuruluşları bünyesinde çocuk medya grupları oluşturulmasını istediler.
Akman: Akıllı İşaretler Sembol Sistemi hazırlıyoruz
Çocukların konuşmacı olarak katıldıkları ilk oturum yöneten RTÜK Başkanı Zahid Akman, önümüzdeki günlerde RTÜK web sayfası içerisinde çocuklar içinde bir site açacaklarını, Bu web sayfasında çocukların televizyon yayınlarıyla ilgili görüşlerinin, düşüncelerinin ve eleştirilerinin de yer alacağını belirtti.
Akman, çocukların zararlı yayınlardan korunmalarına yönelik olarak geliştirilen Akıllı İşaretler Sembol Sisteminin kısa bir süre içinde hayata geçirileceğini kaydetti.
Okullarda medya okur yazarlığı dersi
Böylece anne ve babalara televizyondaki programların çocukları için uygun olup olmadığı konusunda ihtiyaç duydukları yardımın sağlanacağını bildiren Akman çocukların da ekrandaki işaretlere bakarak izledikleri programın kendilerine yönelik olup olmadığını anlayabileceklerini söyledi.
Akman televizyon yayınlarının eleştirel gözle izlenmesi, mesajların sorgulanması için gerekli medya okur yazarlığı yeteneğinin çocuklara kazandırılması amacıyla yürütülen bir başka çalışmanın da okullarda medya okur yazarlığı dersi verilmesine yönelik olduğunu ve bu konuda Milli Eğitim Bakanlığıyla çalışmaların sürdürüldüğünü kaydetti.
Öktem: Çocuklara iyi mafya-kötü mafya tercihi bırakılıyor
İkinci oturumu yöneten RTÜK Üyesi Prof. Dr. Davut Dursun, çocukların radyo ve televizyon yayınlarının olumsuz etkilerinden korunmasına yönelik olarak hem uluslararası metinlerde hem de iç hukukumuzda çeşitli düzenlemeler getirildiğine dikkat çekti. Dursun bu nedenle radyo ve televizyon yayıncılığı açısından çocukların özel bir konumu bulunduğunu belirtti.
Panelde "Çocuk Ruh Sağlığı Açısından Televizyon" konulu bir tebliğ sunan Prof. Dr. Ferhunde Öktem, televizyon programlarındaki yolsuzluk, şiddet, öfke, çaresizlik içeren haberlerin, filmlerin çocukları ve gençleri ya umarsızlaştırdığını ya da şiddet yanlısı yaptığını söyledi.
Öktem, "Örneğin Kurtlar Vadisi dizisinde çocuklar iyi mafya ile kötü mafya arasında tercih yapmak zorunda bırakılıyor. Başka bir seçenek gösterilmiyor" dedi.
Öktem, "Yapılacak şey televizyonun bizi kullanmasına izin vermeyip, onu daha güzel, erdemli, saygılı bir dünya için araç olarak kullanmaktır" diye konuştu.
Öztürk: Tamamen yasaklar koymak yanlış
"Çocuğun Sosyalleşmesinde Televizyonun Etkileri" konulu bir tebliğ sunan Dr. Hüseyin Emin Öztürk ise, televizyonla çocuk ilişkisini belirlerken tamamen yasaklar koymanın çözüm olmayacağını, yasakların beraberinde merakları da doğurduğunu söyledi.
Tokgöz: Televizyonun yaygınlığı 97-98 civarında
"İletişim ve Çocuk" konulu bir tebliğ sunan Prof. Dr. Oya Tokgöz, günümüzde çocukların sözlü, sözsüz, görsel, işitsel, yazılı ve sanal iletişim olanaklarından yararlandıklarını belirterek, bu durumun gerek dünya, gerekse Türkiye düzeyinde farklılıklar ve benzerlikler gösterdiğini ve yararlanma ölçüsünün de toplumdan topluma değiştiğini bildirdi.
Türkiye'de televizyonun yaygınlık ölçüsünün yüzde 97-98 civarında olduğunu kaydeden Tokgöz televizyonla üç kuşağın büyüdüğünü ve dördüncü kuşağın ise büyümekte olduğunu söyledi.
Tokgöz günlük yaşantımızda önemli bir yer tutan televizyondan toplumsal ve teknolojik bir kurum olarak yararlanmanın öneminin ve rolünün yadsınamayacağını bildirdi. (KÖ/EÖ)