Sakarya'da 14 yaşındaki kız çocuğunun tecavüze uğradığı ve 19'u suça sürüklenmiş çocuk 34 sanığın yargılandığı davada, yetişkin sanıklardan emniyet müdürünün avukatlığını yapan İlknur Ebiz Yıldız, Sakarya Barosu Çocuk Hakları Komisyonu üyeliğinden istifa etti.
Avukat Ebiz Yıldız basına yansıyan "Baro tarafından çıkarıldı" iddialarının doğru olmadığının altını çizerken, yaptığı açıklamada görsel, sözlü ve sosyal medya aracılığı ile saldırılara maruz kaldığını söyledi. "Çocuk Hakları Komisyonu'ndaki görevinin şahsıyla birlikte yıpratılmaması için yargılama sonuçlanana kadar" istifa ettiğini belirtti.
"Avukat tartışması istismar vakasının önüne geçti"
bianet'e konuşan Sakarya Barosu Çocuk Hakları Komisyonu Başkanı Leyla Ekmen Epözdemir de "Bu konunun bu kadar gündeme taşınması, yaşanılan istismar vakasının önüne geçti" diye konuştu:
"Herkesin savunulma hakkı olduğu gibi avukatların da istedikleri davaya bakma özgürlüğü vardır. Bir avukatı, avukatlığını yaptığı kişinin eylemiyle özdeşleştiremezsiniz.
"Esas facia emniyet müdürü bir yetişkinle bir çocuğun aynı suçtan, aynı dosyada fail olarak gösterilmesidir."
"Baş harfleri kullanınca çocuğu korumuş olmuyorsunuz"
Ekmen, hem mağdurenin hem de suça sürüklenen çocukların adli süreçte ve basında yapılan haberler nedeniyle zarar gördüğünü söyledi. "Her iki taraftaki çocukları da koruyadık, koruyamıyoruz. Çok üzgünüm. İstismar edilmesini engelleyemediğimiz gibi, mahkeme sürecinde de çocukları daha fazla mağdur ettik" diye konuştu.
"Mağdur çocuk zaten adli mekanizmalar içine girdiğinde tekrar mağdur oluyor. Defalarca ifadesi alınıyor, muayene oluyor, dava çocuk mahkemesinde değil normal mahkemelerde görülüyor, onunla iletişime girenlerin yeterli donanıma sahip olmaması dolayısıyla çocuğun zarar gördüğü açık. Şimdi bir de istismarın basın ayağı eklendi. Bunun telafisi yok.
"Nerede yaşadığı, hangi okula gittiği, ailesinin kim olduğu gazetelerdeyken, ismi baş harfleriyle verildiğinde çocuğu korumuş mu oluyoruz?
"Aynı şeyler suça sürüklenen çocuklar için de geçerli. Çocukla yetişkin için aynı dil kullanılıyor. Bu çocuklar haftaya okula başlıyor ve yargılaması bitmemiş bir davada 'tecavüzcü' olarak lanse edildiler.
"Çocuk adalet sisteminin gözden geçirilmesi, basının, adliyenin, karakolların, avukatların, kamuoyunun çocuk dostu dili ve yaklaşımı benimsemesi lazım. Tabiki medya haber yapacak ama çocuğun üstün yararının korunmasında herkesin sorumluluğu var."
"Çocuk yargılaması, çocuğu topluma kazandırmayı hedefler"
Sanıkların büyük kısmının suça sürüklenen çocuklardan oluştuğunu hatırlatan Ekmen, mahkemede tamamen yetişkinlere uygun usuller uygulandığını söyledi. Yetişkinlerle çocuk sanıkların dosyalarının ayrı görülmesi gerektiğini belirtti.
Ekmen, çocuk yargılamasıyla yetişkin yargılamasının çok farklı olduğunu, çocukların yargılanması için mahkemelerin gerekli altyapıya sahip olmasının çok önemli olduğu ifade etti.
"Yetişkin yargılaması, yetişkine işlediği suçun bedelini ödettirmeyi amaçlar. Çocuk yargılaması ise, çocuğun işlediği fiille ilgilenmez, içinde bulduğu, onu suça iten koşullarla ilgilenir ve bu koşulları değiştirerek topluma kazanmayı hedefler.
"Ama Sakarya'daki davada sanık çocuklar korkudan titriyordu. Dosyaların kesinlikle ayrılması gerekiyor, hatta mahkemelerin de ayrı olması, suça sürüklenen çocukların Çocuk Ağır Ceza Mahkemeleri'nde yargılanması lazım.
"Bu mahkemelerin kapısında Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi yazması da yeterli değildir. Mahkemenin altyapısının psikoloğuyla, sosyoloğuyla, hakimi, savcısıyla çocuk yargılanmasına yönelik bir altyapısı olması gerekiyor.
"Jandarma, karakol, savcılık, sorgu hakimi, adliye, adli tıp... Çocuk tüm buralardan geçiyor. Bu sırada çocuk uğradığı cinsel istismarı anlatıyor. Cinsel istismarın toplumsal bir sorun olduğunu kabul etmek ve bütün illerde çocuk koruma merkezlerinin açılması çok önemli." (ÇT)